Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesince "...Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, taşınmaz kaydına, dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipoteğin süre ile konulduğu, ipoteğin karz ipoteği olduğu, ilgilisince bu süre sonunda gerekli girişimlerde bulunacağının açık olduğu, ilgilisince dava tarihine kadar alacağı için herhangi bir başvuruda bulunmadığı, bu yönde bir girişimde bulunulmamış olmasının ipotek bedelinin ödenmiş oltuğu yönünde kanaat oluşturduğu, ipotek bedelinin tahsil edilmemiş olması halinde ipoteğin paraya çevrilmesi için gerekli yasal yollara müracaatların yapılacağı geçen zaman zarfında bu işlemlerin yapılmamış olmasının ipoteğin geçerliliğini yitirmiş olduğu kanaati oluşturduğu, kaldı ki davacı tarafça Davalı tarafından bahse konu ipotek bedeli davacı lehine İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğünün 2016/28116 E sayılı dosyasında depo edildiğinden dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılmasına..." şeklinde karar verilmiştir....

Mahkemece, bononun ve ipoteğin teminat amacıyla düzenlendiği ve verildiği iddialarını ispat külfetinin davacılarda olduğu, iddianın ancak yazılı delille ispatlanması gerektiği ve yazılı delilin sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibine karşı açılmış menfi tespit davası ve ipoteğin fekki istemine ilişkindir. Davaya konu olan 28.05.2010 tarihli ipotek belgesinde 50.000 TL üst sınır ipoteği tesis edildiği, davacı ...'nun ipotek borçlusu, davalının ipotek lehtarı olduğu anlaşılmaktadır. Kural olarak, davalı ipotek alacaklısının alacak miktarını ve alacağın varlığını yazılı belgeyle kanıtlaması gerekir. Mahkemece bu yönden davalıya alacağın varlığını ispat imkanı tanınarak, davalının lehtar olduğu 50.000 TL bedelli 10.01.2010 keşide tarihli senet de dikkate alınarak karar verilmesi gerekir....

    Dereceden akdi faizli 100.000.000.00- ETL bedelli ipotek tesis edildiği anlaşılmıştır. Bu haliyle ipoteğin kesin borç - karz ipoteği niteliğinde olduğu, kesin borç ipoteğinde borçlunun ipotekten kaynaklanan sorumluluğu TMK.'nun 875. Maddesi kapsamında olup, bu maddeye göre alacaklı ancak ipotek akit tablosunda belirtilen ana para ve ferileri olan miktarla sınırlı olarak talepte bulunabileceği ve bunun dışında bir uyarlama imkanı bulunmadığından, kaldırılması istenen ipotek şerhinin davacı tapu payına düşen kısmı için ipotek ana para borcu ve ana paraya ipotek tesis tarihinden itibaren dava tarihine kadar işleyecek yasal faize eklenmek suretiyle bulunan ipotek bedelinin davacı tarafça depo edilmesi karşısında davanın kabulüne..." gerekçesiyle 1.541,54 TL ana para ve yasal faizi toplamı ipotek bedelinin depo edilmesi neticesinde ipoteğin fekkine karar verilmiştir....

    CEVAP; Davalılar Vekilinin Cevap Dilekçesinde Özetle; Sözleşme unsurları sağlanamadığını, sözleşmenin geçersiz olduğu açık olduğunu, ipoteğin fekki için borcun ödenmiş olması veya ipotek alacaklısının rızası gerekli olduğunu, ancak ilgili olayda sözleşme ipotek alacaklısı değil müvekkilleri ile imzalandığını, sözleşmenin geçersiz olduğunu, kurucu unsurları sağlamamakta olduğunu, sözleşmenin ipotek sahibi ile imzalanması gerekli olduğunu, ancak olayda sözleşme ipotek sahibi olmayan kişiler tarafından akdedildiğini, sözleşmenin açıkça geçersiz olduğunu, ipoteğin müvekkillerine ait olmadığını, tapu kaydından da anlaşılabildiğini, ipoteğin kaldırılması iki şekilde gerçekleşebildiğini, ipoteğin süresinin sona ermesi veya ipotek sahibinin talebiyle ipotek kaldırılabilmekte olduğunu, mahkeme kararıyla da ipotek kaldırılabilmekte olduğunu, müvekkilleririnin ilgili ipoteği kaldırma yetkisinin haiz olmadığını, olsa olsa aracı niteliğinde olduğunu, müvekkilleri ile davacı arasında imzalanan sözleşme...

