Tebligat usulsüzlüğü iddiası ise İİK'nun 16. maddesi kapsamında şikayet olmakla ıttıla tarihinden itibaren aynı sürede icra mahkemesine bildirilmesi gerekmektedir. Öte yandan HMK'nun 297/2. maddesi uyarınca taleplerin herbiri hakkında hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda; örnek 13 nolu ödeme emrinin şikayetçi borçluya 30.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun tebligattan 09.05.2015 günü haberdar olduğunu beyan ederek yasal yedi günlük sürede tebligat usulsüzlüğü şikayetini ileri sürdüğüne göre mahkemece söz konusu şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karara bağlanması yetki itirazının ise icra müdürlüğüne yapılması gerektiği dikkate alınarak İİK'nun 62. maddesi uyarınca reddi gerekir iken tebligat usulsüzlüğü şikayeti hakkında gerekli inceleme yapılmaksızın bir karar verilmemiş olması ve yetki itirazının kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; İcra takibinin ihtiyati haciz alınmak sureti ile başlatıldığı, dava dışı borçluya ait ... ili, ...İlçesi, ...Mahallesi, 4 ada, 15 parselde kayıtlı bulunan taşınmaza 12.09.2013 tarihinde ihtiyati haciz tatbik edildiği, 18.09.2013 tarihinde haczin kesinleştiği, şikayetçinin tebligat usulsüzlüğü yönünde bir iddia ile sıra cetveline itiraz hakkının bulunmadığı, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre tarafların tebligatlardan haberdar olduğu ( usulsüz tebligat olmasına rağmen borçlunun tebligattan haberdar olduğu, şikayet ve itirazda bulunmadığı buna bağlı olarak tebligatın usulsüzlüğü takibin tarafı olmayan diğer şahıs şikayetçi tarafından ileri sürülemeyeceği ) gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir....
Somut olayda ise borçlunun icra mahkemesine başvurusunda iflas ödeme emri tebligatına ilişkin tebligat usulsüzlüğü şikayetini ileri sürdüğü, aynı tarihte icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile aynı iddia ile birlikte borca itirazda bulunduğu, icra müdürlüğünce tebligat usulsüzlüğü iddiası ve gecikmiş itirazın mahkemece değerlendirileceğinden bahisle istemin reddedildiği görülmektedir. İflas ödeme emrinin borçluya tebliğinde kanuna aykırı bir işlemde bulunulmuşsa, borçlunun başvuracağı yol İİK'nun 16. maddesinde düzenlenen şikayet yoludur. Zira, İİK’da, 171/3. maddede sayılan nedenler dışında yer alan usulsüz tebliğ şikayeti için de icra dairesine gidileceği yönünde bir hükme yer verilmemiştir. Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayeti ve istinaf nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin İİK'nun 172. maddesi gereğince reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Somut olayda, şikayete konu edilen taşınmazlar 14.04.2015 tarihli birinci artırmada satılmış; şikayetçi borçlu icra mahkemesine yaptığı 27.04.2015 tarihli başvuruda; satış ilanı tebligatı usulsüzlüğü iddiası ile birlikte diğer fesih sebeplerini de ileri sürerek ihalenin feshini talep ettiği halde mahkemece öncelikle incelenmesi gerekli olan tebligat usulsüzlüğü şikayeti hakkında olumlu olumsuz herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın şikayetin süresinde olmadığından bahisle istemin reddine karar verildiği görülmektedir. O halde, şikayetçi borçlu tarafından satış ilanı tebligat usulsüzlüğü ileri sürüldüğüne göre mahkemece, öncelikle anılan husus incelenerek tebligatın usulsüz olması halinde talebin öğrenme tarihine göre süresinde olduğu kabul edilerek işin esası incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; şikayetin yasal süre içerisinde yapılmadığından bahisle eksik inceleme ile reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Tebligat usulsüzlüğü iddiası ise, İİK'nun 16. maddesi kapsamında şikayet olmakla, anılan şikayetin, aynı maddenin birinci fıkrası uyarınca ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekmektedir. Öte yandan HMK'nun 297/2. maddesi uyarınca; mahkemece, taleplerin herbiri hakkında hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda; örnek 13 nolu ödeme emrinin borçluya 09.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun tebligattan 21.08.2015 günü haberdar olduğunu beyan ederek tebligat usulsüzlüğü şikayetini ileri sürdüğüne ve usulsüz tebligat şikayetini inceleme görevi icra mahkemesine ait olduğuna göre, mahkemece söz konusu şikayetin esasının incelenmesi zorunlu iken, bu konuda bir değerlendirme yapılmaması doğru değildir....
Şikayet dilekçesinde tebliğ işleminin usulsüzlüğünün ileri sürülmemiş olması nedeniyle tebligat usulsüzlüğü iddiasının temyiz aşamasında dikkate alınamayacağının anlaşılmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 29,20 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, öncelikle tebligat usulsüzlüğü şikayetinin incelenip tebligatın usulüne uygun olduğunun belirlenmesi durumunda istemin süreden reddi, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti halinde ise tebliğ tarihinin tebligatı öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi ve sürede olan şikayet ve itirazların esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde istemin süreden reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının takip borçlusu olmaması nedeni ile tebligat usulsüzlüğü yönünde bir iddia ile sıra cetveline itiraz hakkının bulunmadığı, TK 32 maddesine göre tarafların tebligatlardan haberdar olduğu, usulsüz tebligat olmasına rağmen borçlunun tebligattan haberdar olduğu, şikayet ve itirazda bulunmadığı buna bağlı olarak tebligatın usulsüzlüğü takibin tarafı olmayan diğer şahıs davacı tarafından ileri sürülemeyeceği, şikayetçi haczinin 18.09.2013 tarihinde kesinleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava sıra cetvelinin iptali istemine iliişkin olup, şikayetçi, şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasında ödeme emrinin borçluya tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürmüştür....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının takip borçlusu olmaması nedeni ile tebligat usulsüzlüğü yönünde bir iddia ile sıra cetveline itiraz hakkının bulunmadığı, TK. 32 maddesine göre tarafların tebligatlardan haberdar olduğu, usulsüz tebligat olmasına rağmen borçlunun tebligattan haberdar olduğu, şikayet ve itirazda bulunmadığı buna bağlı olarak tebligatın usulsüzlüğü takibin tarafı olmayan diğer şahıs davacı tarafından ileri sürülemeyeceği, şikayetçi haczinin 18.09.2013 tarihinde kesinleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava sıra cetvelinin iptali istemine ilişkin olup, şikayetçi, şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasında ödeme emrinin borçluya tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürmüştür....
nun 13.02.2013 tarihinde icra dairesine gelerek ödeme taahhüdünde bulunduğu, bu ödeme taahhüdüne binaen icra işlemlerinin ve ödemelerin yapıldığı, borçlunun 18/11/2013 tarihinde diğer şikayet ve itiraz nedenleri ile birlikte ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü ve takibin kesinleşmemesi nedeniyle yapılan ödeme taahhüdünün geçersiz olduğu iddiası ile yaptığı başvuru neticesinde mahkemece takibin ve ödeme taahhüdü işleminin iptaline ve alacağın %40 oranında tazminata hükmedildiği anlaşılmıştır. Borçlu ...'ya tebellüğ edilen ve usulsüzlüğü ileri sürülen Örnek ... ödeme emri tebligat mazbatasınında; tebliğ yapanın isim ve imzasını ve tarihi içermediğinden tebligatın usulsüz olduğu belirlenmiş ise de; Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren (7) gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur....