Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı lehine uygulanan süresiz intifa hakkının 15 yıl süreli olarak düzeltilmesine, bu şekilde intifa hakkının tesisine dair hüküm kurulmuştur. Hükmü, davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir. Dava, intifa hakkının terkini istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir malvarlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür. Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile, taşınırlar üzerinde ise taşınır eşya zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesiyle kurulur. Alacaklar üzerinde intifa hakkı ise; hakkın temliki, kıymetli evrakın teslimi suretiyle kurulabilir....
Değinilen yasa hükümlerinde öngörüldüğü üzere, hukukumuzda ayni hakkın doğumu veya ortadan kaldırılması tescil işleminin yapılmış olmasına bağlıdır. Başka bir deyişle bir hak tescil edilmedikçe ayni hak niteliğini kazanamaz. İntifa hakkı süresi gerçek kişiler için intifa hakkı sahibinin ömrüyle sınırlanmışken tüzel kişilerde TMK’nın 797. maddesi gereğince 100 seneyi aşamaz. TMK’nın 795. maddesinin birinci cümlesinde; menkullerin, gayrimenkullerin ve hakların intifa hakkına konu olabileceği belirtilmiştir. İntifa hakkı bir ayni hak olarak sahibine mal üzerinde fiili hakimiyet sağlar. Bu hakkın sağladığı zilyetlik sayesinde intifa hakkı sahibi malı kullanabilir. Böylece zilyede tanınmış bulunan dava haklarını intifa hakkı sahibinin kullanmaya hakkı bulunduğu gibi mülkiyet hakkı sahibine tanınmış bulunan dava haklarından da intifa hakkı sahibi yararlanır....
Davalı, intifa hakkının yargılamalar sırasında 26.12.2011 tarihinde terkin edildiğini, bu nedenle karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek lehine vekalet ücretine hükmolunmasını istemiştir. Mahkemece, intifa hakkının yargılama aşamasında terkin edilmesi nedeniyle davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmuştur. Karar, davalı vekili tarafından yargılama giderleri yönünden temyiz edilmiştir. Dava, intifa hakkının kaldırılması istemine ilişkindir. Davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulurken, davanın açılmasına sebebiyet veren taraf aleyhine resmi akit tablosunda belirlenen intifa hakkı bedeli üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir. Mahkemece bu yön nazara alınmadan, taşınmazın değeri üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi doğru görülmemiştir....
- K A R A R - Davacılar vekili, davalı ile aralarında 11/03/2008 tarihli Akaryakıt sözleşmesi imzalandığını, davacı ... adına kayıtlı taşınmaz üzerine bayilik sözleşmesi uyarınca 09/11/2007 tarihinde 31.000 TL bedelle 15 yıllık intifa hakkı tesis edildiğini, davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, Rekabet Kurulu Tebliği'ne göre intifa hakkının süresinin 18/09/2010 tarihinde dolacağını, bayilik sözleşmesinin feshi ile intifa şerhinin hukuki dayanağının kalmadığını belirterek intifa hakkının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Dava şahsi irtifak haklarından intifa hakkı şerhinin kaldırılması istemine ilişkin olup davacı bankanın ipotek alacaklısı iken alacağın ödenmemesi nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle malik olduktan sonra ipotek tarihinden sonra konulan intifa hakkının taşınmaz rehninden önce gelip gelmeyeceği konusunda uyuşmazlık mevcuttur. Buna göre yapılan değerlendirme sonucunda, intifa hakkının sona erme sebepleri dikkate alındığında intifa hakkı; gayrimenkulün tamamen ortadan kalkması, kamulaştırma, malike karşı terkin borcu altında olma durumu veya menfaatin yok olması (bazı Yargıtay kararlarında bu ifade intifa hakkının anlamsız kalması olarak kabul edilmekte) halinde mahkeme kararı, cebri icra, ölüm, infisah ve süre ve son olarak intifa hakkı sahibinin terkin istemi ile sona ermektedir. Bu husus TMK 796. Maddede düzenlenmiştir. Cebri icra söz konusu olduğunda gayrimenkulün icra yoluyla paraya çevrilmesi bazı durumlarda intifa hakkını sona erdirilmesini gerektirebilecektir....
