Davacı vekili dava dilekçesinde; düğün töreni sırasında davacıya ziynet eşyası olarak takılan takıların evliliğin devamı sırasında müvekkilinin evde olmadığı bir zamanda saklanıldıkları yerden davalı tarafından alındığını, müvekkilinin bu durumu fark edince davalıya ziynetleri ne yaptığını sorduğunda davalının bozdurarak elde ettiği parayı kendi adına bankaya yatırdığını söylediğini, daha sonra davalının evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmemeye başladığını, bunun üzerine müvekkilinin de zorunlu olarak müşterek haneyi terk ederek babasının yanına sığındığını, şahsi eşyalarını dahi yapılan tespit sırasında alabildiğini, tarafların şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandığını, dava konusu ziynet eşyalarını iade etmediğini ileri sürerek ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde ziynetlerin fiili ödeme günündeki değerlerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili olan davacı ile davalının 16.06.2011 tarihinde evlendiklerini, aralarındaki şiddetli geçimsizlik nedeniyle karşılıklı olarak boşanma davası açıldığını, taraflar arasında yaşanan tartışmalar neticesinde davalının davacıyı evden kovduğunu, davacının evden kovulması sırasında üzerinde bulunan küpe ve yüzükleri dışında hiçbir şey almadığını, ziynet eşyalarının davacı tarafa iade edilmediğini belirterek, ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde bedelleri olan şimdilik 30.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 05.11.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini 173.215,00 TL olarak ıslah etmiştir....
SAVUNMA:Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı -karşı davacı vekili sunmuş olduğu 20/06/2018 tarihli davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle: Açılan davayı kabul etmediklerini, davacının tüm talepleri ile davasının reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmalarına, 25.000,00.TL maddi, 25.000,00.TL manevi olmak üzere toplamda 50.000,00.TL tazminatın davacı-karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ettiğini beyan etmiştir. DELİLLER:Tarafların nüfus aile kayıt tablosu, tanık beyanları, yaptırılan zabıta araştırmaları, ziynete ilişkin rapor ve dava dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Dava, davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davalı yönünden TMK'nın 166/1- 2 maddesinde düzenlenen şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma isteğine ilişkindir....
Akıl hastası olan davacıya kusur yüklenmesi mümkün olmamasına göre davalı-davacı kadının şiddetli geçimsizlik nedeniyle açmış olduğu davanın reddi gerekirken, davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi doğru değil ise de, bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir. 2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle yoksulluk nafakası takdiri için nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmamasına göre, davacı-davalı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 3-Hareketleri iradi olmayan kocaya kusur yüklenemeyeceğine göre, Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2 madde koşulları oluşmamıştır. Davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir....
TÜRK MİLLETİ ADINA 1- a) Dosya kapsamına göre, sanıkla maktulün evli oldukları, maktulün şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açtığı, sanığın maktule yönelik kasten yaralama ve tehdit suçlarından kamu davaları açıldığı, maktulün evi terk ederek restoranlarda çalışmaya başladığı, olay günü sanığın maktulü çağırarak barışmak istediği, maktulün bunu kabul etmemesi üzerine de sanığın maktulü tabanca ile öldürdüğü olayda, Maktulden sanığa yönelen ve haksız tahrik oluşturan herhangi bir söz veya davranış olmadığı halde haksız tahrik hükmünün uygulanması suretiyle eksik ceza tayini, b) Sanığın adli sicil kaydındaki ilamlarının tekerrüre esas olup olmayacağının karar yerinde tartışmasız bırakılması, Aleyhe temyiz olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır. 2- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı mahkum olduğu anlaşılmakla, hakkında hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı...
