Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Devrin borcun doğum tarihinden önce ya da sonra yapılması hususları ve istihkak iddiasına etkileri ise açılacak bir istihkak davasında ele alınıp değerlendirilecek hususlardır. Bu durumda haczin İİK’nun 97. maddesi uyarınca yapılmış sayılmasına karar verilerek, buna ilişkin yasal prosedürün uygulanması gerekirken İİK’nun 99. maddesi gereğince işlem yapılması isabetli değildir. Şikayet başvurusunun kabulü gerekirken oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle şikayet eden alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddeleri gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 18.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Mahkemece, 2015/41 Esas sayılı şikayet dosyasında mahcuz mal ile ilgili mahallinde keşif yapıldığı, bilirkişi raporunda mahcuzun Yapı Kredi Finansal Kiralama A.O adına olduğunun belirtildiği, yine takip dosyasında Yapı Kredi Finansal Kiralama A.O vekilinin mahcuza ilişkin istihkak iddiasında bulunduğu dikkate alındığında hacze konu mahcuzun davalı üçüncü kişi ile bir ilgisinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi üzerine üçüncü kişi veya İİK'nin 96/1 maddesi uyarınca borçlu tarafından üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunulmasıdır. Dava şartları ise dava açıldığı andan hükmün verildiği ana kadar var olmalıdır....

      Somut olayda, 11.06.2015 tarihli hacze ilişkin olarak üçüncü kişi şirket vekilince istihkak iddiasında bulunulması üzerine, İcra Müdürlüğünce takibin taraflarına istihkak varakası tebliğine karar verildiği, alacaklı vekilinin usulüne uygun tebligata rağmen yasal süresi içerisinde istihkak iddiasına karşı cevap vermediği, borçlu şirketin ise 24.06.2015 tarihinde tebliğ edilen istihkak varakasına karşı yasal üç günlük süreden sonra 09.07.2015 tarihinde itiraz ettiği, borçlu vekilinin 24.06.2015 tarihli tebigata ilişkin tebliğ usulsüzlüğü iddiasıyla yaptığı şikayet başvurusunun, ... İcra Hukuk Mahkemesinin 02.06.2016 tarihli ve 2015/158 Esas, 2016/91 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, Yargıtay 12....

        Şikayet, 3. Kişinin maliki olduğunu iddia ettiği menkulleri yönünden ek haciz talebinin kabulüne yönelik icra müdürlüğünün kararının iptaline ilişkin şikayettir. Şikayetçi, icra takibinin tarafı olmayan üçüncü kişi olup, tarafı olmadığı icra dosyasında kıymet takdiri yapılarak haczedilen menkullerin alacağı karşılayıp karşılamadığı tespit edilmeden ek haciz talimatı yazılamayacağı gerekçesiyle şikayet yoluyla icra müdürlük kararının kaldırılmasını isteyemez. Şikayetçi şikayet ve istinaf dilekçesinde açıkça haciz talimatının iptalini talep ettiğine ve istihkak iddiaları saklı kalmak kaydı ile dava açıldığı belirtilmesine göre menkullerin borçluya değil, kendilerine ait olduğuna yönelik iddialarının istihkak davasında değerlendirilmesi gereken hususlar olduğu anlaşılmakla, mahkemece, istemin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, HMK.'...

        davası olarak görülmesini ve istihkak taleplerimizin kabulü yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Bu kapsamda, istihkak davasına konu menkullerin satılarak paraya çevrildiği, ancak istihkak iddia eden tarafından İstanbul 18. İcra Mahkemesi nezdinde istihkak davası ikame edilmiş olup, İİK m.97/10 hükmü gereğince icra mahkemesinin paraya çevrilen mahcuzların alacaklıya ödenip ödenmemesi konusunda ayrıca karar vermesi gerektiğinin açıkça belirtilmesi karşısında icra memurunun işleminde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığından şikayetin reddine'' karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şikayet dilekçesini tekrar ederek, verilen kararın yasaya aykırı olduğunu, 3.şahıs Mustafa Karaduman'ın açmış olduğu istihkak davasında mahkemenin takibin durdurulmasına yönelik bir tedbir kararı vermediğini, bu nedenle mahcuz malların satılarak paraya çevrildiğini, icra müdürlüğünün satış bedelinin taraflarına ödenmesi talebinin reddi kararının yasaya aykırı olduğunu söyleyerek kararın kaldırılmasını istemiştir....

