Sayılı ve 26/01/2021 tarihli kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi, satışa konu bağımsız bölüm üzerindeki takyidatların kaldırılarak aynen ifasının sağlanması, sağlanamadığı takdirde 6502 Sayılı Kanun çerçevesinde aynen ifadan vazgeçip tek seçimlik hak kullanılarak, bağımsız bölümün rayiç bedelinin bilirkişi tarafından belirlenmesi sonucunda bedel artırma hakkı saklı tutularak, güncel rayiç değerin belirlenerek davalılardan müteselsilen tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER: Tapu kaydı, resmi senet, Düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, Protokol, Delil listeleri sunulan ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, takyidatların kaldırılması hukuki ayıp sebebiyle oluşan değer kaybının tahsili olmadığı taktirde alacak istemine ilişkindir....
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, tapudan ipotek akit tablosunun okunaklı ve onaylı bir örneği getirtilerek, ayrıca ipoteğin mahiyeti ve konulma nedeni ilgili banka şubesinden sorulmak suretiyle araştırılarak, zorunlu ipotek olup olmadığı; zorunlu ipotek değil ise haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun tamamen ödenip ödenmediği tespit edildikten sonra ipoteğin meskeniyet şikayetine engel olmadığı kanaatine varılması halinde meskeniyet şikayeti değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar vermektir. Öte yandan, kabule göre de alacaklının alınan bilirkişi raporuna dair itirazları hakkında inceleme yapılmadan sonuca gidilmesi ve yine sadece şikayete konu 10.02.2015 tarihli haciz hakkında karar verilmesi gerekirken önceki haczi de içerecek şekilde ayrı ayrı hacizlerinin kaldırılması da doğru görülmemiştir. O halde mahkemece, yukarıda yazılı ilkeler uyarınca inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
e tescil tarihi olan 29.08.2012 tarihinde devredilmesi gerekirken kararın kesinleştiği tarihte tescil işlemi yapıldığını, haksız tescil nedeni ile hacizlerin haksız ve hukuka aykırı duruma düştüğünü, müvekkilinin icra takipleri açısından 3. kişi niteliğinde olup icraya konu olan borçlarla bir ilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin kendi kusuru ile hacizlerin konulmasına sebebiyet vermediğini ileri sürerek alacaklarının davalı aleyhine baki kalmak üzere hacizlerin kayıtsız ve şartsız fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bir kısım davalılar vekilleri, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Nin 20/06/2019 tarihli haciz kaldırma yazısı ile söz konusu taşınmazlar için herhangi bir alacak kalmadığını sadece bu taşınmazlar üzerinde yer alan şerh ve hacizlerin kaldırılmasıyla diğer taşınmazlar üzerinde yer alan hacizlerin durması yönünde talepte bulunduğunu, ancak icra müdürlüğünün bu talebi dikkate almadığını, alacaklı tarafa ödenen 440.000,00 TL tutar üzerinden yatırılan harcın alınarak taşınmazlar üzerinde yer alan 150/C şerhinin ve hacizlerin kaldırılması için açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığını beyan ederek, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir....
nin, takibe konu taşınmazda ipotek hakkının bulunduğunu, taşınmaz üzerindeki menkullerin ipotek kapsamında kaldığını, alacaklının alacağına mahsuben satışa iştirak edemeyeceğini ileri sürerek icra müdürlüğüne başvurduğu, icra müdürlüğünce esas dosyaya yapılması gerektiği gerekçesi ile istemin reddedildiği, üçüncü kişinin, icra müdürlüğünün ret kararını şikayet konusu yaptığı, talimat icra mahkemesince şikayet edenin başvurusu hacizlerin kaldırılması olarak değerlendirilip, işin esası incelenerek talebin reddine karar verildiği görülmektedir. Üçüncü kişi ...'nin icra mahkemesine başvurusu, taşınmaz üzerinde bankanın rehninin bulunması ve rehnin haciz tarihinden önce olması nedeni ile alacaklının alacağına mahsuben satışa iştirak ettirilmemesine ilişkindir. Başvuru bu haliyle işin esasına ilişkin olup, asıl icra mahkemesine yapılması gerekir. Dolayısıyla talimat mahkemesine yapılan başvuru sonuç doğurmaz....
