Mahkemece, taşınmazın ipotek akit tablosunda davalıdan alınan 100.000 TL bedelli konut kredisi karşılığında taşınmaz üzerinde aynı bedelli ipotek tesis edildiği, tarafların açıklamalarına göre davacı ve davalı arasında konut kredisi kullandırılmasına ticari ilişkinin bulunmadığı, ipoteğin gerçeği yansıtmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davalıya 100.000 TL ipotek bedeli kadar borçlu olmadığının tespitine ipoteğin fekkine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu ipoteğe ilişkin 16.07.2009 tarih ve 8370 yevmiye nolu resmi senette ipoteğin, davacının davalı şirketten aldığı 100.000 TL bedel müvekkilinde konut kredisi için tesis edildiği belirtilmiştir. Böylece ipotek resmi senedinde davacının davalıdan 100.000 TL aldığı kendi imzası ile tasdik edilmiş olduğuna göre davacı, bu ipotek nedeniyle davalıdan bu miktar bir parayı almadığını ya da alıp da geri ödediğini yazılı delillerle kanıtlamak zorundadır....
-KARAR- Davacı vekili, müvekkilinin Amerika’da çalışan bir tıp doktoru olduğunu, birkaç yıl önce babasına ait iki taşınmazın mülkiyetini devraldığını, ortağı olduğu şirketin muhtemel kredi ihtiyacını düşürerek, çocukluk arkadaşı dava dışı ...’a gerektiğinde bu taşınmazları teminat göstererek ipotek tesis edilebilmesi için 22.12.2006 tarihli iki adet vekaletname verdiğini böyle bir krediye ihtiyaç duymadığını ve talebi olmadığı halde 6 adet taşınmazın müvekkilin hiç tanımadığı ve ticari ilişkisi olmayan dava dışı Yeşilyurt İnşaat Limited Şirketinin davalı bankadan kullandığı krediye teminat niteliğinde ipotek olarak gösterildiğini duyduğunda hakkında savcılığa şikayet ettiklerini ileri sürerek, kefalet sözleşmesinin iptali ile, müvekkilinin bankaya borçlu olmadığının tespiti, ipoteklerin fekki ve icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davacı arsa sahibi, ipotek ve haciz sahibi davalıların, dava konusu bağımsız bölümün arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca kendisine bırakılan bağımsız bölümlerden olduğunu bildiğini ve yüklenici ile el ve işbirliği içerisinde ipotek ve haciz şerhini tesis ettirdiğini yasal delillerle kanıtlayamamıştır. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/1061 E. 2020/2249 K. ) Davalıların basiretli tacir veya kamu kurumu olması ve Tunceli ilindeki kentsel dönüşüm çalışmalarını bilmesi gerekmesi, iyi niyetlerini ortadan kaldıracak yeterlilikte değildir. Buna göre ipotek ve haciz sahibi davalıların TMK 1023. Maddesindeki korumadan yararlanacağı anlaşıldığından, ipoteğin ve hacizlerin kaldırılmasına ilişkin davanın reddi gerekmiştir....
Davalı vekili, ipoteğin asıl borçlunun davalı bankaya karşı asaleten veya kefaleten doğmuş veya doğacak tüm borçlarını kapsayacak şekilde tesis edildiğini, ipoteğin fekki koşullarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece toplanan deliller sonucunda, ipoteğin teminatı olan bireysel kredi borcunun tamamen ödendiği, dava dışı asıl kredi borçlusunun ticari kredi sözleşmesine kefilliğinden dolayı dava konusu ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine girişildiği, bu ticari kredi sözleşmesinde davacının imzasının bulunmadığı, dolayısıyla davacının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nın 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit ve ipoteğin fekki davasıdır....
