İcra Müdürlüğü'nün 2007/1364 sayılı dosyası üzerinden hazırlanan derece kararında satış bedelinin şikayet edilene ait dosya alacağı ile müvekkili vergi dairesi arasında paylaştırıldığını, haczedilen taşınmazın iki yıl içerisinde satışının istenmesi ve satış masraflarının yatırılması geretiğini, ilgili dosyada bir kısım satış avansları yatırılmışsa da bunların hacizli taşınmazın satışına ilişkin olmayıp, dosya borçlularından birinin menkul mallarının satımı için yatırıldığını, avans yatırılmadığı için uygun bir satış talebinden söz edilemeyeceğini, ilgili dosyada haczin düştüğünü, bu nedenle derece kararında pay ayrılmasının hukuka aykırı olduğunu, satış bedelinin tümünün müvekkili vergi dairesine ayrılması gerektiğini ileri sürerek, derece kararının iptalini talep ve dava etmiştir. Şikayet olunan vekili, iki yıl içinde satış istendiğini ve satış avansının dosyaya depo edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir....
Somut olayda, şikayet olunan alacaklı tarafından 30.09.2005 tarihli hacze ilişkin İİK'nın 106/1. maddesindeki süre içerisinde 20.09.2006 tarihinde satış için talimat yazılması istendiği ve talimat icra dairesine bu hususta yazı yazıldığı, masraf yatırılmadığından bahisle işlem yapılmadığı hususunda 14.02.2007 tarihinde talimat yeri icra müdürlüğünce karar alındığı, ilan masraflarının mahallinde ödeneceği talimat veren icra müdürlüğünce bildirilince, 05.03.2007 tarihinde açık arttırma ilanı yapıldığı ve satış günü verildiği, alınan satış kararının ilan masrafı verilmediğinden yerine getirilemediği, yeniden satış günü verilmesi için talepte bulunulması üzerine 20.04.2007 tarihinde yeni satış günü verildiği ve bu satışla ilgili ilan masrafının 02.05.2007 tarihinde yatırıldığı, 11.05.2007 tarihinde borçlu ve ipotek alacaklısına tebligat yapılamadığından satışın müracaata bırakıldığı, 16.11.2007 tarihinde yeni bir satış için talimat yazıldığı, 31.07.2009 tarihinde satış istendiği, 05.08.2009...
İcra mahkemesinin geri bırakılma isteminin reddine ilişkin kararına karşı istinaf yoluna başvuran borçlu veya üçüncü şahıs, takip konusu alacağın yüzde onbeşi nispetinde teminat yatırmadığı takdirde satış durmaz. Bölge adliye mahkemesince talebin reddi hâlinde bu teminat, ayrıca hükme hacet kalmaksızın alacaklıya tazminat olarak ödenir, düzenlemesi mevcuttur. Şikayet dilekçesinde belirtilen ... 12....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, şikayetçinin kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediği hususunu ileri süremeyeceği, satış ilanının ortaklığın giderilmesi dosyasında davacı olan Niyazi Gök ve diğerleri vekili Av. Mehmet Aydın'a 22.04.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacının murisi olan Niyazi Gök'ün 24.06.2020 tarihinde öldüğü, davacının ölmesi sebebiyle vekalet ilişkisinin sona erdiği, davacı Niyazi Gök vekili sıfatıyla Av. Mehmet Aydın'a yapılan tebligatın usulsüz olduğu, iş bu dosyada Niyazi Gök mirasçısı olan davacı T1'e usulüne uygun olarak satış ilanının tebliğ edilmediği gerekçesiyle ihalenin feshine ilişkin şikayetin kabulü ile Adana Sulh Hukuk Mahkemeleri Satış Memurluğunun 2020/15 satış sayılı dosyasında yapılan Adana İli Sarıçam İlçesi Kılbaş Mahallesi 477 parsel sayılı taşınmaza ilişkin 01.06.2022 tarihli ihalenin feshine karar verilmiştir....
Mahkemece, 28/03/2022 günlü tensip tutanağının 9. bendinde "Dava sonuçlanıncaya kadar satışın durdurulmasına" karar verilmiş, Daha sonra tedbir kararının kaldırılmasına yönelik ara karar oluşturulmuş, davacılar tarafından tedbir kararının kaldırılmasına yönelik istinaf kanun yoluna müracaat edilerek mahkemenin vermiş olduğu tedbir kararının kaldırılmasına yönelik karar kaldırılarak satışın durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesi talep edilmiş, mahkemece 13/04/2022 günlü kararla "1- Mahkememizin 2022/140 Esas sayılı dosyasında verilen "icra takibinin ve satışın durdurulması yönündeki kararımızın kaldırılması" yönündeki 04/04/2022 tarihli ara karara ilişkin şikayetçinin istinaf başvurusunun, söz konusu karara karşı istinaf yoluna başvurulması mümkün olmadığından REDDİNE," karar verilmiş, bu karara karşı davacılar tarafından istinaf kanun yoluna müracaat edilerek mahkemenin vermiş olduğu kararın kaldırılarak tedbiren satışın durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2013/3101 Esas sayılı dosyasında alacaklı olduğunu iddia eden tarafça 10.08.2011 tarihinde satış talebinde bulunulduğu ancak talebinin icra müdürlüğünce reddedilmesi, şikayet üzerine İcra Hakimliği'nce ret kararının kaldırılmaması sonucunda geçerli bir satış talebinin varlığından sözedilemeyeceğinden ve süresinde geçerli bir satış talebi de olmadığından usul ve yasaya uygun olan davanın kabulüne dair mahkeme ilamının onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne açıklanan nedenlerle katılamıyorum. 02.10.2014...
