HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/3156 KARAR NO : 2022/2160 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ACIPAYAM İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/07/2021 NUMARASI : 2020/47 ESAS 2021/79 KARAR DAVA KONUSU : İmzaya İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde istinaf yolu ile tetkiki davacı ve davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için düzenlenen inceleme raporu dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe geçildiğini, taraflarınca yetkiye, imzaya, borca itiraz ettiklerini, Ankara 14....
Bu durumda mahkemece; borçlunun, imzaya ve borca itirazından önce, dayanak belgenin ödeme emri ekinde tebliğ edilmediğine ilişkin şikayeti bulunduğu halde bu yönde inceleme yapılmadan ve olumlu ya da olumsuz karar verilmeden, imzaya itirazlarının incelenmesine geçilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan; senetteki imzanın borçluya aidiyetinin ispatı senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu kuralı gözardı edilerek (HGK'nun 26.04.2006 tarih 2006/12-259 E, 2006/231 K. sayılı kararı) bilirkişi ücretinin yatırılması hususunda borçluya süre verilmek suretiyle ispat yükünün ters çevrilmesi sonucu itirazın reddi de doğru görülmemiştir....
Davacı gecikmiş itirazda bulunmuşsa da davanın hukuki nitelendirilmesi hakime ait bir görev olup somut olayda gecikmiş itirazın koşulları bulunmamaktadır, olsa olsa usulsüz tebligat şikayeti söz konusu olabilir. Zaten usulsüz tebligat şikayeti ile gecikmiş itiraz bir arada yapılamaz. Gecikmiş itirazda tebligat usulsüzlüğü söz konusu olmayıp aksine yapılan tebligat usulüne uygundur, borçlu hastalık vs. geçerli bir mazereti sebebiyle süresinde borca itiraz edememiştir. Somut olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Davacı bonoda keşideci konumunda olup herhangi bir adres bildirmemiştir. (Bononun keşide yeri Ankara'dır.) Davacının mernis adresine yapılan ilk tebligatın bila iade dönmesi üzerine ikinci tebligat TK 21/2'ye göre yapılmış olup herhangi bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Tebligat usulüne uygun olarak kabul edildiğinden davacının şikayeti ve borca itirazı yasal süresi içerisinde yapılmamış olup süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/436 KARAR NO : 2021/2505 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 01/12/2020 NUMARASI : 2019/962 ESAS, 2020/568 KARAR DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİGAT ŞİKAYETİ, İMZAYA İTİRAZ KARAR : İzmir 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/962 Esas, 2020/569 Karar sayılı dosyasında verilen şikayetin ve imzaya itirazın kabulü kararına karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada; İSTEM : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İzmir 19....
Somut olayda, dava dilekçesinde usulsüz tebligat şikayetine ilişkin bir iddia bulunmamasına rağmen davanın usulsüz tebligat şikayeti ve meskeniyet iddiası olarak eksik ve yanlış nitelendirilerek gerekçe oluşturulduğu ve hükmün buna göre tesis edildiği görülmektedir. Bunun yanında, mahkemece meskeniyet iddiasına ilişkin olarak, davanın 13/09/2019 tarihinde açılması karşısında haczin 14/09/2019 tarihinde öğrenilmesinden sonra 7 günlük süre içinde şikayette bulunulmadığı yönündeki gerekçesinde de isabet bulunmamaktadır. Yine, hükümde süresinde olmayan davanın reddine denilmesine rağmen, gerekçede ödeme iddiası yönünden esasa ilişkin değerlendirme yapılması da doğru olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken, davacının talepleri gözönünde bulundurularak dava ve şikayetlerin konusunun açıkça belirlenmesi, her bir iddia yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılarak somut ve açık gerekçelendirmek suretiyle hüküm kurulmasıdır....
Davacı İİK'nun 170.maddesine dayalı olarak açılmış imzaya itiraza ilişkindir. İmzaya itirazda ispat külfeti davalı-alacaklı da olup, imzaya itirazın incelenmesi bakımından yapılacak olarak bilirkişi incelemesinde bilirkişi ücretinin davalı tarafından yatırılması gerekmektedir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz ve İİK'nın 169/a maddesi uyarınca borca itiraz istemine ilişkindir. İİK'nın 168/5. maddesi uyarınca, itiraz süresinin başlaması için borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmesi zorunlu olup, ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun takibi öğrenmiş olması itiraz süresini başlatmaz. Öğrenme ile sürenin başlayabilmesi için borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunması gerekir. Böyle bir durumda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği öğrenme tarihi tebliğ tarihi kabul edileceğinden, itiraz süresi de bu tarihten itibaren başlayacaktır. Somut olayda, davacılar adına çıkarılan ödeme emrinin 20/09/2019 ve 21/10/2019 tarihlerinde bila tebliğ iade edildiği, borca itiraz dilekçesinin verildiği 23/09/2019 tarihinde davacılara ödeme emrinin tebliğ edilmediği, ödeme emrinin davacılar vekili Av. T2 18/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği tartışmasızdır....
İcra Müdürlüğü'nün 2022/132 Esas sayılı dosyasında usulsüz tebliğ şikayeti ile takibin iptali istemine ilişkindir. Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Borçlu şirketin tebligat adresinin, ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı bulunması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre tüzel kişiler adına ticaret sicilindeki adreslerine gönderilen tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun, Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek yoktur....
Maddesi uyarınca imzaya itiraza ilişkindir. Gebze İcra Müdürlüğü'nün 2018/57020 esas sayılı icra dosyasının tetkikinden; Alacaklı T3 tarafından borçlu T1 hakkında toplam 49.745,34 TL alacak üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, borçluya ödeme emrinin 04/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 07/01/2019 tarihinde yasal 5 günlük itiraz süresi içinde imzaya itiraz ettiği ve davalı alacaklının yetkili hamil olmadığı şikayeti ile takibin iptalini talep ettiği anlaşılmıştır. Her ne kadar, çekin ibraz tarihi itibariyle görüntüsü, bankadan sorularak ve çek sureti istenerek ciro silsilesi incelenmiş ve takip alacaklısı T3 ibrazdan önce ciro silsilesinde yer almadığı belirlenmiş ise de; dar yetkili icra mahkemesinde, ciro silsilesinin bankadan sorulmak suretiyle tartışılma ve değerlendirilme olanağı bulunmamaktadır....
İcra Müdürlüğü' nün 2013/2395 takip sayılı icra dosyasında 06/02/2013 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus icra takibine girişildiği, borçlunun, İstanbul 1 İcra Hukuk Mahkemesi'ne 2013/225 esas 15/02/2013 tarihli başvurusunda, usulsüz tebligat şikayeti ile yetkiye, imzaya ve borca itirazda bulunduğu mahkemece; usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile takibe konu senet emre havale olmaksızın tanzim edildiğinden kambiyo senedi vasfında olmadığı belirtilerek takibin iptaline karar verildiği; Yargıtay 12 HD 2016/5038 esas 2016/7339 karar sayılı kararı ile 14/03/2016 tarihli kararı ile Mahkeme kararı bozulduğu; Yeniden yapılan yargılama sonucunda 2016/556 esas 2017/238 karar sayılı 21/03/2017 tarihli karar ile davanın reddine dair verilen karar Yargıtay 12 HD 2018/15766 esas 2019/388 karar sayılı karar düzeltme talebinin reddine dair verilen 16/01/2019 tarihli kararı ile kesinleştiği görülmüştür....