Davacının ipoteğin fekki talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacının imzasını taşıyan 04/02/2015 tarih ve 3878 yevmiye nolu ipotek akit tablosunun "Sözleşme Şartları" başlıklı 1. maddesinde, "T3 Merkez Şubeleri ile özellikle Ostim Şubesi tarafından borçlu Mehtap Bayav namına açılmış ve açılacak bilcümle borçlu hesaplardan, her türlü krediler ile verilmiş ve verilecek teminat mektupları ve kontrgarantilerden, ithalat ile ilgili poliçelere bankaca konulan aval ve kabul şerhlerinden keşideci, ciranta, müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı ve imzalayacağı kredi sözleşmelerinden, .....................doğmuş ve doğacak tüm borçlarından 195.000,00 TL kadar olan miktarının teminatını teşkil etmek üzere 1. derecede, fekki alacaklı banka tarafından bildirilinceye kadar süreli ipotek tesis edilmiştir." düzenlemesinin mevcut olduğu, davacının ipotek senedinin geçerli olmadığı yönünde bir iddiasının bulunmadığı anlaşılmaktadır....
Davacı 09/10/2013 tarihli dava dilekçesi ile toplam 140.000-TL bedelli 3 adet senet nedeni ile borçlu olmadığının tespitini ve 07.03.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile ipotek alacağına ilişkin toplam 152.151,23-TL yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir....
Bu rapor hüküm kurmaya ve denetime elverişlidir. Dolayısıyla dava dışı ... Özel Güvenlik şirketinin dava tarihi itibariyle halen borçlu olduğu, imzalanan ipotek sözleşmesine göre dava dışı şirketin bütün borçlarından dolayı ipotek ilişkisinin devam edeceğinin kararlaştırıldığı (Yargıtay 19.HD.nin 2018/3185 E., 2020/254 K. ve 04.02.2020 T.sayılı kararında belirtildiği gibi) ve borcun devam ettiği de gözetildiğinde davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
İcra Müdürlüğü'nün 2021/2470 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından İİK'nun 153. maddesi gereğince ipoteğin fekki için tapudaki Eski TL üzerinden belirlenen ipotek bedelinin dosyaya depo edildiği ve davalı alacaklıya ipotek bedelini alarak ipoteği kaldırması için muhtıra gönderilmesinin talep edildiği, muhtıranın alacaklının mirasçılarına tebliğ edildiği, mirasçılardan T8'un ipoteğin rayiç bedelinin istenmesi gerektiğini ve ipotek bedelinin artırılması davası açacaklarını belirten dilekçe sunarak itiraz ettiği, ipotek değerinin tespiti için icra müdürlüğünce bilirkişi raporu aldırıldığı, 06.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda ipotek bedelinin 203,36 TL olarak belirlendiği, borçlu tarafından bakiye miktarın yatırıldığı, bunun üzerine ipoteğin kaldırılması konusunda karar verilmek üzere dosyanın icra mahkemesine gönderildiği anlaşılmıştır....
İpotek alacaklıları ile haciz alacaklılarının ve ipotek borçlusunun işbu davada davalı olduğu, davacının işbu davadaki isteminin taşınmazın aynına yönelik konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan arındırılmış tescil, ipoteklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti, ipotek ve hacizlerin kaldırılması, kira gelir kaybı alacağı istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkemece verilen tedbir kararının tüm icra işlemlerini değil sadece cebri icra yoluyla satış işlemini engeller nitelikte olduğu dolayısı ile icranın diğer yönlerden satış aşamasına kadar devamında yasal bir engel bulunmadığı, davalı aleyhine hak ve yarar dengesinin bozulmayacağı değerlendirilmiştir....
İpotek alacaklıları ile haciz alacaklılarının ve ipotek borçlusunun işbu davada davalı olduğu, davacının işbu davadaki isteminin taşınmazın aynına yönelik konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan arındırılmış tescil, ipoteklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti, ipotek ve hacizlerin kaldırılması, kira gelir kaybı alacağı istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkemece verilen tedbir kararının tüm icra işlemlerini değil sadece cebri icra yoluyla satış işlemini engeller nitelikte olduğu dolayısı ile icranın diğer yönlerden satış aşamasına kadar devamında yasal bir engel bulunmadığı, davalı aleyhine hak ve yarar dengesinin bozulmayacağı değerlendirilmiştir....