Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya içerisindeki 825 ada 197 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde, taşınmazın ... isimli şahıs adına satış yolu ile 04.08.2005 tarihinde tescil edildiği, 08.08.2005 tarihli 2056 yevmiye numaralı işlemle de davalı banka lehine ipotek tesis edildiği anlaşılmaktadır. 03.08.2005 tarihli kredi sözleşmesinin icra dosyasının incelenmesinde; krediyi kullananın ..., kefillerinin ise ... ve ... isimli şahısların olduğu, icra takibinin de bu şahıslara karşı yapıldığı, davacının taraf olmadığı görülmektedir. Davacının dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ve adına tescili istemli davası lehine sonuçlanmış ve 06.04.2010 tarihinde kesinleşmiş, ancak üzerindeki ipotek nedeniyle davacı adına tescil edilememiştir. Banka tarafından ipotekle teminat altına alınan alacak dava dışı ... Yönetimi A.Ş.'ye 23.09.2008 tarihli temlik sözleşmesi ile temlik edilmiş olmasına rağmen tapu kaydında ipotek lehtarı olarak davalı banka görülmektedir....

    Sulh Ceza Mahkemesinin 20/06/2002 tarihli ve 2001/636 esas, 2002/517 sayılı kararı ile, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 466/1. maddesi ile verilerek ertelenen, 142.365.600 Türk Lirası ağır para cezası ilamı ile ilgili, arşiv kaydının silinmesi talebinde bulunduğu, talep ve hüküm tarihi itibariyle, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun, 05/04/2012 tarihli ve 6290 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki geçici 2/2. maddesi uyarınca, arşiv kaydının silinmesine mahkemesince karar verileceğinin düzenlenmiş olduğu gözetilmeksizin, isteminin yetki yönünden reddine karar verilmesi hukuka uygun bulunmamıştır. IV- Sonuç ve Karar: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, 1- KADIKÖY 2....

      silinmesi işlemleri, 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun geçici 2/3. maddesi uyarınca, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce yerine getirilecektir....

        Ağır Ceza Mahkemesinin 05/10/1990 tarihli ve 1990/41 esas, 1990/74 sayılı kararının infazını müteakip, hükümlünün 23/10/2009 tarihli dilekçesi ile yaptığı sabıka kaydının silinmesi talebi üzerine, 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu'nun geçici 2/2 ve 3682 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 8. maddeleri uyarınca silinme koşulları gerçekleştiğinden arşiv kaydının silinmesi talebinin kabulüne ilişkin, aynı Mahkemenin 30/10/2009 tarihli ve 2009/452 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 27.05.2010 tarih ve 33689 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.06.2010 tarih ve 2010/139642 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi....

          nin;5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2,86/3-e,51. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine dair ... 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 02.12.2008 tarihli ve 2008/55-1054 sayılı kararını müteakip,hükümlünün 28.12.2009 tarihli dilekçesi ile sabıka kaydının silinmesi kararı verilmesi talebi üzerine,sanığın anılan Kanunu’nun 51/3.maddesi uyarınca verilen bir yıllık denetim süresini iyi halli geçirdiği anlaşılmakla adli sicil arşiv kaydının silinmesine ilişkin aynı Mahkemenin 28.12.2009 tarihli ve 2009/1303 değişik ... sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı'nın 29.04.2011 tarih ve 2011/5137-23739 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 09.06.2011 tarih ve 2011/192250 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi....

            Davacı vekili 08.06.2010 günlü oturumda “yabancı şirketin sicil kaydının terkin edildiği anlaşıldığından yeniden tebligat yapılmasına gerek yoktur” şeklinde beyanda bulunmuş, mahkemece de davalı yabancı şirkete tebligat yapılmadan hüküm oluşturulmuştur. Davalı yabancı şirket 19.01.1995 tarihli sözleşmeye göre yüklenici sıfatıyla taraf konumundadır. Dairemizin bozma ilâmından sonra yabancı şirkete tebligat yapılması için Adalet Bakanlığı kanalıyla gerekli işlemler yapılmışsa da, şirketin 10.11.2008 tarihinde ticaret sicil kaydının silinmesi nedeniyle tebligatın yapılamadığı bildirilmiştir. Davalı yabancı şirket sözleşmenin tarafı olduğuna göre, bu davada bu şirkete husumet yöneltilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bir davalı hakkında husumet yokluğu nedeniyle red kararı verilebilmesi için yapılan işle ilgisinin olmaması ve sözleşmede taraf sıfatının bulunmaması gerekir....

              itibaren 5 yıl geçmesiyle arşiv kaydının Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararların kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Kanun yararına bozma ihbarnamesindeki düşünce yerinde görüldüğünden, ......

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki orman tahdidine itiraz ve şerhin silinmesi davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili, İzmit ... Köyü ... (...) Çiftliği mevkiinde bulunan 1519 parselin kadastro sırasında davacılar adına tespit edilmesine rağmen, orman kadastrosunda orman sınırları içine alındığını bildirerek orman sınırlamasının iptalini ve tapudaki orman şerhinin silinmesini istemişlerdir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 10 yıllık sürede orman tahdidine itiraz ve orman şerhinin silinmesi istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 01.07.1998 tarihinde ilan edilip kesinleşen orman kadastrosu vardır....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki orman tahdidine itiraz ve şerhin silinmesi davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili, İzmit ... Köyü ... (...) Çiftliği mevkiinde bulunan 137 parsel nolu taşınmazın kadastro sırasında davacılar adına tespit edilmesine rağmen, orman kadastrosunda orman sınırları içine alındığını bildirerek orman sınırlamasının iptalini ve tapudaki orman şerhinin silinmesini istemişlerdir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 10 yıllık süre içinde açılan orman tahdidine itiraz ve orman şerhinin silinmesi istemine ilişkindir....

                    ye ait olduğu" yönünde şerh bulunduğunu belirterek şerhin silinmesini istemiş, mahkemece davanın kabulü ile şerhin silinmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının beyanlar hanesindeki yolsuz şerhin silinmesi istemine ilişkindir. Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 27/10/1995 tarihinde kesinleşmiştir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve orman niteliği ile tescil edilen tapu kaydına muhtesata ilişkin şerh konulamayacağına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 21/10/2008 gününde oybirliği ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu