Mülkiyet hakkının aşırı, taşkın, sorumsuz kullanılmasından zarar gören her taşınmaz maliki veya o taşınmaz üzerinde ayni yahut şahsi hakkı nedeniyle fiili hakimiyeti bulunan şahıslar komşu sayıldığından, elatmanın önlenmesi davası açabilirler. Uygulamada taşkın kullanma komşu taşınmazına değil de kişiye zarar verecek nitelikte ise (örneğin, aşırı gürültü çıkarmak gibi), kişinin o taşınmazda fiili hakimiyetinin bulunmasının gerektiği görüşü kabul edilmektedir. Bu fiili hakimiyetin, mülkiyet hakkına, sınırlı aynî hakka, (intifa, sükna, irtifak gibi) veya kişisel bir hakka (kiracılık, ortaklık gibi) dayanması gerekmektedir. O halde bir kimsenin komşu sıfatıyla bir dava açabilmesi için, ayni veya şahsi bir hakka dayanması, başka bir anlatımla komşuluk sıfatıyla zarar görmesi gerekmektedir....
Parselde kayıtlı" gayrimenkulde 04/07/2007 ve 28/06/2007 tarihli sözleşme kapsamında müvekkili şirkete 13/07/2027 tarihine kadar intifa hakkı verildiğini ve tapuya tescil ettiğini, Rekabet Kurumu'nun 12/03/2009 tarihli duyurusu ile bayilik ilişkisinin sona erdiğini ve intifa terkini için müvekkili şirket tarafından davalıya vekâletname verildiğini, intifa hakkının sona ereceği süre sonuna kadar intifa hakkı bedelinin davalıya ödendiğini ve intifa hakkı tesisi edilen gayrimenkulde kalıcı yatırımların müvekkili şirket tarafından yapıldığını, ancak intifa hakkının Rekabet Kurumu düzenlemeleri çerçevesinde sona ermesi sebebiyle müvekkili şirketin ödediği intifa ve kalıcı teknik yatırım bedellerinin davalılar açısından, sözleşmenin geçersiz kılındığı süre sonrası dönem için sebepsiz zenginleşmeye yol açtığını, bu durumda müvekkili şirketin ödediği meblağların sözleşmenin geçersiz kılındığı süre olan 11.07.2012 ila 13.07.2027 tarihleri arasındaki dönem için sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre...
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek dosyanın eksiğe gönderilmesinden sonra istenilen belgeler gönderilmekle, dosya ve içerisindeki bütün belgeler incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R 1- Yapılan yargılamaya toplanan deliller ve dosya içeriğine göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, intifa hakkının terkini istemine ilişkin olup, dava değerini resmi senette gösterilen intifa hakkı bedeli oluşturduğundan vekalet ücreti ve harcın da bu değer üzerinden hesaplanarak alınması gerekir. Mahkemenin istem intifa hakkının terkini olduğu, intifa hakkı bedelinin tahsiline ilişkin bir istemde olmadığı halde ödenmemiş intifa hakkı bedelinin faizi ile birlikte hesaplanan değerini vekalet ücreti hesabına esas alınması doğru değildir....
Ayrıca, intifa hakkının danışıklı kurulduğu iddiası veya iradeyi sakatlayan nedenlerin varlığı da ileri sürülerek terkin isteğinde bulunulabilir. Somut olayda dava konusu taşınmazda davacı payı üzerinde 28.05.2007 tarihinde dava dışı ... lehine intifa hakkı tesis edildiği ve davacının talebi davalının zamanaşımı savunması doğrultusunda dava konusu dönemin 02.11.2007-02.11.2012 tarihleri arası olduğu halde, Mahkemece bu tarihler arasında intifa hakkının devam edip etmediği, intifa hakkı devam ediyor ise tam kullanma ve yararlanma hakkının intifa hakkı sahibine ait olduğu, çıplak mülkiyet hakkı sahibi olan davacının ecrimisil talep edemeyeceği dolayısıyla aktif husumet ehliyetinin olamayacağı hususları üzerinde durulmadan, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir....