Şikayet olunan vekili, şikayetçinin 11.08.2010 tarihli haczinden sonra 19.06.2012 tarihinde satış talep ederek 350,00 TL satış avansı yatırdığını, yatırılan avansın satış için yetersiz olduğunu ve başkaca satış yönünde işlem yapılmadığını, satış avansının tamamlattırılması için 31.01.2014 tarihinde yapılan talep tarihi itibariyle 4 yıllık sürenin geçtiğini, bu süre zarfında haczin ayakta kalmayacağını, bu nedenle şikayetçinin 29.05.2012 tarihli haczinin ise ipotek tarihinden sonra olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, şikayetçinin bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine tesis ettirdiği haczin 23.08.2010 tarihinde kesinleştiği, yasal iki yıllık süre içinde satış talebinde bulunarak satış avansı yatırdığı, şikayetçinin haczinin ayakta olup şikayet olunan ipoteğinin ise daha sonra 19.08.2011 tarihinde tesis edildiği, şikayetçinin haczinden önce geçmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, şikayetin kabulüne karar verilmiştir....
ve oluşan sonucun beklenilmesi gerektiğini, bu işlemin durdurulması halinde bankanın tüm alacağının garanti altına alındığından hiç bir zararının bulunmayacağını, ancak işlemin devamı halinde müvekkili ve ipotek sahibi açısından telafisi imkansız zararlar meydana geleceğini, bu nedenlerle tedbiren iş bu dosyada karar verilinceye kadar satış işlemlerinin durdurulmasına, teminat altına alınmış dosya bulunması davalı alacaklının alacağına kavuşmuş olması sebebiyle satışın öncelikle durdurulması akabinde düşürülmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir....
Davacı 3. kişi vekili istinaf dilekçesinde; 21/09/2020 tarihinde borçlunun ev,işyeri veya tebligat adresleri ile alakası olmayan, hukuki veya organik bağı bulunmayan, şahsının da haciz sırasında bizzat bulunmadığı müvekkilinin faaliyet gösterdiği adreste fiili haciz işlemi yapıldığını, bunun üzerine şikayet ve istihkak davaları açtıklarını, bu davalar çerçevesinde Bursa 3.İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/437 esas sayılı şikayet dosyası kapsamında haciz işleminin İİK'nun 96- 97.maddelerine göre uygulanmasının mümkün olmadığının mahkeme kararında belirtildiğini, 08/12/2020 tarihli bu mahkeme kararı sonrasında belirtilen haciz için İİK'nun 99.madde hükümlerinin uygulanacağını, bu maddeye göre mahcuzların muhafazası bile yapılamayacağından Bursa 3.İcra Müdürlüğünden mahcuzların kendilerine iadesini ve satış işlemlerinin durdurulmasını talep ettiklerini, icra müdürlüğünce talebin reddedildiğini, satış günü verildiğini, ihale ve satış prosedürünün başından sonuna kadar kanuna aykırı şekilde yürütüldüğünü...
Az da olsa satış avansının yatırılmış olması halinde, usule uygun satış talebi yapılmış sayılır. 2004 sayılı İ.İ.K'nun 110. Maddesi hükmüne göre, satış talebi yapıldığında, icra müdürünün, alacaklıdan, satış avansını 15 gün içinde depo etmesini talep etmesi gerekir. İcra müdürünce verilen süre içinde belirtilen satış avansı depo edilmez ise, anılan hüküm gereği haciz kalkar. Kanunda icra müdürünün, ne kadarlık bir sürede satış avansı olarak yatırılması gereken miktarı belirleyeceği hususu yazılı değildir bu nedenle, icra müdürlüğünce, satış avansı ile ilgili bir süre verilmemiş ve alacaklı satış talebinden sonra satış avansı yatırmış ise, satış talep tarihi olarak satış avansının yatırıldığı tarihin kabulü zorunludur. 2004 sayılı İİK.nun 97/8 maddesinde "dava esnasında 106.maddedeki müddetler cereyan etmez" hükmü mevcuttur....