Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın istihkak iddiasına bağlı kamu haczinin kaldırılması davası olup mahkemece davanın şikayet olarak değerlendirilmesi sonucunda HMK 320/1 maddesi ile İİK.16 maddeleri uygulanarak, duruşma açılmadan, taraflarına tebligat çıkarılmadan, iddia ve savunmaların ispatı imkanı tanınmadan dosya üzerinden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, istihkak içerikli kamu haczinin kaldırılması davasına bakmaya yargı yolu bakımından adli yargı mahkemesi olan Mersin 4.İcra Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haczin borçlu şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresinde yapıldığı, üçüncü kişinin iş yerini içindeki makinelerle birlikte kısa süre önce borçludan devraldığını beyan ettiği, İİK’nnu 44. madde gereklerinin yerine getirildiğinin iddia ve ispat edilemediği, BK’nun 179. maddesi gereğince devralanın da işletmenin borçlarından sorumlu olduğu, tasarrufun iptali davasının genel mahkemelerin yetkisine girdiği“ gerekçesi ile istihkak iddiasının reddine, alacaklının tasarrufun iptali davası açmakta muhtariyetine karar verilmiş; hüküm, davalı üçüncü kişi ve borçlu vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklının İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı “istihkak iddiasının reddi” davası niteliğindedir. Hüküm fıkrasında istihkak iddiası reddedilirken üçüncü kişi yerine borçlu unvanının kullanılması mahallinde her zaman düzeltilmesi mümkün maddi hata niteliğinde görülmüştür....

    Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haczin borçlu şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresinde yapıldığı, üçüncü kişinin iş yerini içindeki makinelerle birlikte kısa süre önce borçludan devraldığını beyan ettiği, İİK’nnu 44. madde gereklerinin yerine getirildiğinin iddia ve ispat edilemediği, BK’nun 179. maddesi gereğince devralanın da işletmenin borçlarından sorumlu olduğu, tasarrufun iptali davasının genel mahkemelerin yetkisine girdiği“ gerekçesi ile istihkak iddiasının reddine, alacaklının tasarrufun iptali davası açmakta muhtariyetine karar verilmiş; hüküm, davalı üçüncü kişi ve borçlu vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklının İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı “istihkak iddiasının reddi” davası niteliğindedir. Hüküm fıkrasında istihkak iddiası reddedilirken üçüncü kişi yerine borçlu unvanının kullanılması mahallinde her zaman düzeltilmesi mümkün maddi hata niteliğinde görülmüştür....

      Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; 2 - 5510 sayılı Kanun m.88 hükmüne göre; Kurumun süresinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. 6183 sayılı AATUHK m.58 uyarınca, Kurum alacakları yönünden tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılacak davalar (7) günlük hak düşürücü süreye tâbidir. 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılan takip nedeniyle; borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline yönelik dava menfi tespit niteliğindedir....

        İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2019/1129 Esas- 2019/1139 Karar sayılı kararı ile "şikayetin kabulü ile; İcra Müdürlüğü'nün 01/11/2019 günlü haciz sırasında üçüncü kişinin istihkak savı üzerine alacaklı vekiline İİK 99. Maddesi uyarınca üçüncü kişiye karşı istihkak davası açmak üzere süre verilmesine yönelik işleminin kaldırılmasına" dair 19/12/2019 tarihinde karar verildiği, iş bu şikayet devam ederken Orhangazi İcra Müdürlüğü'nün 2018/1942 Esas sayılı takip dosyasında 07/11/2019 tarihli işlem ile "01/11/2019 tarihli hacze ilişkin istihkak iddiası ile ilgili İİK 97....

        İcra Dairesi'nin 2019/3693 E sayılı dosyasından dava dışı borçlu hakkında başlatılan takip kapsamında 26/04/2019 tarihinde haczedilen menkullerin davacıya yediemin olarak bırakıldığını, daha sonra bu malların davacıdan istendiğini, davacının mallarla ilgili istihkak davası açıldığını ve malların satılarak alıcılara teslim edildiğini bildirdiğini, bu aşamadan sonra davacıya 25/02/2022 tarihli muhtıranın gönderildiğini, bu muhtırada "söz konusu menkul malların 7 gün içerisinde bildireceğiniz adreste hazır edilmesi, aksi takdirde İİK'nın 358. maddesi gereğince söz konusu menkul malların bedeli kadar tarafınızdan tazmin edilecek ve uyap'a borçlu olarak ekleneceğinizin bildirilmesi son kez tekiden tebliğ olunur" denildiğini, mallarla ilgili istihkak davası açıldığını, malların borçluya ait olup olmadığının belli olmadığını, istihkak davasının devam ettiğini beyan etmiş, muhtıranın iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

        Davalı alacaklı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bursa 6. icra müdürlüğü 2019/5417 e. sayılı dosyasından alınan talimat gereğince, 10.05.2019 tarihinde, Gaziosmanpaşa 6. icra müdürlüğü 2019/3817 talimat sayılı dosyası ile dosya T3 şirketi adına; "hadımköy mahallesi ürgüplü caddesi no:7 arnavutköy/istanbul" adresinde yapılan haciz işleminde davacı şirket lehine istihkak iddiasında bulunulduğu, bahse konu haciz işleminde ileri sürülen istihkak iddiasını değerlendiren Bursa 7. icra hukuk mahkemesi 2019/447 2019/596 k. sayılı kararı ile takibin devamına hükmetmiş akabinde Bursa 7. icra hukuk mahkemesi 2019/477 e., 2020/352 k. sayılı istihkak davası ikame edilmiş iş bu davada yapılan yargılama neticesinde 29.09.2020 tarihinde kesin olarak davanın reddine karar verildiği ancak aynı mahkeme aynı hacze ilişkin ikame edilen memur işlemini şikayet davasında tıpkı istihkak davası gibi yargılama yaptığı ve bilirkişi raporu alınan dosyada eksik harç tamamlatıldığını, mahkeme tarafından aynı...

        Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623 Esas, 2007/717 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir....

          Önemle vurgulamak gerekir ki, kanunda da menfi tespit davası açılmasını yasaklayan bir hüküm de bulunmamaktadır (Halil Özdemir; Sosyal Güvenlik Kurumunun 6183 Sayılı Yasaya Göre Ödeme Emri Ve İptali Davaları, Sicil İş Hukuku Dergisi, S:31, Yıl:2014, s. 101- 102). 6183 sayılı Kanun'da menfi tespit davasına, "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini" düzenleyen 6183 sayılı Kanun'un 30.3.2006 tarihli ve 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde "...Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi hâlinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda..." olduğuna ilişkin düzenleme ile üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden öngörülmemiştir....

          KARŞI OY Mülga 506 sayılı Kanun’un 80. maddesi uyarınca prim alacağının tahsili 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılmakta iken 01.12.1993 tarih ve 3817 sayılı Kanunun 1. maddesi ile yapılan değişiklik ile 6183 sayılı Kanun hükümlerine tabi kılınmıştır....

            UYAP Entegrasyonu