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/05/2021 NUMARASI : 2020/28 ESAS, 2021/182 KARAR DAVA KONUSU : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) KARAR : İzmir 11....

      Davacı birleştirilen davada davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ilk kararla hükmedilen 25.187,00 TL'nin davalı tarafça ödenmediğini, mahkemece ipotek bedelinin hatalı belirlendiğini, taleplerinin ipotek bedelinin 55.400,00 TL'ye yükseltilmesi olduğunu, ipoteğin fekki kararının hatalı olduğunu, bloke kararının tam olarak yerine getirilmediğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur. 2. Davalı birleştirilen davada davacılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; ipoteğin fekki için fazla bedel bloke ettirildiğini, ipotek bedelinin 55.400,00 TL olduğuna dair bir yargı kararı bulunmadığını, ipotekle güvencelenen bedelin muaccel olmaması nedeniyle faize hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur. 3. Davalı ......

        Şti. tarafından açılan ipoteğin fekki davasının reddine, davacı ... tarafından açılan ipoteğin fekki davasının kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacılardan ... ipoteğin terkini ve manevi tazminat talebinde bulunmuş, diğer davacı ...Ltd. Şti. borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece talep gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, menfi tespit konusunda davası bulunmayan ...'in talebinin reddine, ipoteğin fekki talebi bulunmayan ...Ltd. Şti.'nin ipoteğin fekki davasının reddine karar verilmesi 6100 sayılı HMK'nun 26. maddesine aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.07.2010 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.12.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 3995 ada 1 sayılı parselin maliki olduğunu, taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulduğunu, bu uygulama sırasında kanuni ipotek tesis edildiğini, 5.400 TL ipotek bedelinin ödenmesi koşuluyla ipotek şerhinin terkinine karar verilmesini istemiştir. Davalı, ipoteğin 1987 yılında tesis edildiğini, ipotek kurulurken saptanan bedelin dava tarihi itibariyle parasal bir önemi kalmadığını, ipotek bedelinin artırılması koşuluyla davayı kabul ettiğini bildirmiştir....

            Davacı ... vekili, 242 ada 5 parsel sayılı taşınmaz kaydında 16.03.1989 tarihinde 500.000,00ETL (yeni para ile 50,00TL’lik) ipotek tesis edildiğini, davalının asıl borcunun 716.000,00ETL olduğunu, ipotek bedelinin taşınmazın o zamanki değerinin 2/3’ü olduğunu, taşınmazın ipoteğin kaldırılmasının istendiği tarihteki değeri hesaplanarak 2/3 oranı uygulanmak suretiyle bugünkü ipotek bedelinin tespitini, tespit edilen bedelin depo edilmesi karşılığında ipoteğin kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, uyarlama talebi yönünden davanın reddine karar verilmesine rağmen, ipotek bedeli ve faiz tutarı depo edildiğinden taşınmazdaki ipoteğin terkinine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Somut olayda, incelenen ve ipotek aktinin çerçevesini tayin eden resmi akit tablosu içeriğinden ipoteğin 500.000,00ETL için tesis edildiği görülmektedir. Açıklanan bu niteliğe göre ipotek, kesin borç (karz) ipoteğidir....

              süresince ipotek konulan taşınmazın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla satılarak başkasına devrinin önlenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu