Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, borçlular vekilinin icra mahkemesine -usulsüz tebliğ şikayeti dışındaki- başvurusu (teminat iddiası), İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesi aynı Kanunun 169/a maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılmalıdır....

    Somut olayda; örnek (10) numaralı ödeme emrinin borçluya 06.12.2012 tarihinde tebliğ edildiği, yapılan bu tebligata karşı itiraz dilekçesinde tebligat usulsüzlüğünün ileri sürülmediği, borçlunun 12.12.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği görülmektedir. Mahkemece İİK'nun 168/4. maddesi gereğince itirazın yasal 5 günlük sürede yapılmadığı imzaya ve borca itirazın süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi yerinde değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden mahkeme kararı sonucu itibariyle doğrudur Ancak; istemin süre yönünden reddine karar verilmesi halinde borçlunun tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu anlaşıldığından kararın belirtilen nedenlerle bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....

      Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, takibe konu bononun arka yüzündeki ciranta sıfatıyla atılı imzanın davacının eli ürünü olduğu davalı olarak gösterilen ...’a Tebligat yapılamamış ise de ... isimli kişinin İcra Hukuk Mahkemesinde imzaya ve borca itiraz davası açarak bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmekle bono metninde ... yazan kişinin aslında kendisi olduğunu kabul ettiği, bu nedenle tebligatı almasa da davada taraf teşkilinin sağlandığı kanaatine varıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Mahkemece “ davalı olarak gösterilen ...’a tebligat yapılamamış ise de, ... isimli şahıs Ankara 7.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1076 esas, 2010/182 karar sayılı dosyasında, davacı sıfatı ile borca ve imzaya itiraz davası açmış ve dava dilekçesinde bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüş olmakla bono metninde ... yazan kişinin aslında kendisi olduğunu kabul etmiştir....

        , müvekkilinin ikamet adresinde yaşayan ve yapılan tebligat işleminin önemini anlayabilecek temyiz kudretinden yoksun 83 yaşındaki büyükannesine tebliğ edilmiş olup 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun madde 22 ve 24 uyarınca geçerli bir tebligat yapıldığından söz edilemeyeceğini, müvekkili Metin Önal, hakkında başlatılan takipten ancak abisi Semih Önal'a tebligat yapılınca haberdar olduğundan, 25/10/2021 tarihinin ödeme emrinin tebellüğ edildiği tarih olarak esas alınması gerektiğini, davalı alacaklı tarafın müvekkillerine karşı giriştiği takip, müvekkillerinin 03/02/2021 tarihinde vefat eden murisi Naim Önal tarafından keşide edildiği ileri sürelen 15/05/2021 ve 12/06/2021 keşide tarihli çeklere ilişkin olup işbu çeklerdeki imzanın muris Naim Önal'a ait olmadığını belirterek keşide tarihi murisin vefat tarihinden sonra olan çeklerdeki imzaya itirazlarının kabulüne, ayrıca veraset belgesinde belirtilen tüm mirasçılara takip yöneltilmesi gerekirken sadece davacı müvekkillerine yöneltilmesinin...

        Somut olayda, muteriz borçluya ait tebligat mazbatası icra müdürlüğü dosyasına dönmediğinden, icra müdürlüğünden alınan PTT sorgusuna dayalı cevaba göre, örnek 10 nolu ödeme emrinin bila tebliğ iade edildiği, itiraz dilekçesinde takibe hangi tarihte muttali olunduğunun açıkça belirtilmediği, ancak muteriz borçlunun takip dosyasındaki ilk işleminin 15/05/2015 tarihinde olduğu görülmekle, 20/05/2015 tarihinde yapılan itirazın İİK'nun 168. maddesinde belirtilen yasal (5) günlük süre içinde olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece, borçlunun imzaya itirazının esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, itirazın süre yönünden reddine karar verilmesi isabetsizdir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte; borçlunun, senedin boş olarak lehtara verildiğini, sonradan doldurularak takibe geçildiğini, kambiyo vasfını taşımadığını ileri sürerek, borca itiraz ettiği, mahkemece; borçlunun itiraz ve şikayeti, ilamsız icra takibinde usulsüz tebligat şikayeti olarak değerlendirilerek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 16/09/2013 tarihi olarak kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. 6100 Sayılı HMK'nun 297/2. maddesi uyarınca; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin...

            Muhtarlık kaydı yoktur. iade apartman görevlisi" şeklinde yapıldığını, tebliğ memurunun Tebligat Kanunu' nun 12. Ve 13. Maddesi ile Tebligat Tüzüğünün 17. Ve 18....

            İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur. Borçlunun, dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili değildir. Somut olayda; borçlu ...'e yapılan ödeme emrine ilişkin tebligatın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince yapıldığı, ancak Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebliğ evrakı üzerine yazılması zorunlu olduğundan ve şikayete konu 25.12.2015 tebliğ tarihli ödeme emri tebliğ evrakında bu kaydın bulunmadığı anlaşıldığından tebliğ işlemi usulsüz olup, başvuru bu hali ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir....

              Davacı, takip dayanağı belgelerdeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüş ise de; İİK'nun 147/1. maddesinde; taşınır rehnin paraya çevrilmesinde, ödeme emrine itiraz hakkında 62'den 72. maddeye kadar olan hükümlerin uygulanacağının belirtildiği, İİK.nun 146. Maddesi uyarınca ödeme emrine itiraz süresinin 7 gün olduğu, İİK.nun 62. Maddesi uyarınca; İtiraz etmek istiyen borçlunun, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecbur olduğu, takibin şekline göre icra mahkemesine yapılan itiraz geçersiz olup sonuç doğurmayacağı anlaşılmakla davacının imzaya itirazı yönünden verilen İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olup davacının bu yöne ilişkin istinaf istemi yerinde değildir....

              İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı istinaf başvuru dilekçesinde özetle, tarafına çıkartılan tebligat eline ulaşamadığından, duruşmaya katılamadığını, usulsüz tebligat nedeniyle mahkemenin işin esasına girmeden ve usulden red kararının isabetli olmadığını, duruşmaya katılmaması gibi bir durum olamayacağını, 13/10/2021 tarihli 2. celseye katıldığını, fakat tarafına bir sonraki duruşma için tebligat gelmediğinden ve tarafına bu duruşmanın tutanağı verilmediğinden, sonraki celselere istemeden ve celse tarihlerini bilmediğimden dolayı davanın müracaata kaldığını, bu duruma itiraz ettiğini, kararın yasaya ve usule aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 169/a. maddesi uyarınca borca itiraz ve İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz istemine ilişkindir....

              UYAP Entegrasyonu