Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, vakfiyedeki sükna hakkına dair şatlar doğrultusunda davacının vakfın azatlı kölelerinin evlatlarından olduğu yönünde bir iddiası da olmadığı dikkate alınarak, davacının sükna hakkına müstehak olup olmadığının duraksamasız bir şekilde tespit edilmesinden sonra eğer sükna hakkına müstehak olmadığı sonucuna varılırsa davanın reddine karar verilmesi, sükna hakkı sahibi olduğu kanaatine varılırsa, talep hakkında toplanan deliller doğrultusunda karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 2.Kabule göre de; Davanın reddine dair 16.02.2010 tarihli mahkemenin ilk kararı (Kapatılan) 18....

    Davalı vekili, işleticilik sözleşmesinin feshinin intifa sözleşmesinin ve dolayısıyla tesis edilen intifa hakkının da ortadan kaldırılması sonucunu doğurmayacağını, işleticilik sözleşmesinin feshi ile intifa hakkının ortadan kaldırılmasının tamamen farklı hukuki nedenlere ve sonuçlara bağlı olduğunu belirterek, hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

      in keşide ettikleri bildirimlerle taşınmazların vakfın evladına teslim edildiğini vakfa bildirmiş iseler de, ilgili taşınmazlarda oturmaya devam ettiklerinin tutanakla saptandığını ileri sürerek davalı ... yönünden sükna hakkının yasaya uygun kullanılmasının sağlanması için uyarılmasına ve diğer davalılar yönünden ise elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar... ... ve..., uyuşmazlığın kira aktinden kaynaklandığından bahisle Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu,ayrıca dava konusu 7 ve 8 nolu bağımsız bölümleri tahliye ettiklerini;davalılar .... ve ..., 9 nolu bağımsız bölümde sükna hakkı olan kardeşleri davalı ... ile birlikte oturduklarını;davalı ... ise sükna hakkının bölünemeyeceğini ve taşınmazın tamamı üzerinde bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır....

        İntifa hakkı, Türk Medeni Kanununun 794 ilâ 822. maddelerinde düzenlenmiş olup; intifa hakkının taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir malvarlığı üzerinde kurulabileceği; aksine düzenleme olmadıkça bu hakkın, sahibine, konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi sağladığı (m.794); intifa hakkının taşınırlarda zilyetliğin devri, alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulacağı; taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde, aksine düzenleme olmadıkça, mülkiyete ilişkin hükümlerin uygulanacağı, taşınmaz üzerindeki yasal intifa hakkı tapu kütüğüne tescil edilmemiş olsa bile, durumu bilenlere karşı ileri sürülebileceği, tescil edilmiş ise, herkese karşı ileri sürülebileceği (m.795) hüküm altına alınmıştır. İntifa hakkının sona ermesine ise, TMK'nun 796. maddesinde -sona erme sebepleri-"intifa hakkı, konusunun tamamen yok olması ve taşınmazlarda tescilin terkini; yasal intifa hakkı, sebebinin ortadan kalkması ile sona erer....

          Taraflarına hak ve borçlar yükleyen bu sözleşmeyle intifa hakkı sahibi ile malik hakkın konusu olan şeydeki yararlanmanın nasıl sürdürüleceğini kararlaştırılabilir. Şayet intifa hakkının tesisine neden olan sözleşmedeki edimler yerine getirilmemiş, intifa hakkının devamı malike yüklediği külfete göre çok az yarar sağlar hale gelmişse veya yarar ortadan kalkmış ise malik bu hususları ileri sürerek hakimden sözleşmeye müdahale edilmesini, intifa hakkının süresinden önce sona erdirilmesini isteyebilir. Kaldı ki, bu gibi durumlarda intifa hakkı sahibinin hakkın sürdürülmesini istemesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Her ne kadar intifa hakkının sona erme sebeplerini sayan Türk Medeni Kanununun 796 vd. maddelerinde eşyaya bağlı irtifak haklarında olduğu gibi şahsi bir irtifak hakkı olan intifa hakkının sona erdirilmesini malikin talep edebileceğine ilişkin (TMK.m.785) bir hüküm yoksa da burada Türk Medeni Kanununun 785. maddesinin kıyasen uygulanması gerekir....

            intifa hakkının tesisi daima bir sözleşmeye dayanır. Taraflarına hak ve borçlar yükleyen bu sözleşmeyle intifa hakkı sahibi ile malik hakkın konusu olan şeydeki yararlanmanın nasıl sürdürüleceğini kararlaştırılabilir. Şayet intifa hakkının tesisine neden olan sözleşmedeki edimler yerine getirilmemiş, intifa hakkının devamı malike yüklediği külfete göre çok az yarar sağlar hale gelmişse, malik bozulan yararlar dengesini ileri sürerek hakimden sözleşmeye müdahale edilmesini, intifa hakkının sona erdirilmesini isteyebilir. Kaldı ki, bu gibi durumlarda intifa hakkı sahibinin hakkın sürdürülmesini istemesi hakkın kötüye kullanılmasıdır....

              Türk Medeni Kanununun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür. Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile, taşınırlar üzerinde ise taşınır eşya zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesiyle kurulur. Alacaklar üzerinde intifa hakkı ise hakkın temliki, kıymetli evrakın teslimi suretiyle kurulabilir (TMK m.795). İntifa hakkı, bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü veya tüzelkişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle, harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer (TMK m.796). Kanuni intifa hakları hariç (TMK m. 495 v.d.) intifa hakkının tesisi daima bir sözleşmeye dayanır....

              Tarafların İddia ve Savunmaları: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili lehine 12.02.2016 tarihinde intifa hakkı tesis edilen 'İstanbul ili, Beşiktaş ilçesi Abbasağa mahallesi, Salnameci sokak 354 ada 44 pafta 16 parsel K/2 Bağımsız Bölüm 4 ' adresinde kain gayrimenkulün müvekkilin bilgisi ve izni dışında davalı tarafından kiraya verildiğini, taşınmazın üzerine intifa hakkı tesis edileceğinin, taraflar arasında yapılan protokol gereği mahkemece karar altına alındığını, kararın kesinleştiğini, tapuya şerh edildiğini, davalının taşınmazı kiraya vererek gelir sağladığını,ve kiraların davalının hesabına yatırıldığını, taşınmazın vergi beyanlarının davacı tarafından verildiğini, müvekkili lehine tesis edilen intifa hakkı başangıç tarihi olan 12.02.2016 tarihinden itibaren 25 ay boyunca kiraya vererek kullandığı, yararlandığı ve bu süre içerisinde tahmini 50.000TL kazanç sağlandığını belirterek 50.000,00 TL kullanma ve yararlanma bedelinin davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline...

              ün de taşınmazı terkettiğinden intifa hakkının konusu kalmadığı ve kira ilişkisinin sona ermesi nedenleriyle intifa hakkının terkini gerektiğini ayrıca, kefalet ve ipotek sözleşmesinde kefalet sorumluluğu gösterilmediğinden ve anılan sözleşmeyi okumadan imzaladığından geçersiz olduğunu ileri sürerek, intifa hakkının terkinini, ipoteğin fekkini ve kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitini istemiştir. Davalı, hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava dışı ... ile bayilik sözleşmesi düzenlediklerini, davacının da taşınmazda intifa ve ipotek tesis ettirdiğini, bayinin borçlarını ödememesi üzerine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe itirazın iptali için açılan davasının derdest olduğunu, intifa, ipotek ve kefalet sözleşmesinin iptalini gerektirecek husus bulunmadığını, davacının tazminat ödemesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....

                Türk Medeni Kanununun 796. maddesine göre intifa hakkı, bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi intifa hakkı sahibinin ölümü veya tüzel kişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer. Yine Türk Medeni Kanununun 700. maddesinde, bir paydaşın kendi payı üzerinde intifa hakkı kurması halinde, diğer paydaşlardan biri intifa hakkının kurulduğunun kendisine tebliğinden başlayarak üç ay içinde paylaşma isteminde bulunursa; satış yoluyla paylaşmada intifa hakkı buna ilişkin paya düşecek bedel üzerinde devam eder hükmü getirilmiştir. Somut olayda; davacı Türk Medeni Kanununun 796. maddesinde yazılı sebeplerin varlığı iddiasına dayanmamıştır....

                  UYAP Entegrasyonu