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Ticaret sicili müdürlüğü, TTK m.32 ve ticaret sicili yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, paylar üzerinde tesis edilen intifa hakkının, TTK m.198 kapsamında bulunmadığını, intifa hakkının kapsamı, TTK m.198 lafzıyla birlikte değerlendirildiğinde ise davacı vekilinin talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını ve sübûta ermediğinin açık olduğunu, kabul edilmemekle birlikte, sayın mahkemece intifa hakkının TTK m.198 kapsamında yer aldığı düşünülse bile bu halde de, lehine intifa hakkı tesis edilen dava dışı ..., teşebbüs olarak nitelendirilemeyeceğinden bu itibarla da, müvekkilinin müdürlüğün tescil talebini geri çevirmesinin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu, huzurdaki davada, pay devri söz konusu olmadığından TTK m.492/2 hükmünün dava konusu talebe dayanarak teşkil edemeyeceğini, açıklanan hususlar kapsamında davacı vekilinin bütün iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili müdürlüğün işleminin hukuka ve mevzuata...
Ayrıca söz konusu protokole göre müvekkili lehine intifa hakkı tesis edilmesi gerekirken dava konusu taşınmaz üzerine TEİAŞ lehine intifa hakkı şerhinin yapılmasının usulsüz ve hukuka aykırı bulunduğunu, yasal intifa hakkı sahibinin müvekkilleri olduğunu, bu sebeple eski 6889 (yeni 28- 29- 30) parsel sayılı taşınmaz üzerinde mevcut TEİAŞ adına tescilli intifa hakkının terkini ile müvekkili adına tescilini karşı dava ve talep etmiştir. İhbar edilen T8 vekili cevap dilekçesi ile TEK'in mülgası sonrası oluşan TEİAŞ, T8, EÜAŞ ve TETAŞ kurumları arasında taşınmazların paylaşımları hususunda yapılan protokollere göre davaya konu taşınmazın intifa hakkının müvekkiline ait olduğu, ancak kullanımının BEDAŞ'a bırakıldığı, davacının usulsüz olarak tapuya kendi adına intifa şerhini işlettiğini, bunun usulsüz ve hukuka aykırı olduğundan bahisle davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 4.10.2004 gününde verilen dilekçe ile intifa hakkının terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 20.12.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu kaydındaki intifa hakkı şerhinin sicilden silinmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. İntifa hakkı şerhinin silinmesi 8 ayrı parsel için istenmektedir. Görevsizlik kararı verilirken 5.12.2005 günlü bilirkişi raporundaki toplam değer nazara alınmıştır. Raporda gösterilen değerler Hazineye ait payların mülkiyete esas rayiç değerleridirler....
- KARAR - Davacı vekili, davalı şirket tarafından davacının hissedarı olduğu taşınmaz üzerinde intifa hakkı tesis edildiğini, tesis edilen intifa hakkı kapsamında davalı şirket tarafından dava dışı... Ltd Şti.’ye petrol istasyonu işletme bayiliği verildiğini ileri sürerek, kurulan intifa hakkından dolayı davacıya hissesi oranında intifa bedeli verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu taşınmazda davalı şirket lehine kurulmuş intifa hakkının bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının dava konusu alacağına dayanak yaptığı intifa hakkının davalı şirket lehine tesis edilmediği, intifa hakkının dava dışı ......
Davalı vekili, yetki itirazında ve intifa hakkının farklı tüzel kişiliğe haiz dava dışı ...... lehine olduğunu belirterek husumet itirazında bulunmuş, taraflar arasındaki sözleşmenin Rekabet Kurumunun kararı gereği 18/09/2010 tarihinde sona erdiğini, intifa hakkı ve kira şerhinin kaldırılması için gerekli vekaletnamelerin dava öncesinde davacılara gönderildiğini, intifa hakkının davacı tarafça tek yanlı olarak kaldırılabileceği, dolayısıyla davacıların hukuki yararının bulunmadığını, ipotek hakkının kaldırılması talebi açısından ise taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin henüz sona ermediğini, müvekkili şirketin, davacıdan alacağının tahsili için......... Asliye Ticaret Mahkemesi'nde açılan davanın derdest olduğunu, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 18.10.2010 tarihinde sona erdiğini ve davacı şirketin başka bir firmanın bayiliğini yaparak ticari faaliyetini sürdürdüğünü savunarak, davanın reddini istemiştir....