Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 9 ve 10 no.lu parseldeki taşınmazlar ile ilgili protokol sağlanmış olduğunu, fakat icra takibi başlatmış oldukları dava konusu taşınmaz ipoteğinde limit bulunmadığını, bu ipotek ile ilgili herhangi bir dava ve sulh anlaşmasının bulunmadığını, 9 ve 10 no.lu taşınmaz için konulan ipotek, limit ipoteği şeklinde düzenlenmiş olduğundan 110.000,00 TL üzerinden anlaşma sağlandığını, dosya kapsamında iki kez bilirkişi raporu alındığını, iki raporun içerik olarak çeliştiğini, 2 no.lu taşınmaz ile ilgli verilen ipotek fek kararının Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi incelemesi sonucu tekrar tescil edildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. C....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 9 ve 10 no.lu parseldeki taşınmazlar ile ilgili protokol sağlanmış olduğunu, fakat icra takibi başlatmış oldukları dava konusu taşınmaz ipoteğinde limit bulunmadığını, bu ipotek ile ilgili herhangi bir dava ve sulh anlaşmasının bulunmadığını, 9 ve 10 no.lu taşınmaz için konulan ipotek, limit ipoteği şeklinde düzenlenmiş olduğundan 110.000,00 TL üzerinden anlaşma sağlandığını, dosya kapsamında iki kez bilirkişi raporu alındığını, iki raporun içerik olarak çeliştiğini, 2 no.lu taşınmaz ile ilgli verilen ipotek fek kararının Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi incelemesi sonucu tekrar tescil edildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. C....
Bu durumda davalı Karadayı Konut hakkında açılan tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar vermek gerekmiş, bilirkişi raporunda da açıklandığı ve davacıların eski tapu kayıtlarından görüleceği üzere davacıların payları aynı parsel üzerinde yer alıp, aynı miktara denk geldiğinden, tapu kayıtlarının revizyon gördüğü parselde davacılar hissesine denk gelen m2'ler ölçüsünde tapu iptali ve tescile hükmetmek gerekmiştir. Yapılan tapu devri ile davalı Karadayı Konut şirketi dava konusu bağımsız bölüm üzerinde ayni hak kazanamadığından, yapılan tescil yolsuz olduğundan, mahkememizce verilen tapu iptali ve tescil kararı ipotek öncesine etkili bulunduğundan, davalı alacaklı ipotek sahibi tarafından taşınmaz üzerine ipotek konulması davacı arsa sahiplerini bağlamaz (Bu yönde karar Y.15. HD. 2010/4095 E., 2011/3243 K.). Açıklanan nedenlerle taşınmaz üzerindeki ipoteğin de hisseler oranında kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-TAZMİNAT Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından süresinde, davalılar vekili tarafından ise yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 03.07.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılardan ... geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacı vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı....
Ziraat Bankası AŞ. tarafından 07.10.2015 tarih ve 12314 yevmiye numaralı ipotek tesis ve tescil istemine dayalı olarak, borçlu/ipotekli taşınmaz malikleri T2 ve T1 aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi istemiyle ilamlı takip başlatıldığı, takip dayanağı olan ipotek tesis ve tescil istemi belgesinin incelenmesinde, “Genel Kredi Sözleşmesinde belirtilen ve % 17 değişken faiz oranı uygulanan krediyi/borcu teminen 1.000.000,00 TL (Birmilyon Türk Lirası) karşılığı ipoteğin bu formun arka sayfasında belirtilen taşınmazların her birisinin üzerine fekki bankadan bildirilinceye kadar birinci dereceden istifade kaydıyla müteakip derecede ipotek tesis ve tescil edilmesini talep ederim...” ibarelerinin bulunduğu, bu durumda Y.12.HD.nin 2015/30046 E. 2015/32611 K. sayılı emsal içitihadı ile ipotek tescil istemi birlikte yorumlandığında söz konusu ipoteğin kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiği, kesin borç ipoteği olduğu belirlenmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.01.1997 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.09.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından 12.10.1993 tarihinde yapıldığı halde tapu siciline tescil edilmeyen ipotek aktinin 15.12.1995 tarihinde muvafakat edilmesi üzerine tapuya 12.10.1993 tarihinden geçerli ipotek akti biçiminde tescil edildiği iddiası ile yolsuz ipotek sözleşmesinin terkini teminen açılmıştır. Mahkemece dava reddedilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir. Dava düzeltmelere ilişkin Tapu Sicil Tüzüğünün 85 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmıştır....
