WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mesken üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik başvuru, şikayet niteliğinde olup, aynı Yasa'nın 16/1 maddesi gereğince, bu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde icra mahkemesine yapılmalıdır. Somut olayda, takibe dayanak ilamda borçlunun vekille temsil edildiği görülmektedir. Takip dosyasının incelenmesinde, 103 davetiyesinin vekil adına çıkarılarak 02/10/2012 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Her ne kadar şikayetçi vekilince 103 davetiyesi tebliğinin asil yerine vekile yapıldığı bu nedenle yasal sürenin başlamayacağı iddiasında bulunulmuş ise de, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11, HMK'nun 73, 81, 82, 83 Avukatlık Kanunu 41.maddeleri uyarınca, vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerektiğinden, vekile yapılan tebligat ile şikayet süresi başlar....

    Şikayet konusu taşınmaz üzerinde bulunan 21.06.2013 tarihli hacze ilişkin olarak borçluya herhangi bir bildirim yapılmadığı, kıymet takdirine dair 20.11.2014 tarihli tebligata göre meskeniyet şikayetinin süresinde olduğu anlaşılmakla, süreye yönelik temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nun 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Şikayet tarihinden önce yukarıda belirtilen maddeler uyarınca haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığı kabul edilmelidir. Somut olayda, şikayete konu taşınmaza 25.07.2011 ve 21.06.2013 tarihlerinde haciz konulduğu görülmüştür....

      Somut olayda, meskeniyet iddiasına konu taşınmaza 20.03.2015 tarihinde haciz konulduğu, borçlu tarafından 15.05.2015 tarihinde ileri sürülen haczedilmezlik şikayetinin..... İcra Mahkemesi'nin 2015/44 E.- 63 K. sayılı kararı ile süre aşımından reddine karar verildiği, borçlu ...t'in 13.09.2015 tarihinde vefatı üzerine yasal mirasçılarına takibin yöneltildiği ve mirasçılara kıymet takdir raporunun 22.10.2015 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine yasal süresinde icra mahkemesine başvurarak meskeniyet şikayetinde bulundukları anlaşılmıştır. Kural olarak icra mahkemesi kararları kesin hüküm teşkil etmez ise de, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı icra müdürlüğü ya da takip işlemi hakkında verilmeleri ve kesinleşmeleri koşuluyla sonraki şikayet yönünden birbirlerine karşı kesin hüküm teşkil ederler. Her ne kadar mahkemece kesin hüküm nedeniyle istemin reddine karar verilmiş ise de,.......

        Meskeniyet iddiası İİK'nun 82/12. maddesi uyarınca taşınmazlar yönünden geçerli olup taşınır hükmündeki enkaz yönünden böyle bir iddianın dinlenmesi mümkün değildir. Ancak taşınmazın tapu kaydında şikayetçi borçlu yönünden verilmiş bir tahsis kararı veya kurulmuş bir intifa hakkı bulunması durumunda meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Dairemizin 16.4.2019 tarih ve 2018/6810 E. - 2019/6436 K. sayılı bozma ilamında da bu hususa değinilmiştir. Somut olayda, şikayet konusu yerin tapu kaydında buranın İzzet Paşa adına kayıtlı olup şikayetçi borçlu yönünden verilmiş bir tahsis kararı veya kurulmuş bir intifa hakkının bulunmadığı, bu suretle borçluya ait enkaz niteliğinde menkul olduğu anlaşılmıştır....

          Somut olayda, borçlu olan davalı tarafından icra dosyasından konulan hacze ilişkin olarak, meskeniyet iddiası ile haczedilemezlik şikayetinde bulunulduğundan, söz konusu şikayet başvurusunun neticesi de davacının dava açma hakkını etkileyeceğinden, neticesinin beklenilerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu husus dikkate alınmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm BOZULMASINA, 26.03.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            O halde mahkemece, alacaklının 22.02.2013 tarihli talebi ile konulan hacze ilişkin meskeniyet şikayeti hakkında; borçlunun 03.05.2013 tarihinde icra müdürlüğüne yaptığı müracaat ile bu haczi öğrendiğinin kabulü ile, 17.10.2014 tarihinde icra mahkemesine yaptığı meskeniyet nedenine dayalı haczedilmezlik şikayetinin, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal (7) günlük süreden sonra yapıldığından reddi gerekirken, 25.01.2007 tarihli ilk hacze ilişkin değerlendirme yapılarak 24.07.2012 tarihinde haberdar olduğu gerekçesi ile istemin reddi doğru değil ise de, sonuçta istem süreden reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir....

              Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle iki ayrı takip borçlusu tarafından aynı takibe ilişkin olarak iki ayrı taşınmaz ile ilgili meskeniyet iddiasında bulunulduğu meskeniyet iddiasının kötü niyetli olarak ileri sürüldüğü karı ve kocanın ayrı ayrı taşınmazlar için meskeniyet iddiasında bulunmasının her iki taşınmazın da meskenleri olmadığını gösterdiğini açılan davanın haksız olduğunu söyleyerek davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince " Meskeniyet şikayeti mesken sahibinin ailesi ile yaşamını sürdürebileceği konuta ilişkin olup her 2 davacının karı koca olması nedeni ile ancak bir mesken için şikayet de bulunabilecekleri anlaşıldığı gibi, davaya konu her 2 taşınmazın üzerinde banka lehine ipotek bulunduğu, bu ipoteğin konut, tüketici ve zirai krediden kaynaklanmadığı anlaşıldığından her iki davacının haczedilmezlik şikayetinin reddine " dair karar verildiği görülmüştür....

              Bunun yanında mahkemece ödeme emrinin iptali talebinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de gerekçe kısmında sadece meskeniyet şikayeti yönünden değerlendirme yapıldığı, meskeniyet şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği yönündeki gerekçe ile her iki talebin de süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği görüldüğünden ödeme emrinin iptali talebinin süre aşımı nedeniyle reddi kararı yönünden gerekçede hata edildiği açıktır. İlk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda ödeme emrinin iptali talebinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, meskeniyet şikayetinin süre aşımından reddi gerekçesi doğrultusunda ödeme emrinin iptali talebinin süre aşımından reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan gerekçenin düzeltilerek yeniden hüküm kurulması gereklidir....

              Öte yandan İİK'nın 82/1- 12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, davanın devamı sırasında da haczin geçerliliği dava şartı olup, davanın her aşamasında gözetilmelidir. Somut olayda ilk derece mahkemesince karar verildikten sonra icra müdürlüğünün 16/03/2022 tarihli kararı ile haczin kaldırılmasına karar verdiği anlaşılmakla haczin kaldırılması ile meskeniyet şikayeti ile elde edilmek istenen gaye fiilen gerçekleşmiştir. Bu durumda şikâyet konusuz kalmış olup davacı Tufan'ın meskeniyet iddiasına dayalı haczin kaldırılması istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır....

              Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller. Ancak, haciz tarihinde ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Aksi takdirde, kurulan bir ipotek borcu ödenmiş olsa dahi, bundan sonraki tüm hacizler yönünden meskeniyet şikayetinin mümkün bulunmadığı gibi kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkar....

                UYAP Entegrasyonu