DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine başlatılan takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda ödeme emri tebliğ edilen Suat Birlik'in çalışanı olmadığından tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesi isteminde bulunduğu görülmüştür. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." Borçlunun, kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve bu tarihe göre icra dosyasına yaptığı itirazın süresinde olduğu nedeniyle takibin durdurulması istemiyle icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğinde olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılması zorunludur....
Davacı borçlunun takibe konu senetlerin kambiyo senedi vasfında olmadığı yönündeki başvurusu, İİK'nın 170/a maddesi kapsamında şikayet niteliğinde olup, anılan şikayet İİK'nın 168/3. maddesi uyarınca 5 günlük süreye tabidir. Somut olayda, ödeme emri tebliğ tarihinin 22/03/218 olarak düzeltilmesine karar verilmiş olup, davacı 29/03/2018 tarihinde şikayet yoluna başvurduğundan, şikayetin yasal süresinde olmaması nedeniyle, süre aşımından reddine karar verilmesi yerindedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olduğu, usulsüz tebligat şikayeti yönünden kararın usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla, HMK'nın 353/1- b/2 maddesi uyarınca kararın kaldırılması ve yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A) 1- Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1- b/2 maddesi uyarınca İzmir 1....
Mahkemenin tebligatın usulsüz yapıldığına ilişkin değerlendirmesi yerinde olmakla beraber mahkemece ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğinin tespiti halinde ödeme emrinin iptaline karar verilmesi doğru olmayıp, şikayet eden hakkındaki takipten 01.09.2015 tarihinde haberdar olduğunu bildirmiş olmakla ... günlük süre içerisinde dava açtığı ve yine hakkındaki takipten daha evvel haberdar olduğuna dair dosya kapsamında bir delil de bulunmadığı gözetilerek ödeme emri tebliğ tarihinin şikayet eden tarafça bildirilen tarih olarak düzeltilmesi gerekirken ödeme emrinin iptal edilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Sapanca İcra Hukuk Mahkemesi’nin 04/05/2018 tarih ve 2017/... E. - 2018/32 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren ... gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, .../05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....
-K A R A R- Şikayetçi vekili, müvekkilinin alacaklı olduğu ...n 2012/512 E. sayılı dosyasından, borçlunun ...osyasına teminat olarak yatırdığı para üzerine 30.12.2008 tarihinde haciz konulduğunu, şikayet olunanın alacaklı olduğu .... sayılı dosyasından ise söz konusu para üzerine, 16.06.2008 tarihinde ihtiyati haciz konulduğunu, bu dosyada borçluya gönderilen ödeme emrinin, mahkeme kararıyla 29.12.2008 tarihinde tebliğ olduğuna karar verildiğini, ancak icra müdürlüğünce bu tarih yerine 09.06.2008 tarihinin esas alınması nedeniyle şikayet olunanın ihtiyati haczinin daha önce kesinleştiği kabul edilerek sıra cetveli düzenlendiğini, oysa şikayet olunanın ihtiyati haczinin 04.01.2009 tarihinde kesinleştiğini ve müvekkili şirketin haciz tarihinin daha önce olduğunu, bu nedenle... düzenlenen sıra cetvelinin hatalı olduğunu ileri sürerek, 10.01.2012 tarihli sıra cetvelinin iptalini talep ve şikayet etmiştir....
Esas sayılı icra dosyası kapsamında düzenlenen sıra cetvelinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihalesi şikayetçi bankaya yapılan borçluya ait tabloda şikayet olunanın ihtiyati haciz tarihinin 06.01.2011 olduğunu, müvekkilinin kesin haczinin ise 11.01.2011 tarihli olduğunu, yani şikayet olunanın ihtiyati haczi kesinleşmeden evvel müvekkili tarafından kesin haciz işlemi yapıldığını, şikayet olunan ......'nin müvekkilinin kesin haczine iştiraki için İİK'nın 100. maddesinde sayılan belgelere dayanması gerektiği halde borçlu hakkında adi belgeye dayalı genel haciz yoluna başvurduğunu, müvekkilinin takibinin ise ilama dayalı olduğunu, müvekkilinin takip tarihinin de şikayet olunanın takibinden önceki tarihli olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep ve şikayet etmiştir. Şikayet olunan vekili, şikayetin reddini istemiştir....
