Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, İİK'nun 89/3 maddesi gereğince haciz ihbarnamesine karşı menfi tespit davasının, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde açılması gerektiğini, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesini, esas yönünden de davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, icra dosyasında davacılara gönderilen 2. haciz ihbarnamesinin iptal edildiği, geçersiz olan bu 2. ihbarnameye dayalı olarak gönderilen 3. haciz ihbarnamesinin de geçersiz olduğu, iptal edilen 2. haciz ihbarnamesinden sonra icra dosyasında davacılara yeniden 2. ve 3. haciz ihbarnamesi gönderilmediği gerekçesiyle davacıların daha önce gönderilen 3. haciz ihbarnamesi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine, İİK'nun 89 maddesinde, kendisine haciz ihbarnamesi gönderilen 3. şahıs lehine tazminat hükmedileceği düzenlenmediği gerekçesiyle tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, davalının daha önce adına kayıtlı bulunan elektrik aboneliği sayacının borcuna dayanarak hakkında icra takibi başlattığını, söz konusu sayacın aboneliğini davalı kuruma başvurarak iptal ettirdiğini, aboneliğin iptal tarihinden sonra 7 yıldan uzun bir süre geçmiş olmasına karşın hakkında takip başlatıldığını bildirerek takip dolayısıyla borçlu olmadığının tespitini ve kötüniyet tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

      Acenteliği Ltd.Şti. vekili davacı şirketin bu davayı açmakta hukuki menfaati bulunmadığını şirket hakkında yapılan takibin iptal edildiğini, daha sonra da şirket hakkında değil bonoda imzası olan diğer davacı hakkında takip yapıldığını bononun bizzat ... ... tarafından imzalandığını belirterek davanın reddini istemiştir. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu ve yapılan yargılama sonucu davacının bedelsizlik iddiası ile açılan menfi tespit davası olup davacı şirket hakkında yapılan icra takibinin iptal edilmiş olup bilahare de şirket hakkında takip yapılmadığından davacı şirketin dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığını, diğer davacının bedelsizlik ve bononun rızası hilafına elinden çıktığı yolundaki iddiasını kanıtlayamadığını bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        DAVALARDA DAVA TARİHİ : 25.03.2011 KARAR DÜZELTME TALEP EDEN : Davacı vekili, Davalı vekili KARAR Asıl ve birleşen davalarda davacı vekilince açılan menfi tespit, tapu iptal ve tescil, ihraç kararının iptali, kur’a çekilişinin iptali davası sonucunda mahkemece birleşen davalarda ihraç kararının ve kur'a çekilişinin iptaline ilişkin talebin reddine dair verilen karar bozma dışında bırakıldığından yeniden karar verilmesine yer olmadığına, asıl davada menfi tespit talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine, tapu iptal tescil talebinin kabulüne karar verilmiş olup, verilen kararın davalı kooperatif vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 27.12.2022 tarihli, 2021/5541 E., 2022/6090 K. sayılı ilamıyla yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bu kez, Dairemiz kararına karşı, taraf vekilleri tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. 1....

          Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının Trabzon İcra Hukuk Mahkemesinde açtığı dava sonunda takibin davacı yönünden iptal edildiği, davalının da temyiz isteminden vazgeçtiği, iptal kararının kesinleştiği, buna göre, davacının dava açmakta hukuki yararı kalmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir. Dava tarihi itibariyle davacının aleyhinde başlatılmış bir icra takibi bulunduğuna ve davadan önce icra takibinin iptaline ilişkin bir mahkeme kararının da mevcut olmamasına göre davacının dava tarihi itibariyle menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekirken yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....

            -KARAR- Davacı vekili müvekkili şirket aleyhine 2005/13358 esas sayılı icra takibi başlatılarak 3.kişi nezdindeki hak ve alacaklarına haciz konulduğunu, açılan menfi tespit davası sonucunda, icra takibinin iptal edildiğini, davalının haciz konulan istihkaklarından haksız yere tahsil ettiği 200.832,22 TL'yi iade etmediğini ileri sürerek, 200.832,22 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davacının istihkaklarından tahsil edilen paranın, icra takibi ile ilgisi olmayıp 27.12.2005 tarihli alacağın temliki sözleşmesine bağlı olduğunu, diğer yönden daha önce açılan davada, borçsuzluk tespiti yapılmayıp, icra takibi dayanağı senedin kambiyo senedi olmaması nedeniyle takibin iptaline karar verildiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir....

              Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, dava çeke dayalı icra takibine yönelik menfi tespit istemine ilişkin olup, davaya konu çek üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda şirket kaşesi üzerindeki ciro imzasının ve '...' yazısının davacı şirket temsilcisi ...'in eli ürünü olduğu, ... isminin çizildiğinin tespit olunduğu, buna göre cironun iptal edilmiş sayılacağı ve davacının borçtan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının ... İcra Müdürlüğü'nün 2013/3622 Esas sayılı dosyasına konu borçtan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davaya konu çek incelendiğinde, keşidecisinin dava dışı ... Usta Ltd.Şti, lehtarının ve birinci cirantanın ... ... olduğu, ... ... ismi çizildiğinden yok hükmünde olduğu ve daha sonra davacı şirket cirosunun bulunduğu, son hamilin ise davalı olduğu anlaşıldığından, ciro zincirinde kopukluk olmadığı görülmektedir....

                Diğer taraftan, davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının menfi tespitine konu 14.817,80 TL bedelli faturanın dava açılmadan önce iptal edildiğini beyan etmiştir....

                  Dairemizin bozma kararında, İ.İ.K.nun 72.maddesi gereğince açılan menfi tespit davalarının reddi gerektiği belirtilmiş olup, birleşen davada istem konusu yapılan ve mahkemece de kabul edilen tapu iptal tescil davasına ilişkin bir bozma yapılmamıştır. Mahkemece anılan bozma kararına uyulmasına karar verilmiş olup bozma dışı bırakıldığı ve davacı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu halde, usuli kazanılmış hak kuralına aykırı olarak tapu iptal ve tescil davasının da reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklana nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına belirtilen nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının yatırana geri verilmesine, 550.00 YTL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davacıya verilmesine, 02.12.2008 gününde oybirliği ile karar verildi....

                    a karşı 13/05/2010 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, davacı şirkete 1., 2., ve 3. haciz ihbarnamelerinin tebliğ edildiği, ancak davacı tarafça yapılan başvuru sonrası ...İcra Hukuk Mahkemesi tarafından 2012/44 esas sayılı dava dosyası ile 16/04/2012 tarihinde haciz ihbarnamelerinin usulsuz tebliğ edildiği kabul edilerek tebligatların iptal edildiği ve tebligatların 05/04/2012 tarihinde yapıldığının tespitine karar verildiği, ancak buna rağmen kararın verildiği tarihte eldeki davanın açıldığı, haciz ihbarnamesine itirazı süresinde sayılarak kabul edilen 3. şahsın menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı, hukuki yararın da HMK.'nın 114/h bendi gereği dava şartı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu