Dairemizce yapılan değerlendirmede; mahkemece Dairemizin 2022/1583 Esas 2022/1500 Karar sayılı 29/09/2022 tarihli ilamı doğrultusunda şikayete konu taşınmazın keşfinde görev yapan bilirkişilere dosyanın tevdi ile taşınmazın değerinin şikayet tarihi itibariyle hesaplandığı ve taşınmazın borçlunun haline münasip olduğu görülmekle meskeniyet şikayetinin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış olup, şikayete konu 02/07/2020 tarihli hacze ilişkin 103 davetiyesinin 19/08/2020 tarihinde davacı borçluya tebliği üzerine İİK'nın 82/12 ve İİK'nın 16/1 maddesi gereğince 7 günlük yasal süre içerisinde 21/08/2020 tarihinde davanın açıldığı ve meskeniyet şikayetine konu taşınmazın şikayet tarihi itibariyle değerinin ve borçlunun haline münasip evin değerinin hüküm kurmaya ve denetime elverişli raporla usulünce tespit edildiği görülmekle davalı alacaklı tarafın ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; meskeniyet iddiasına dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkının yalnızca tapu maliki borçluya ait olduğu, şikayetçinin lehine aile konutu şerhi verilen kişi olduğu, bu nedenle meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı bulunmadığı gerekçesi ile şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi üçüncü kişi istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...,Somut olayda, davacı borçluya icra takip dosyasında çıkartılan 103 davetiyesinin 17.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, kıymet takdir raporununda 19/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, şikayetin ise yasal 7 günlük şikayet süresi geçtikten çok sonra 02.10.2020 tarihinde yapıldığı, şikayet dilekçesinde tebligatların usulsüzlüğüne ilişkin herhangi bir iddiada bulunulmadığı, kaldı ki davacı- borçlunun hacizden en geç vekilinin icra takip dosyasına sunmuş olduğu, haczin kaldırılmasına yönelik 02.09.2020 tarihli talebi ile haberdar olduğu anlaşılmakla 02/10/2020 tarihinde yapılan haczedilmezlik şikayetinin süresinde olmadığı, Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacının kıymet takdirine itirazının ve meskeniyet şikayetinin süreden reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurma yoluna gidilmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Davacının kıymet takdirine itirazının süreden reddine, davacının meskeniyet şikayetinin...
İle kaydı yapılarak yeniden yargılamaya başlandığı, 17/04/2019 tarihli 6. celsede davacı tarafa usulüne uygun olarak delil avansı ihtarı yapıldığı ancak delil avansının ikmal edilmediği, haczedilemezlik(meskeniyet) şikayetinin keşif icra edilemeden ve bilirkişi incelemesi yapılmadan karar bağlanmasının mümkün olmadığı, böylece şikayet konusunun ispatlanamadığı anlaşılmakla şikayetin reddine dair hüküm kurulmuştur....
GEREKÇE: Uyuşmazlık, İİK.nın 82/1- 12.maddesi kapsamında meskeniyet iddiasına dayalı haczin kaldırılması talebine ilişkindir. Meskeniyet şikayeti, İİK'nın 16/1 maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabidir. Bu süre, öğrenme tarihinden itibaren işlemeye başlar. Takipte davacı borçluya 103 davetiyesinin tebliğ edilmediği, davacının şikayet tarihinde muttali olduğunun kabul edildiği, daha evvel bir tarihte öğrendiğine dair delil bulunmadığından meskeniyet şikayetinin yasal süresinde yapıldığı anlaşılmıştır. Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır....
O halde, mahkemece, borçlunun meskeniyet iddiasını inceleme yetkisi icra müdürlüğünde olmadığından, icra müdürlüğünün, borçlunun meskeniyet iddiasını araştırmaya yönelik, 21.10.2014 tarihli kararı yerinde olmayıp alacaklının şikayetinin tamamen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe istemin kısmen reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller. Ancak, haciz tarihinde ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Aksi takdirde, kurulan bir ipotek borcu ödenmiş olsa dahi, bundan sonraki tüm hacizler yönünden meskeniyet şikayetinin mümkün bulunmadığı gibi kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkar. Somut olayda, taşınmaz üzerinde haciz tarihinden önce .... lehine tesis edilmiş 08.09.2009 tarihli ipoteğin mevcut olduğu görülmüştür....
Köyü 491 Parselde kain taşınmaz üzerindeki haczin meskeniyet iddiasına dayalı olarak kaldırılmasını istediği, ilk derece mahkemesince; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibinde haciz safhası olmadığından meskeniyet şikayetinin dinlenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği, şikayetçi tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedildiği görülmüştür. İcra ve İflas Kanunu'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bu maddeye dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı sadece taşınmaz maliki borçluya aittir. Somut olayda; şikayetçinin icra takibinde taraf sıfatı bulunmakla birlikte şikayete konu taşınmazın maliki olmadığı, dolayısıyla yukarıda anılan yasa maddesi gereğince meskeniyet şikayetinde bulunamayacağı anlaşılmıştır....
Taşınmazın arsa olarak tapuda kayıtlı olması, üzerinde konut niteliğini haiz bir yapı bulunduğu sürece borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunmasına engel değildir. Somut olayda, meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunulan taşınmazın tapuda arsa vasfında olup 209,00 metrekare miktarında olduğu ve 1/12 hissesine tekabül eden 17,42 metrekaresinin borçluya ait bulunduğu anlaşılmaktadır. Bağımsız bir kat irtifakına geçilmemiş arsa vasfında olan taşınmazda bulunan borçlu hissesinin değerinin tespit edilebilmesi için, arsa ile arsa üzerinde bulunan yapının toplam değerinin birlikte tespit edildikten sonra, bu değerden borçlu hissesine düşen miktarın belirlenerek meskeniyet iddiasının değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayanan ve sadece borçlunun fiilen oturduğu dairenin değerinin tesbitine ilişkin bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru değildir....
Somut olayda; borçlu şikayet dilekçesinde taşkın haciz şikayeti ile birlikte meskeniyet ve aile konutu iddiasıyla haczedilmezlik şikayetinde bulunmuş, mahkemece aile konutu iddiası incelenmiş olmasına rağmen meskeniyet şikayetinin incelenmediği ve hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği görülmüştür. O halde mahkemece meskeniyet şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....