İcra Müdürlüğünün 2020/3459 sayılı dosyasında 25.02.2020 tarihinde tahliye istekli olarak davalı hakkında icra takibi başlatmış, ödeme emrinin davalı borçluya 26.02.2020 tarihinde tebliğ edilmesi ve borçlu tarafından itiraz edilmemesi üzerine, 14.07.2020 tarihinde açılan eldeki davada kesinleşen icra takibine dayalı olarak temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmesi istenmiştir. Van İcra Hukuk Mahkemesinin 31.03.2021 tarih ve 2020/416 Esas ve 2021/214 Karar sayılı kararında ise; Borçlu tarafından usulsüz olarak tebliğ edilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin 03.11.2020 tarihi olarak düzeltilmesi istenmiş olup, mahkemece şikayetin kabulüne ve ödeme emrinin tebliğ tarihinin 03.11.2020 olarak düzeltilmesine karar verildiği, Uyap sisteminden yapılan incelemede görülmüştür....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 12.03.2013 tarihinde tebliğ edildiği, icra takip dosyasından düzenlenen 103. madde davetiyesinin ise 08.05.2014 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekilinin 20.10.2015 tarihinde icra dosyasının UYAP sistemine taranmasını talep ettiği, borçlu vekilinin şikayet dilekçesinde sadece 12.03.2013 tarihli ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yaptığı ve 103 davetiyesi tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiada bulunmadığına göre, en geç anılan davetiyenin tebliğ edildiği 08.05.2014 tarihinde takibi öğrendiğinin kabulü gerekir....
İcra Dairesinin 2020/6318 esas sayılı dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu aleyhine faturaya dayalı olarak 78.003,90TL asıl alacak ve işlemiş faizinin tahsili için genel haciz yoluyla yapılan takipte ödeme emrinin davacı borçluya 27/07/2020 tarihinde TK'nun 21/2 maddesine göre tebliğ edildiği, şikayetin 05/09/2020 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır. Şikayetçi vekili, şikayet dilekçesinde, usulsüz tebliğ işleminin Temmuz ayı sonunda öğrenildiğine yönelik beyan bulunmamaktadır. Ödeme emri tebligatın, Temmuz ayı sonunda muhtara teslim edildiğinin 03/09/2020 tarihinde öğrenildiği beyan edilerek ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi istenmiştir....
Asıl davanın davalısı, birleşen davada ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini belirterek ödeme emrinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 23.06.2014 olarak belirlenmesine ilişkin 24.06.2014 tarihinde şikayet davası açmıştır. Mahkemece ödeme emrinin Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre yapıldığı, borçlunun adresinde bulunmama sebebinin yazılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle birleşen şikayet davasının reddine, asıl davada gerçekleşen temerrüt nedeniyle davalı kiracının tahliyesine karar verilmiş, kararın birleşen davanın davacısı, asıl davanın davalısı tarafından temyizi üzerine Dairemizce; “…Davada, davalı şirkete tebliğ edilen ödeme emri belirtilen adreste daimi çalışan ... Güneş imzasına tebliğ edilmiş ise de, yetkili temsilcisinin adreste bulunup bulunmadığı, adreste bulunmuyor ise bulunmama nedeni araştırılmamıştır. Bu şekilde yapılan tebligat usulsüzdür....
Bu durumda ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik şikayetin reddine ilişkin karar kesinleşmediğinden temerrüt olgusunun gerçekleştiği veya gerçekleşmediği söylenemez, Bölge Adliye Mahkemesi'nin temerrüdün başlangıç tarihinin, dava dilekçesinin tebliğ tarihi olan 04.04.2017 olduğuna ilişkin kabulü de doğru değildir. Bu durumda davalı tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürerek usulsüz tebliğ tarihinin düzeltilmesini istediğine göre, Mahkemece şikayete ilişkin kararın kesinleşmesi beklenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, şikayet dosyasının kesinleşmesi beklenmeden karar verilmesi doğru olmadığından, istinaf başvurusunun esastan kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....