Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Müdürlüğünün 2019/7291 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklı tarafından ilamda belirtilen aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebi ile başlatılan takip olduğu, takip sırasında İİK'nın 24. maddesi gereği bilirkişi tarafından araç bedeli olarak tespit edilen 85.000,00 TL'nin kesinleştiği, alacaklı vekilinin belirlenen bu değer üzerinden, dava tarihi olan 12/10/2017 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmek sureti ile hesap yapılarak borç muhtırası tebliğini talep etmesi üzerine 07/08/2020 tarihinde icra müdürlüğünce talep edilen şekilde faiz işletilmek sureti ile dosya hesabının yapıldığı, düzenlenen borç muhtırasının 15/08/2020 tarihinde borçluya tebliğ edildiği görülmüştür. Öncelikle belirtmek gerekir ki; borçlunun, icra müdürlüğünce ilama aykırı olarak fazla faiz hesaplandığı yönündeki iddiası ilama aykırılık şikayeti olup kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebilir (Yargıtay 12....

İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/01/2022 NUMARASI : 2021/523 ESAS 2022/43 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Yukarıdaki mahal esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya mündericatında tüm bilgi ve belgeler okunup tetkik edildikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonunda duruşma açılmasına gerek görülmeksizin gereği görüşülüp düşünüldü. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ilk derece mahkemesine ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle: Borç muhtırasının kısmen iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili ibraz ettiği cevap dilekçesinde özetle : Davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince : Şikayetin reddine karar verilmiştir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Borçlu vekili, vekiledeni idarece dosya borcunun ilam gereği icra dosyasına ödenmiş olduğunu, borcun tamamen ödenmiş olmasına rağmen 05/12/2014 tarihli muhtıra ile 33.507,52 TL bakiye borç talebinde bulunulduğunu, Kamulaştırma Yasası hükümlerine göre 1956 ile 1983 tarihleri arasında kamulaştırmada vekalet ücretinin maktu olarak hesaplanması gerektiğini belirterek bakiye borç muhtırasının iptalini istemiştir....

    Hukuk Dairesi'nin 2010/1801 Esas 2019/728 Karar sayılı kararı ile takibin konusunu oluşturduğu iddia edilen faiz alacağına esas alınan kamulaştırma bedelleri değiştiğinden (müvekkili lehine olarak düştüğünden) icra takibine konu alacak tutarının da değiştiğinin açık olduğunu, dosyaya alınan bilirkişi raporunda da esasen bu düşünceden hareketle hesaplama yapıldığını, yapılan hesap neticesi davacı alacaklıların müvekkiline bakiye 9.776,22 TL borçlu olduklarının anlaşıldığını, müvekkiline ödenmesi gereken bakiye bir borç olması sebebiyle de şikayete konu bakiye borç muhtırasının tamamen değil kısmen iptal edildiğini, kararın içeriğinden anlaşılanın aslında davacının davasının kısmen kabul, kısmen de reddedilmiş olduğunu, nitekim kararın hüküm kısmı 1.maddede bakiye bedelin düzeltilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiğinin açıklandığını, oysa şikayetin kabulüne değil, kısmen kabulüne karar verilerek davalı lehine de avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğini, hükümdeki bu...

    .-2015/83 K. sayılı kararı ile; uyuşmazlık konusu miktar nazara alınarak kesin karar verilmiş olması nedeni ile temyiz talebinin reddine karar verildiği; şikayetin konusunun, 13.564,47 TL olarak hesaplanan toplam borç yatırılmasına rağmen, ilama aykırı faiz oranı uygulanarak hatalı faiz hesabı yapılması nedeni ile bakiye borç çıkarılmasına dair icra müdürlüğü işlemini şikayet ile buna dair muhtıranın iptali istemine yönelik olduğu, faiz oranının da şikayet konusu yapılmış olması nedeni ile mahkemenin esasa ilişkin kararının İİK'nun 363. maddesi gereğince temyizi kabil olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 02/04/2015 tarih ve 2015/85 E.-2015/83 K. sayılı temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararının oy birliği ile kaldırılmasına karar verilerek, ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 13/03/2015 tarih ve 2015/85 E.-2015/83 K. sayılı kararının temyiz incelemesine geçildi....