İcra Müdürlüğü'nün 22/11/2017 tarih 17475 yevmiye nolu ve İstanbul 34. İcra Müdürlüğü'nün 09/10/2017 tarih 33206 yevmiye nolu hacizler ile muhatap Denizbank A.Ş. lehine ve muhatap T7 aleyhine 20.000.000,00- TL bedelli 15/08/2014 tarih 11286 yevmiye nolu ipoteğin devam ettiği tespit olunduğunu, durumla alakalı olarak davalılara Bakırköy 16. Noterliği 10/08/2018 tarih 12725 yevmiye numaralı ihtarname ile sözleşmede yazılı taşınmaz bedeli defaten ödendiği, bedelsiz kalmış ipotek ile icrai hacizlerin fekkinin, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 iş günü içerisinde hacizlerin ve ipoteğin fekkinin sağlanmaması veya sebepsiz sürüncemede bırakılması halinde meydana gelebilecek zararların tazmini ve sair yasal yollara başvurulacağı hususu davalılara ihtaren bildirildiğini, davalılardan Denizbank A.Ş., Beyoğlu 48....
A.Ş lehine ipotek konulduğunu, müvekkilinin tapu kaydı üzerine konulan ipotekler nedeniyle borcu bulunmadığının tespiti ve taşınmaz üzerine konulan ipotek ve diğer takyidatların kaldırılması için Bakırköy Tüketici Mahkemesinde dava açtığını, ayrıca açmış olduğu dava dilekçesinde satın alınan taşınmazın üzerinde bulunan ipotekler nedeniyle dava konusu taşınmazın satılarak paraya çevrilmesi için yapılacak yasal takip ve icra işlemlerinin HMK 389 maddesi gereğince tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ettiğini, mahkemece yapılacak yasal takibin dava sonuna kadar durdurulması taleplerinin reddine karar verdiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu İstanbul İli Esenyurt İlçesi ......
DELİLLER : Tapu kaydı, Keşif, Bilirkişi raporu, Düzenleme şeklinde ön ödemeli konut satış vaadi sözleşmesi ve ekleri, Teknik şartname, Delil listeler sunulan ve toplanan deliller. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, düzenleme şeklinde ön ödemeli konut satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, ipotek, haciz vs. takyidatların kaldırılması, ayıp nedeniyle bedelden indirim, olmadığı taktirde ödenen bedelin ve zararın tazmini istemine ilişkindir. Kural olarak Türk Borçlar Kanunumuzda (TBK) sözleşmelerin yapılışı bir şekle tabi tutulmamıştır. Fakat taşınmaz mülkiyetinin devrine ilişkin sözleşmelerin 818 sayılı Borçlar Kanununun 213 (TBK 237)., 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 706., Noterlik Kanununun 60., ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde resmî şekilde yapılacağı düzenlenmiştir. Buradaki şekil şartı ispat değil, bir geçerlilik şartı olup, iş bu davanın dayanağı sözleşme noterde resmi şekilde uyularak düzenlenmiş olup geçerlidir....
İhtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerekir. Elbette cebri icra ile ilgili olarak temel yasa niteliğindeki İİK menfi tesbit davalarında icranın durdurulmasını özel koşullara bağlamıştır. Genel nitelikte yasaklama ile alacaklıların takip haklarının engellenmesinin hak ve yarar dengesini bozacağı ortadadır. Ancak somut olayda ipotek alacaklıları ile ipotek borçlusunun işbu davada (birleşen davada) davalı olarak taraf bulundukları, davacının işbu dava dosyasındaki talebinin konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan ari tescil, ipoteklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti, ipoteklerin ve hacizlerin kaldırılması, ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....