Kural olarak icra mahkemesi kararları kesin hüküm teşkil etmez ise de, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı icra müdürlüğü ya da takip işlemi hakkında verilmeleri ve kesinleşmeleri koşuluyla sonraki şikayet yönünden birbirlerine karşı kesin hüküm teşkil ederler. Her ne kadar mahkemece kesin hüküm nedeniyle istemin reddine karar verilmiş ise de,.... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 26.06.2015 tarih ve 2015/44 E.-2015/63 K. sayılı dosyasında, şikayetçi, muris .... olup muris hakkında yapılan takipte murisin haczedilmezlik şikayeti hakkında verilen karar, takibin mirasçılara yöneltilmesinden sonra mirasçıların kendi adlarına yapacakları haczedilmezlik şikayeti yönünden kesin hüküm teşkil etmez. Tarafları aynı olmayan.... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 26.06.2015 tarih ve 2015/44 E.-2015/63 K. sayılı kararı eldeki meskeniyet şikayeti yönünden HMK'nun 303. maddesi anlamında kesin hüküm niteliğini taşımaz....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Şikâyet dilekçesinde, tüzel kişiliği temsil eden şirket yetkilisinin isminin belirtilmemesi, tüzel kişiliğin şikayeti halinde şikayet dilekçesi ve eklerinde gösterilmeyen ve şikayete esas takip dosyasından da kimliği anlaşılamayan kişilerin araştırılmasına ve cezalandırılmasına Kanuni olanak bulunmaması nedeniyle İİK'nın 345. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve şikâyetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca bu aykırılık, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, hükmün 1....
ŞİKAYET Şikayetçi borçlular vekili şikayet dilekçesinde, dosyada takibin kesinleşmeden sonra takip dosyası işlemlerinin yürütülmesi sırasında 08.09.2014 tarihli taleple dosyanın tüm borçluları için menkul ve gayrimenkul mallar yönünden haciz talebinde bulunulduğunu, 23.10.2014 tarihinde alacaklı vekilince, borçlulardan Teksfil İplik Örme Sanayi ve Ticaret A.Ş. için taşınmaz haczi talep edildiğini, alacaklı vekilinin davacı müvekkilleri aleyhine 08.09.2014 tarihinden sonra ilk olarak 10.04.2015 tarihinde taşınmaz ve araç sorgulaması yapılarak tespiti halinde haciz talep ettiğini, talebin 13.04.2015 tarihinde kabul ile işlem yapıldığını, ancak takip dayanağı çek olmasına ve haciz talep tarihinin üzerinden 6 ay geçmiş olmasına, takibin çek sebebiyle zamanaşımına uğraması ve kambiyo vasfını kaybetmiş olmasına rağmen bu husus gözetilmeden takibe ve hacze devam edildiğini beyanla zamanaşımı itirazlarının kabulü ile icranın geri bırakılmasına ve hacizlerin fekkine karar verilmesini talep etmiştir...
TTK’nun 662. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler, dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. Alacağın bağlı olduğu zamanaşımı, takiple ilgili son işlem tarihinden itibaren yeniden işlemeye başlar. Somut olayda, takip dosyasında bir adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği, bu tarihten sonra (icra takip dosyasının fizikisinde ve Uyapta kayıtlı suretinde bulunan belgelere göre) davalı - alacaklı tarafından sırasıyla 21/10/2011, 21/10/2013, 19/10/2015 ve 15/10/2018 tarihlerinde satış talebinde bulunulduğu, şikayet tarihi itibariyle alacaklı tarafından yapılan zamanaşımını kesen icrai işlemlerin tarihleri itibariyle üç yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği görülmüştür....
Borçlunun şikayeti takip dayanağı ilamda brüt alacağa hükmedildiği, bu alacağın net miktarlar üzerinden istenebileceği halde, bu lazimeye uyulmadan takip başlatıldığı yönünde ilama aykırılık şikayeti olup, İİK'nun 33,33/a maddelerinde düzenlenen imhal, itfa ve zamanaşımı itirazı değildir. Bu durumda şikayetin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK b. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karış 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 01.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçlunun icra mahkemesine başvurusu takip alacaklısının tüzel kişiliğinin olmaması nedenine dayalı olup aktif husumet ehliyetine ilişkindir. Aktif husumet ehliyetine ilişkin şikayet, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re'sen dikkate alınır ve İİK.nun 16/2. maddesi uyarınca süreye tabi değildir. Öte yandan başvuru İİK.nun 16.maddesine dayalı şikayet olduğundan, takibin şekline göre icra dairesine itiraz edilmesi nedeniyle icra takibinin durmuş olması borçlunun anılan maddeye dayalı şikayet hakkını ortadan kaldırmayacağı gibi, alacaklılar tarafından itirazın iptali davası açılmış olması mahkemece istemin esasının incelenmesine de engel teşkil etmez. O halde mahkemece şikayetin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir....
Borçlunun şikayeti 6552 sayılı Yasa ile eklenen 5393 sayılı Belediye Yasası'nın 15/son fıkrası ve 5393 sayılı Yasa'nın 15. maddesine ilişkin olup, Mahkemece borçlu vekilinin şikayet nedenleri ve borçlu Belediye ile ilgisi olmayan 6552 sayılı Yasa ile değiştirilen 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu'nun 36. maddesinden bahisle şikayetin kabulüne ve takibin iptaline karar verildiğinden, şikayet nedenleri incelenerek, buna göre karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanığın üzerine atılı 2004 sayılı İİK’nın 345/a maddesine aykırılık suçunun kovuşturmasının şikayet şartına bağlı olduğu, İİK’nın Onaltıncı Bab’ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak şikayetin, henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve icra takibinin sonradan kesinleşmesinin de bu şikayeti süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir şikayet konumuna getirmeyeceği cihetle; CMK'nun 223/8. maddesinde soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde “davanın düşmesine” karar verileceğinin öngörülmesi, Somut uyuşmazlıkta, şikayete konu ... ... 4....
Bir kısım suçların re'sen takibi öngörülmüş ise de, diğer bir kısım suçların takibi şikayet koşuluna bağlanmış, bu husus suç tanımının yer aldığı maddelerde, "Bu suçlar alacaklının şikayeti üzerine takip olunur", "alacaklının şikayeti üzerine", "ilgilinin şikayeti üzerine", "zarar gören alacaklının şikayeti üzerine" ibareleriyle açıkça belirtilmiştir....
Kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte itiraz ve şikayeti düzenleyen İİK.nun 172. maddesine göre, ödeme emrine itiraz veya şikayet etmek isteyen borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde her türlü itiraz veya şikayetini sebepleri ile birlikte icra dairesine bildirmeye mecburdur. Somut olayda; borçlunun, kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte icra mahkemesine başvurarak, itiraz ve şikayetlerini bildirdiği, mahkemece, anılan itiraz ve şikayetlerin takip yoluna göre İİK.nun 172. maddesi gereğince icra dairesine yapılması gerektiğinden bahisle talebin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek sonuca gidildiği görülmektedir....