Dava intifa hakkı şerhinin terkini isteminden ibarettir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır. Türk Medeni Kanununun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür. Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile, taşınırlar üzerinde ise taşınır eşya zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesiyle kurulur. Alacaklar üzerinde intifa hakkı ise hakkın temliki, kıymetli evrakın teslimi suretiyle kurulabilir....
Mahkemece, tüm dosya kapsamından intifa hakkının 15/08/2005 tarihinde tesis edildiği ve süresinin 10 yıl olduğu, davanın ise 11/03/2010 tarihinde açılmış olduğu, Rekabet Kurulunun kararı gereğince davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin 18/09/2010 tarihine kadar geçerli olup, bu sözleşme kapsamında yapılmış olan intifa hakkının da bu süre itibariyle geçerliliğini koruyacağı buna göre taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi 18/09/2010 tarihine kadar muafiyetten istifade edeceği ve davanın açıldığı 11/03/2010 tarihi itibariyle de taşınmaz üzerindeki intifa hakkının kaldırılmadığı, mevcudiyetini koruduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Şti.’nin intifa bedeline yönelik temyiz itirazlarına gelince, mahkemece bakiye intifa süresine tekabül eden 20.258,92 TL’ye yönelik olarak davanın kabulü gerekirken intifa hakkı bedelinin güncelleştirilmiş karşılığı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....
Buna göre; Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, benimsenen bilirkişi kurulu raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; Taraflar arasında yapılmış 27/06/2007 tarihli İntifa Hakkı Tesisi Vaadi ve Yatırım Hakkında Protokol kapsamında, 31/10/2008 tarihli resmi senet gereği davalıya ait taşınmaz üzerine davacı lehine 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiği, Rekabet Kurumu kararları gereğince intifa sözleşmesinin 31/10/2013 tarihinde sonlandırıldığı ve tapudan intifa hakkının terkin edildiği; bu kapsamda benimsenen bilirkişi kurulu raporunda dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere sözleşme ilişkisinin sona ermesi nedeniyle davacının bakiye süreye isabet eden intifa bedeli için karşı taraftan talep edebileceği alacağının 1.810.474,00 TL olduğu; istasyonun faaliyete geç başladığı dönem yönünden (305 günlük süre) sözleşme fesih tarihine kadar ödenen bedelin iadesine ilişkin davacı taraf talebinin bulunmadığı gibi bu hususta karşı tarafa herhangi bir ihtarname de gönderilmediği...
veya intifa ya da sükna hakkı tanınması taleplerinin mahkemece değerlendirilmemiş olup bu hususta herhangi bir hüküm kurulmadığını, davalının eşinin vefatından sonra çocuğu olmadığı için hayatını tek başına idame ettirmek zorunda kaldığını, davalının aynı zamanda yaşlı olduğundan, eski yaşantısını devam ettirebilmesi adına kanunun açık hükmü gereği kendisine mülkiyet veya intifa ya da sükna hakkı tanınması gerektiğini, belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
- K A R A R - Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi yapılırken tesis edilen intifa hakkının tapudan terkin harcı ve masraflarının davacı tarafından yapılması nedeniyle, yapılan 13.985 TL'lik bu masrafın davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre, davalının, intifa hakkının kurulumuna ilişkin 07.05.2012 tarihli sözleşmenin tarafı olmadığı, intifa hakkının terkin edildiği gayrimenkul davalı şirkete geçtiğinde davacı ile davalı arasında yapılmış bir intifa hakkı sözleşmesi bulunmadığı, davacının, davalı ile intifa hakkı sözleşmesi yapılmadan ivazsız ve karşılıksız olarak feragat ettiği, bu nedenlerle buna ilişkin terkin masraflarını isteme hakkının da oluşmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....