      Mahkemece şikayetçi tarafından 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin tebliğlerinin usulsüz olduğuna ilişkin bir şikayetinin olmadığına ilişkin gerekçesi davacının şikayet dilekçesindeki beyanları dikkate alındığında dairemizce yerinde görülmemiş ise de, 89/2 haciz ihbarnamesinin 19.09.2019 tarihinde davacıya bizzat tebliğ edildiği anlaşılmakla davacının usulsüzlüğünü iddia ettiği birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerini en geç bu tarihte öğrenmiş sayılacağı, bu tarihe göre de yasal 7 günlük sürede birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin tebliğinin usulsüzlüğünün şikayet konusu edilmediğinden, davacı üçüncü kişiye bakiye borç muhtırasının da 23.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, bu tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddia edilmediğinden 11.11.2019 tarihli üçüncü haciz ihbarnamesinden de en geç 23.12.2019 tarihinde tebliğ edilen muhtıra ile haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden haciz ihbarnamelerine itirazın süre yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır....

      Mahkemece, borçlu tarafından icra dosyasına 25.03.2014 tarihinde ödeme yapılmış olup anılan Yasa değişikliğinin 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yapılan ödeme sırasında ilgili yasa maddesi gereğince icra harçları ve icra vekalet ücretinin maktu olarak hesap edilmesi gerektiği gerekçeleriyle bakiye borç muhtırasının iptali ile vekalet ücreti ve harcın maktu olarak belirlenmek suretiyle yeniden düzenlenmesine karar verilmiş, hüküm alacaklı vekilince temyiz edilmiştir. 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasa’nın Geçici 6. maddesinin 1. fıkrasında “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Borçlu vekili, müvekkilinin takibe dayanak ilamda taraf olmadığını,takip dayanağı ilama konu davanın İl Özel İdaresi tasfiye edilmeden önce açıldığını, 6360 sayılı Kanun kapsamında norm kadro fazlası olarak nakledilen personelin borçlarından nakledilen kurumun sorumlu olmadığını açıklayarak borç muhtırasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

          Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/161 esas sayılı dosyasında verilen 19/12/2019 tarihli karara dayanılarak toplam 128.442,04- TL alacağın tahsili için ilamlı icra takibine gidildiği, alacaklı vekilinin 16/01/2020 tarihinde talep açarak takipten sonra borcun kısmen davacı asile ödendiğinin, davacı asil tarafından kendisine bildirildiğini, ödeme miktarının 128.370,00- TL olduğunu söyleyerek bakiye borcun hesaplanması ve bakiye borç muhtırasının çıkartılmasını istediği, 16/01/2020 tarihinde 75,00- TL ve 15/01/2020 tarihinde 128.370- TL'nin takip alacaklısının hesabına yatırıldığının dosyaya sunulan dekontlardan anlaşıldığı görülmüştür. İcra dosyasının incelenmesinde istinafa konu ilk derece mahkemesi kararından sonra takip konusu Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/161 esas sayılı dosyası ile ilgili istinaf yoluna başvurulduğu, İstanbul BAM 3....

          Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Tebligatın İlgili Adrese Çıkarılmasının Sebebi Borçlunun O Adreste Ticari Faaliyetlerini Sürdürmesi olduğunu, tebligatın usulüne uygun olmadığını,Duruşma Açılmaksızın Karar Verilmesi Savunma Hakkını Engellediğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararınca usulsüz tebligata ilişkin iddiaların her türlü delille ispatı mümkün olduğundan dolayı taraflara delillerini ibraz etmeleri için imkan sağlanılmadan karar verilmesi açıkça usule aykırılık teşkil ettiğini, Bundan dolayı mahkemece duruşma açılarak delillerinin ibrazı için imkan sağlanmalıyken direkt olarak dosya üzerinden karar verilmiş olması açıkça savunma hakkımızı ihlal ettiği gibi hatalı hüküm tesisine de neden olduğunu, takibin ardından davacı borçluya taraflarınca öğrenilmiş bulunan adrese bakiye borç muhtırasının gönderilmesi ile beraber borçlunun borçtan haberdar olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istinaf etmiştir....

          UYAP Entegrasyonu