ın babası olduğu, olay günü ve olay tarihine kadar maktul ve eşi Ayşe arasında şiddetli geçimsizlik bulunduğu, zaman zaman maktulün sanığı darp ettiği, olay günü maktulün sanık ... ile birlikte ortak ikametlerinde bulundukları sırada yine ailevi nedenlerden dolayı tartışmaya başladıkları, tartışmanın ilerleyerek büyümesi üzerine maktulün sanık ...'nin üzerine saldırdığı, bu sırada olay yerine gelen müşterek çocukları ...'ın müdahale etmesine rağmen hakaret ve küfür ettiği, sanık ...'...
Davacının bu kusurlu davranışları ve taraflar arasındaki sorunlar nedeni ile evlilik birliğinin taraflar yönünden çekilmez bir hal aldığı, her iki tarafın da kusur bulunmakla birlikte davacı tarafın kusurunun ağır kusurlu olduğu, davalının boşanmayı kabul etmesi sebebiyle evlilik birliğinin sarsıldığı ve çekilmez hal aldığının kabul edilmesi gerektiği, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimalinin bulunmadığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmış bulunduğu, tarafları tekrar bir arada yaşamaya zorlamanın taraflar ve toplum açısından bir yararının kalmadığı, boşanmaya yol açan olaylarda evlilik birliği içerisinde sadakatsiz davranan davacı eşin ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından davanın kabulü İle tarafların şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına” karar verildiği belirtilmiş olup, erkeğe kusur yüklenmesine rağmen vakıa izafe edilmemiştir. Bu sebeple Yargıtay denetimine elverişli şekilde gerekçeli olarak karar açıklanmamıştır....
Temyiz ilamında bildirilen gerektirici sebeplere, özellikle davacı-davalı kocanın terk sebebiyle açtığı (TMK.md.164) boşanma davası, mahkemece şiddetli geçimsizlik nedeniyle (TMK.md. 166/1) boşanma davası olarak nitelendirilip reddedildiğine göre, bozma ilamına “davacı-karşı davalı kocanın boşanma istemi terk sebebiyle boşanma (TMK. md. 164) davasına ilişkin olduğu halde evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle açılmış bir dava (TMK. md. 166/1) olarak nitelendirilip, reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır” şeklinde yazılması gerekirken, “davacı-karşı davalı kocanın boşanma istemi terk sebebiyle boşanma (TMK. md. 164) davasına ilişkin olduğu halde evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle (TMK. md. 166/1) boşanma kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır” şeklinde yazılmasının maddi hataya dayalı olmasına göre Hukuk Usul Muhakemeleri Kanununun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı kanunun 442/3. maddesi gereğince; bu maddede...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Eşini öldürmeye teşebbüs, olası kastla yaralama, tehdit TÜRK MİLLETİ ADINA 1- Sanık hakkında tehdit ve kasten yaralama suçlarından CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, anılan Kanunun 231/12. maddesi uyarınca itiraz yasa yoluna tabi bulunduğu anlaşılmakla, bu kararlar mahallinde değerlendirme yapılmak üzere inceleme dışı bırakılmıştır. 2- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık . mağdur . yönelik eyleminin sübutu kabul, cezayı azaltıcı takdiri indirim sebebi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmediğinden, sanık müdafiinin eksik incelemeye, Cumhuriyet savcısının vasfa yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Oluşa ve dosya kapsamına göre; . ile mağdur . evli oldukları, şiddetli geçimsizlik nedeniyle ayrı yaşadıkları...
Tarafların boşanmalarına dair kararda tarafların “şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına” karar verilmiş, ancak tarafların birlikte düzenledikleri anlaşmalı boşanmaya esas 11.09.2003 tarihli “protokol” hükme geçirilmemiş, bu protokolün uygun bulunduğuna dair bir belirleme de hükümde yer almamıştır. O halde, tarafların Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanmalarına karar verildiği ve taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Boşanma ilamında hükme geçirilmeyen ya da uygun bulunduğu belirtilmeyen protokolün sonuç doğurmayacağı açıktır. Açıklanan yönler gözetilmeden geçerliliği bulunmayan protokole dayalı açılan davada yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır....