Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, İİK'nun 170/4. maddesinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10 oranında para cezasından sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, takip dayanağı olan bonoda alacaklı lehtar olup, borçlunun ise keşideci olduğu görülmektedir. Bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen keşideci doğrudan ilişki içinde olduğundan, lehtar, keşideci imzasının adı muteriz borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bonodaki imzanın, borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı, borçluya karşı başlattığı takipte, en azından ağır kusurlu kabul edileceğinden tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerekir....

    İİK'nun 170/4. maddesinde; icra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulacağı ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edileceği düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda, alacaklının, takip dayanağı beş adet çekten 01.12.2015 keşide tarihli 60.000,00 TL miktarlı çek haricinde takibe konu diğer dört adet çekte, lehtarın cirosu ile yetkili hamil sıfatını kazandığı görülmektedir. Bu durumda, dört adet çek yönünden alacaklı hamil, imzaya itiraz eden keşidecinin imzasının sıhhatini bilemeyeceğinden, kötü niyetli veya ağır kusurlu kabul edilemez....

      İİK'nun 168. maddesinin 1. fıkrasının 4. bendine dayalı olarak imzaya itiraz edilmesi halinde, itiraz hakkında İİK'nun 170. maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 3. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca (itiraz eden borçlu yönünden) takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin kaldırılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Diğer taraftan, İİK'nun 170/4. maddesinde, icra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, senedi takibe koymada kötüniyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulacağı ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edileceği düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda, alacaklının, takip dayanağı bonoda, lehtarın cirosu ile yetkili hamil sıfatını kazandığı görülmektedir....

        İİK'nun 168. maddesinin 1. fıkrasının 4. bendine dayalı olarak imzaya itiraz edilmesi halinde, itiraz hakkında İİK'nun 170. maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 3. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Diğer taraftan, İİK'nun 170/4. maddesinde, icra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, senedi takibe koymada kötüniyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulacağı ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edileceği düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda, alacaklının, takip dayanağı çekte, lehtarın cirosu ile değil, lehtardan sonra gelen ciranta ...'...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlu hakkında üç adet bonoya dayalı olarak yapılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe karşı, borçlunun icra mahkmesine başvurarak imzaya itiraz ettiği, alacaklının itiraza konu imzanın borçlu şirket yetkilisi Hüseyin Kaçmaz'a ait olmadığını kabul ettiği, mahkemece, imzanın borçlu şirket yetkilisi Hüseyin Kaçmaz'a ait olmadığı hususu kabul edildiğinden bahisle imzaya itirazın kabulü ile alacaklı aleyhine % 20 oranında tazminata ve % 10 oranında para cezasına hükmedildiği anlaşılmıştır....

            Borçlunun icra mahkemesine başvuru dilekçesinde, sair itirazları yanında imzaya itirazının da bulunduğu, sonraki beyanlarında, imzayı kabul ettiğine dair herhangi bir ikrarı bulunmadığı gibi, 15/03/2016 tarihli son celsede borçlu vekilinin imzaya itirazlarının devam ettiği ve imza incelemesi yaptırılması yönünde beyanda bulunduğu görülmektedir. O halde, mahkemece, borçlunun imzaya itirazının devam ettiği dikkate alınarak, öncelikle İİK'nun 170. maddesi uyarınca inkar edilen imza ile ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılması, imzanın borçluya ait olduğunun saptanması halinde ise, diğer itirazlarının incelenmesine geçilerek oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

              İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, borçlu icra mahkemesine başvurusunda, usulsüz tebliğ şikeyeti ve imzaya itiraza ilişkin davada mahkemece takibin geçici olarak durdurulmasına karar verildiğini, usulsüz tebliğ şikayetin kabul edilip, imzaya itirazın reddedildiğini, akabinde alacaklının haciz talebinde bulunduğunu ve kabul edilidğini, icra mahkemesinin tedbire ilişkin kararın HMK'nun 297/2. maddesi uyarınca aksi karar verilmediğinden kararın kesinleşinceye kadar devam edeceğini belirterek hacizlerin kaldırılmasını istemiş, mahkemece istem yazılı şekilde reddedilmiş...

                DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte borçlu tarafından açılan imzaya itiraz davasına ilişkindir. Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; Davacının imzaya itirazı üzerine mahkemece huzurda imza örnekleri alındıktan ve ilgili kurumlardan davacının imzasının bulunduğu belge asılları celp edildikten sonra, aldırtılan Merkez Jandarma Kriminal Laboratuvar amirliğince düzenlenen rapora göre; imzanın davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olması ile kesin kanaat içermesi nedeniyle ATK'dan rapor alınmamasının usul ve yasaya uygun olduğu, rapor içeriğine göre ilk derece mahkemesince davacının imzaya itirazının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

                Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının imzaya itirazını kabul ettiklerini, ancak müvekkilinin iyi niyetli son hamil olduğunu, imzanın davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığından davanın açılmasına sebebiyet veren kişi olmadığını, icra takibinin iyiniyetle yapılan yasal bir hakkın kullanılması olduğunu, bu nedenle müvekkili aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmemesi gerektiğini beyan etmiştir. Mahkeme; davalının imzaya itirazı kabul beyanı dikkate alınarak imzaya itirazın kabulüne, davalının kötüniyeti veya ağır kusuru ispatlanamadığından davacının tazminat talebinin reddine karar vermiştir....

                İİK'nun 170. maddesi uyarınca imzaya itirazın duruşmalı incelenmesi zorunludur. İmzaya itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise HMK'nun 150. maddesi uygulanması gerekir. Somut olayda, davanın İİK'nun 170/a maddesi uyarınca açılmış imzaya itiraz davası olduğu, davacının 28/11/2019 tarihli hazır bulunduğu duruşmada duruşmanın 20/02/2020 tarihine bırakılmasına karar verildiği, 20/02/2020 tarihinde davacının duruşmaya gelmediği, alacaklı davalı vekilinin duruşmayı takip etmeyeceklerini bildirdiği, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, bu tarihten itibaren 3 ay içinde davanın yenilenmediği ve 06/07/2020 tarihinde HMK'nun 150/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır....

                UYAP Entegrasyonu