DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 82/1- 12 maddesine dayalı meskeniyet şikayeti, İİK'nın 16. maddesi uyarınca haciz konulmasına ilişkin icra memur işlemini şikayet ve İİK'nın 128/a maddesi uyarınca kıymet takdirine itiraz istemine ilişkindir. Meskeniyet şikayeti ve haciz konulmasına ilişkin icra memur işlemini şikayet, İİK'nın 16/1 maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabidir. Bu süre, öğrenme tarihinden itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, Salihli 1. İcra Müdürlüğünün 2014/358 Esas sayılı takip dosyasında davacının, borçlu Yunus Çümen mirasçısı sıfatıyla takip borçlusu olduğu ve davacının meskeniyet iddiasında bulunduğu Manisa İli, Salihli İlçesi, Kırveli Mahallesi, 4176 ada 34 parsel 1 nolu bağımsız bölümün tapu kaydına 06/03/2014 tarihinde haciz şerhinin işlendiği tartışmasızdır. Salihli 1....
İlk derece mahkemesi tarafından; "Uyuşmazlık ; kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibinde, kararın kesinleşmesinden sonra alacağa, en yüksek faiz oranının uygulanması isteminin reddine ilişkin icra müdürlüğü kararına şikayet niteliğindedir. 6100 sayılı HMK.nun 141. maddesi gereğince davanın açılması ile iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı başlar. Aynı şekilde icra takibinde de alacaklı takip talebindeki istemini genişletemez ve değiştiremez. Ancak, ilamdan doğan alacağını zamanaşımı süresinin sonuna kadar ayrı bir takiple isteyebilir. Somut olayda alacaklı takip talebi ile alacağın takipten sonra %9 yıllık kanuni faiziyle tahsilini talep ederek, kendisini bu faiz türü ile sınırladıktan sonra, icra dairesinde Anayasanın 46. maddesinde belirtilen faiziyle alacağın hesap ve tahsilini talep ettiği görülmektedir....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre; Sanığın üzerine atılı 2004 sayılı İİK’nın 338/1. maddesine aykırılık suçunun kovuşturmasının şikayet şartına bağlı olduğu, İİK’nın Onaltıncı Bab’ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak şikayetin, henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve icra takibinin sonradan kesinleşmesinin de bu şikayeti süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir şikayet konumuna getirmeyeceği cihetle; CMK'nun 223/8. maddesinde soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde “davanın düşmesine” karar verileceğinin öngörülmesi, Somut uyuşmazlıkta; borçlu tarafından yapılan borca itiraz sonrası, icra takibinin 01/09/2014 tarihinde durduğu, şikayetin ise 22/12/2014 tarihinde yapılması nedeniyle icra takibi henüz kesinleşmeden şikayette bulunulduğu...
Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayet eden-borçlu mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri İstinaf dilekçesini tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayeti ve haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, Tebligat Kanunun 21.ve 32. maddesi, İİK'nın 82/4. maddesi. 3....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacılaraicra emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğini, davanın süresinde açılmadığını, takip dayanağı olan belgenin ilam niteliğinde olduğunu, kefil davacılar yönünden icra takibinin 17/10/2008 tarihli taksit ve sonrası taksitler için açıldığını ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin aşılmadığını, faize itirazın reddi gerektiğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...Şikayet konusu işlemin icra dosyasında alacağın kaynağını oluşturan kefalet sözleşmesinin noterce onaylama şeklinde hazırlanan belge olduğu icra müdürlüğü tarafından bu evrakın ilamlı takibe konu olmaması gerekirken ilamlı takip yapılması ve borcun zaman aşımına uğradığı beyan edilerek takibin iptali istenmiştir....
Uyuşmazlık, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, usulsüz tebligat şikayeti ile borca itiraz ve taşın haciz şikayetine ilişkindir. Takip dosyası incelendiğinde; takip alacaklısı-davalı tarafından takip borçlusu-davacıya karşı 20/08/2021 kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, borçluya çıkartılan ilk tebligatın iade dönmesi üzerine örnek no 10 ödeme emri 10/09/2021 tarihinde davacıya TK 21/2'ye göre tebliğ edildiği görülmüştür. Usulsüz tebligat şikayet ve borca itiraz talepleri incelendiğinde; Davacı borçlunun takibe dayanak bonoda keşideci konumunda olup, burada ayrıca bir adresinin mevcut olmadığı, takip dosyasında davacı borçlunun mernis adresi olan Etlik Mah. Ahmet Yesevi sok. 3/9 Keçiören/Ankara adresine yapılan ilk tebligatın bila iade dönmesi üzerine ikinci tebligat TK 21/2'ye göre usulüne uygun olarak 10.09.2021 tarihinde yapıldığı görülmüştür....