        Finansal kiralama sözleşmesine konu eşyaların haczedilmesi halinde kiralayanın, 3226 sayılı Kanunu’nun 19/2. maddesi kapsamında şikayet yoluna başvurma imkanının yanında İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca istihkak davası açma olanağı da bulunmaktadır. Seçimlik hakkı bulunan üçüncü kişi dilediği hukuki yola başvurabilir. Somut olayda kiralayan, aynı dava konusu ile ilgili hem şikayet yoluna başvurmuş, hem de istihkak davası açmıştır. Şikayet başvurusu üzerine işin esası hakkında verilen karar, istihkak davası açıldıktan sonra, ancak hüküm verilmeden önce kesinleşmiştir.Yargılama aşamasında ortaya çıkan bu durum nedeni ile dava konusuz kaldığından sonuç itibarı ile karar verilmesine yer olmadığına karar vermek yerine yazılı biçimde davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Öte yandan, davanın konusuz kalması halinde yargılama giderleri ve vekalet ücreti, davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmelidir....

          Sayılı dosyasından memur muamelesini şikayet yoluna başvurulduğunu, anılan şikayet davası neticesinde ispat yükünün yer değiştirmesi ve dolayısıyla taraflarınca harç yatırılması zorunluluğunun ortadan kalkması söz konusu olabileceğinden İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi 2021/570 E. Sayılı dosyasından ikame edilen işbu memur muamelesini şikayet davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini ileri sürerek, davanın kabulüne, 3.kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı 3.kişi vekili cevap dilekçesinde özetle; İstihkak davasının süresinde açılmadığını, haciz yapılan adresin borçlulardan herhangi birinin adresinin olmadığını, ödeme emrinin haciz yapılan adrese tebliğ edilmemiş olduğunu, müvekkili şirket ile borçlular arasında herhangi bir organik bağ olmadığını, ayrıca eldeki davanın nispi harca tabi bir dava olduğunu ve maktu harç ile açılmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur....

          Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Kuşadası İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/239 esas sayısında açtıkları istihkak davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, takip dosyasında yapılan ilk haciz işlemi ile ilgili olarak açılan istihkak iddiasının reddi davasının usulden reddine karar verildiğini, ancak bu kararın müvekkili şirket tarafından ileri sürülen istihkak iddiasının haksız olduğunu göstermeyeceğini, bununla birlikte şikayete konu ikinci haciz esnasında da istihkak iddiasında bulunmalarına rağmen haciz baskısıyla icra memurunca tahsilat yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle şikayetin kabulü yerine reddine dair verilen kararın isabetsiz olduğunu, kararın kaldırılarak şikayetin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK'nun 16,96 vd. maddeleri uyarınca açılmış şikayet davasıdır....

          Davalı alacaklı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece 2015/818 ilk esas numarası ile açılan ve 2019/45 yeni esas numarasından karar verilen asıl davanın istihkak davası olarak belirlenmesi hatalı olup şikayet davası olarak belirlenerek hüküm kurulması gerektiğini, asıl dava istihkak davası değil şikayet davası olduğundan ve davacının 3. kişi olarak memur muamelesini şikayete ilişkin dava açma hak ve yetkisi bulunmadığından iş bu davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca iş bu asıl dava dilekçesinde ihtiyati haciz kararına itiraz edilmiş olup ihtiyati haciz kararına itiraz mercii icra mahkemesi olmayıp bu nedenle de davacının iş bu davasının usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Mahkeme davayı haksız ve yersiz bir şekilde istihkak davası olarak kabul ettiğinden vekalet ücretlerini nispi tarifeye göre belirlediğini ancak iş bu davanın şikayet davası olarak kabulü ile vekalet ücretlerinin maktu olarak belirlenmesi gerektiğini, mahkemenin gerekçeli kararında...

          UYAP Entegrasyonu