Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK'nın 353/1- b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1- b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK'nın 362/1- a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar...
.TL ve 50.000,00.TL bedelli çeklerin verildiği, kanaat ve sonucuna ulaşıldığından, dava sırasında bu çekler davacı tarafından ödendiği anlaşılmak ile başlangıçta menfi tespit davası olarak açılan dava, ödeme nedeniyle istirdat davasına dönüşmüş olduğundan, buna göre istirdat davasının kabulü ile, Üç (3) adet çek bedellerinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Taksirle yaralama Hüküm : 5237 sayılı TCK'nın 89/1, 89/2-a-b-d-son, 62/1, 50/1-a, 52/2-4,53/6. maddeleri gereğince mahkumiyet Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafinin tüm, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanık hakkında eylemine uyan TCK’nın 89/1. maddesi uyarınca temel ceza tayininden sonra, TCK’nın 89/2-a-b-d-e maddesi gereğince artırım yapılması gerekirken, uygulanan kanun maddesinin yanlış gösterilmesi suretiyle TCK’nın 89/2-a-b-d-son maddesi gereğince artırım yapılması, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta...
. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün A-2 şeklinde numaralandırılan fıkrasındaki “89/2-e” ibaresinin “89/2-b-e”olarak değiştirilmek suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 05/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı ilk derece mahkeme kararı aleyhine istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, Dairemizce HMK'nun 353. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda dosyadaki belgeler okundu, incelendi....
bendinde belirtilen "yüzünün sürekli değişikliğine” niteliğinde olduğunun kabulü ile 89/3-d maddesi uyarınca bir kat oranında arttırılıp yazılı şekilde hüküm kurularak fazla cezaya hükmolunması, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konularda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün gerekçe kısmının 6. paragrafındaki “89/3-d” ibaresinin çıkarılarak “89/2-d” ibaresinin eklenmesi ve hüküm fıkrasının 3.bendi çıkarılarak yerine "sanığın eylemi sonucu mağdurun yüzünde sabit ize neden olduğu anlaşılmakla TCK'nın 89/2-d maddesi gereği sanığın cezasının ½ oranında artırılarak 240 tam gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına” ibarelerinin yazılması ile hükmün 4. bendindeki “266 gün” yerine “200 gün”; hükmün beşinci bendindeki “ 226x20TL...
, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan "TCK.89/2.maddesinin" çıkarılarak yerine "TCK.89/1.maddesinin" ibaresinin yazılmasına, hükmün 3.bendindeki “89/3-d” ibaresinin çıkartılarak, yerine “89/3-b” ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 05/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Karar davacı vekili ve davalı vekilince ayrı ayrı temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine; 2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi İİK'nın 72/VI. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre borçlu, dava konusu borcu ödemek zorunda kalmış olursa menfi tespit davası yasa gereği kendiliğinden istirdat davasına dönüşür ve davaya istirdat davası olarak devam edilir. Buna göre menfi tespit davasının devamı sırasında borcun herhangi bir nedenle ödendiği iddiası üzerine mahkemece bu iddia araştırılıp ödemenin kanıtlanması halinde, talep olmasa dahi dava kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden açılan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmelidir....
Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372). Davacı ve davalı tarafa ticari defterlerini sunması için muhtıra ile 2 haftalık kesin süre verildiği, verilen kesin süre içerisinde tarafların ticari defterlerini dosyaya sunmadıkları anlaşılmıştır. ........ İcra dairesine müzekkere yazılarak ..../.......
gereğince bonoda lehtarın ad ve soyadının yazılı olması zorunludur....