İcra mahkemesince verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararları, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil ederler. HMK'nun 165/1. maddesine göre, bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise, mahkemece o davanın sonuçlanmasına kadar yargılama bekletilebilir. Somut olayda, borçlunun, icra dosyasındaki 23.12.2014 tarihli talep ile takip sonrası %48 faiz işletilmesinin yasaya aykırı olduğunu, asıl alacak üzerinden %18 oranında faiz işletilerek hesap yapılmasını talep ettiği, ancak icra müdürlüğünce, 25.12.2014 tarihinde borçlunun talebinin reddine karar verildiği, borçlunun, icra müdürlüğünün bu kararının iptal veya kaldırılmasına yönelik şikayette bulunduğu, şikayeti inceleyen ......
Borçlu usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte icra dosyasına öğrenme tarihine göre yasal 7 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz etmiş ise takip düzeltilen tebliğ sonrası için duracağından borçlunun itirazı kaldırılmadan ya da iptal edilmeden yeni haciz uygulanmasına olanak yoktur. Ancak borçlu usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte takipten haberdar olduğu düzeltilen tebliğ tarihine göre yasal 7 günlük itiraz süresi içerisinde takibe ve borca itiraz sunmamış ise 7 günlük sürenin dolmasıyla borçlu hakkında takip işlemlerine devam edilir, bu kapsamda borçlu hakkında haciz uygulanabilir. Eğer icra mahkemesince ödeme emrinin borçluya usulsüz tebliğ edildiğine kanaat getirilerek tebliğ tarihinin düzeltilmesi yerine ödeme emrinin iptaline karar verilmiş ise, takibin kesinleşmesi; ödeme emrinin borçluya yeniden ve usulüne uygun tebliğini gerektirdiğinden ve ödeme emrinin iptali kararı ile birlikte takip kesinleşmemiş sayılacağından, İİK.nun 78....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, icra dosyasının detaylı bir şekilde incelenmediğini, takip dosyasının icra müdürlüğünde kaybolduğunu, UYAP kayıtları uyarınca yeni dosya oluşturulduğunu, takip sonrası tüm belgeler ve taleplerinin dosyada yer almadığını söyleyerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davacı vekili katılma yolu ile vermiş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulüne ilişkin kararın yasaya uygun olduğunu, ancak davayı vekille takip etmelerine rağmen mahkemenin lehlerine vekalet ücretine hükmetmemesinin yasaya uygun olmadığını söyleyerek istinaf talebinin kabulü ile tarafları lehine vekalet ücreti verilmesini istemiştir....
Öte yandan, bu kazada davalının sol kolunda hayati fonksiyonlarını orta derecede etkileyecek derecede kırık oluştuğu, kazayı davacının kullandığı araç içinde bulunan annesi dışında gören kimsenin bulunmadığı, bu durumda davalının gerçekleşen bir trafik kazası sonrası bedensel yaralanması üzerine kazaya karışan araç sürücüsü olan davacıyı şikayet etmesinin somut bir olaya dayandığı, ortada şikayeti gerektirecek derecede yeterli emareler bulunduğu, davacı hakkında kusuru olmadığından bahisle beraat kararı verilmesinin şikayetin haksız olduğu sonucunu doğurmayacağı, keza davalının şikayet beyanlarında da olayın oluş şekline uygun düşmeyen veya davacının kişiliğine yönelen aşağılayıcı bir ifade bulunmadığından, davalının şikayetinin davacıya zarar vermek kastıyla değil, Anayasal hak arama hürriyeti ve şikayet hakkı kapsamında kaldığı belirlendiğinden; ilk derece mahkemesince davacının kişilik haklarına saldırı niteliği bulunmayan şikayet nedeniyle davacının manevi tazminat davasının...