Ayrıca, ipotek aktinin çerçevesini tayin eden resmi akit tablosu içeriğinden ipoteğin, ileride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edildiğinden, azami meblağ (üst sınır ipoteği) ipoteği olduğu anlaşılmaktadır. İpotek resmi akit tablosundan da anlaşıldığı gibi ipotek tesis nedeni dava dışı yüklenici ile davacı arsa malikleri arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmamaktadır. Taraflar arasındaki anılan sözleşme yüklenicinin edimini yerine getirmemesi nedeniyle feshedilmiş ise de ipotek bu sözleşmeye dayanılarak tesis edilmediğinden ipoteğin hukuki dayanağının kalmadığından sözedilemez. Davalı kooperatifin taşınmazın davalı Sadık adına kayıtlı bulunduğu sırada ve tescile yönelik dava açılmadan önce ipotek tesis ettirdiğinden TMK'nın 1023. maddesi gereği iyiniyetli olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla davalı kooperatif iyiniyetli olduğundan ipoteğin yolsuz olarak tescil edildiği söylenemez....
Eldeki davada da aynen bu şekilde tüketici davayı sözleşmenin tarafı olan satıcıya da yöneltmiş, satın aldığı ve tapuda adına tescil edilen konut niteliğindeki taşınmazın tapu kaydındaki sınırlandırmalar (ipotek) nedeni ile hukuki ayıplı bulunduğunu ileri sürerek bu hukuki ayıbın giderilmesini istemiştir. Bu hukuki ayıp niteliği gereği sınırlandırma alacaklılarını etkilediğinden zorunlu olarak dava bu kişilere de yöneltilmiştir. Bu durumda davalı yüklenicinin hukuki ayıpsız bağımsız bölüm devri yükümlülüğünü yerine getirdiğinden bahsedilemeyeceğinden dava konusunun ipoteğin fekki talebine ilişkin olduğu, ipotek sözleşmesinin tüketici işlemine dayanmadığı ve genel mahkemelerin görev alanına girdiği yönündeki İDM değerlendirmesi ve kabulü usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiştir....
Bilindiği gibi; ayni haklar, kütüğe tescil ile doğar, sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır. (TMK. m.1022/1). "Kurulması kanunen tescile tabi ayni haklar, tescil edilmedikçe varlık kazanamaz" (TMK. m.1021/1). Değinilen yasa hükümlerinde öngörüldüğü üzere, hukukumuzda ayni hakkın doğumu veya ortadan kaldırılması tescil işleminin yapılmış olmasına bağlı olup başka bir deyişle bir hak tescil edilmedikçe ayni hak niteliğini kazanamaz. (mülkiyetin nakledildiğinden söz edilemez.) Dava; Medeni Kanun'un 1024. maddesi gereğince yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. Madde 1024.- Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz. Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Böyle bir tescil yüzünden aynî hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir. (1....
Ancak somut olayda; itiraz eden banka aleyhine birleşen dosya ile ayıbın giderilmesi istemli dava açılarak ; ipotek alacaklıları ile ipotek borçlusunun işbu davada davalı olarak taraf bulundukları, davacının işbu dava dosyasındaki talebinin konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan ari tescil, ipoteklerin ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkemece verilen tedbir kararının tüm icra işlemlerini değil sadece cebri icra yoluyla satış işlemini engeller nitelikte olduğu dolayısı ile icranın diğer yönlerden satış aşamasına kadar devamında yasal bir engel bulunmadığı, davalı aleyhine hak ve yarar dengesinin bozulmayacağı değerlendirilmiştir....