takibin iptaline, imzaya itirazların kabulü ile takibin durdurulmasına, alacağın %20 aşağı olmamak üzere tazminata ve %10 tutarında para cezasına mahkum edilmesini talep etmiştir....
Hukuk Dairesi'nin 2020/592 E.- 2021/1234 K. sayılı kaldırma ilamında borca ve faize yönelik itirazların incelenmesi konusunda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği söylenmiş ise de, davalı alacaklının faizden feragat ettiği anlaşıldığından dosyanın bilirkişiye verilmediği gerekçesi ile davacının imzaya itirazının reddine, davacının faize ve borca yönelik itirazı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, takip durdurulmadığından tazminat taleplerinin reddine karar vermiştir....
Somut olayda, borçlunun imzaya itirazı üzerine, alacağın yüzde yirmisi oranında teminat yatırılması karşılığında takibin geçici olarak durdurulmasına karar verildiği, ancak teminat yatırılmadığından takibin durdurulmadığı anlaşılmaktadır. Takip durdurulmadığından borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ......
Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu şirket aleyhine bir adet çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte; borçlu şirketin, borca ve yetkiye itirazı ile birlikte takibe konu çekin altındaki keşideci imzasının keşide tarihine göre şirket yetkilisine ait olmadığını belirterek süresi içerisinde imzaya ve borca itiraz ettiği, mahkemece, ......
İİK.nun 170/4. maddesinde, imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklının takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve alacağın %10'u oranında para cezası ile sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, takip alacaklısı ... takip dayanağı bonolarda lehtar sıfatını taşımakta olup, lehtar, bonodaki imzaların, keşideci ve avalist olan borçlulara ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bonodaki imzanın borçluların eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilen keşideci ve avalist durumundaki borçlulara karşı başlattığı takipte, en azından ağır kusurlu olduğu kabul edilmelidir. Bu husus mahkemenin de kabulündedir. İmzaya itiraza ilişkin dava devam ederken ...’nin ...’ye devredilerek birleşmesi, alacaklı sıfatını kazanan ........
Hal böyle olunca, mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir. 2- İİK.nun 170/4. maddesine göre; imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, icra mahkemesi, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın % 10’u oranında para cezasına mahkum eder. Somut olayda, alacaklının, takip dayanağı çeklerde, lehtar olmadığı, lehtardan sonra gelen cirantaların cirosu ile yetkili hamil sıfatını kazandığı görülmektedir. Bu durumda, alacaklı hamil, imzaya itiraz eden keşidecinin imzasının sıhhatini bilemeyeceğinden ağır kusurlu kabul edilemez....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/09/2020 NUMARASI : 2020/147 ESAS, 2020/169 KARAR DAVA KONUSU : İtiraz KARAR : Taraflar arasında görülen imzaya itiraz davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında icra dairesinin 2020/3265 Esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığını ancak takibe konu çek de yer alan imzaların müvekkiline ait olmadığını ifade etmiştir. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; imzaya itirazı kabul etmediklerini belirterek itirazın 2004 sayılı kanunun 168/4 maddesinde yer alan 5 günlük süre içerisinde yapılmadığını ifade etmiştir....
GEREKÇE: Dava, çeke dayalı kambiyo senetlerine özgü haczi yolu ile takipte yetkiye ve imzaya itiraza ilişkindir. İİK'nın 168/5 maddesine göre yetki itirazı ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş günlük süre içerisinde yapılacaktır. Yine İİK'nın 168/4 maddesine göre imzaya itiraz ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş günlük süre içerisinde yapılacaktır. Somut olayda ödeme emri davacı borçluya 01/07/2019 tarihinde tebliğ edilmiş ve ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü de ileri sürülmemiştir. Buna göre gerek yetki itirazı gerekse imzaya itiraz yönünden sürenin son günü hafta sonu da gözetildiğinde 08/07/2019 tarihidir. Davacı taraf ise davayı yasal süre geçtikten sonra 11/07/2019 tarihinde ikame etmiştir. Bu haliyle davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerekmektedir. Davalı vekilinin istinaf başvurusu yerindedir....
Bu nedenle imzaya itiraz ediyorum” demek suretiyle borca itiraz etmiştir. Davalı borçlu itirazında sözleşmenin imzalandığı tarihte, imzanın, şirketi temsile yetkili kişilere ait olmadığına ilişkin bir itirazı bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının imzanın “şahsına” ait olmadığı yönündeki itirazı, İİK.nun 269/2 maddesi kapsamında teknik manada “imzanın açıkça ve kesin olarak reddedilmesi” niteliğinde değildir. Nitekim davalı borçlu da, sözleşmenin imzalandığı tarihte kendisinin şirket temsilcisi olmadığını, duruşmada beyan etmiştir. Buna göre, mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu hakkında bir adet çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde borçlunun, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süre içerisinde icra mahkemesine başvurusunda; imzaya itirazı yanında ... İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu da ileri sürerek ... İcra Dairesi'nin yetkisine itiraz ettiği, mahkemece; imza itirazı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmış ise de, kararın gerekçesinde, yetkisizlik itirazının kabul edildiği belirtilerek takibin iptaline karar verildiği görülmüştür....