Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilindiği üzere; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır....

    Dairemizce 05.05.2015 gün ve 2015/2450 E. - 3659 K. sayılı bozma kararında özetle; “...Davacılar vekilince 06.04.1976 tarih 1 sıra ve 23.11.1965 tarih 11 sıra sayılı tapu kayıtlarının, genel arazi kadastrosu sırasında sırasıyla 102 ada 10 ve 102 ada 7 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gördükleri, ancak Kadastro Mahkemesinin 2002/6 E. - 2004/26 K. sayılı kararı uyarınca revizyon gördükleri parsellerin bir bölümünün iptal edilmesi nedeniyle tazminat isteminde bulunulduğuna göre, davacının TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteminde bulunduğu, tapu kayıtlarının, kadastro tesbitlerine dayanak alındığı 06.04.1976 tarih 1 sıra ve 23.11.1965 tarih 11 sıra sayılı tapu kayıtları olduğu, bu tapu kayıtlarından 06.04.1976 tarih 1 sıra sayılı tapu kaydının 332 m² yüzölçümlü olup, kadastro sırasında 102 ada 9 ve 10 sayılı sırasıyla 142,68 m² ve 188,36 m² yüzölçümlü parsellere uygulandığı, bu parsellerden 102 ada 10 sayılı parselin 55,18 m² bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından iptal...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; “davanın, imar uygulamasının iptali nedeniyle kök parselin ihyası isteğine ilişkin olduğu; çekişme konusu taşınmazın öncesinde ihdasen ... Belediyesi adına tescil edildiği ve ... Belediyesince başka bir çok parselle birlikte 37 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, bu imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmesi üzerine bilahare davalı ... Belediyesi tarafından yapılan ikinci imar düzenlemesinin de idari yargı yerinde iptal edildiği, taşınmazın yargılama sırasında yeni kurulan ......

        Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, aynî hakkın saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğunun kapsamı, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hataları da kapsamaktadır. Bir başka deyişle, kadastro işlemleri, tapu kütüğünün oluşumuna dayanak oluşturduğundan, bu işlemler nedeniyle tapu kütüğünde oluşacak yanlışlıklar nedeniyle doğacak zararlar da TMK'nın 1007. maddesi kapsamındadır....

          Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile, 1.075139,40.- TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir. Tazminat isteğine dayanak ... mahallesi, ... ada ... parsel sayılı 29488,19 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 1997 tarihinde yapılan kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... adına tespit ve tescil edilmiş, Hazine tarafından açılan tapu iptal ve tescil istemli dava nedeniyle ......

            Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile, 1.075139,40.- TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir. Tazminat isteğine dayanak ... mahallesi, ... ada ... parsel sayılı 29488,19 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 1997 tarihinde yapılan kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... adına tespit ve tescil edilmiş, Hazine tarafından açılan tapu iptal ve tescil istemli dava nedeniyle ......

              Belediyesi tarafından imar uygulaması kapsamına alındığını ve bu uygulamalar sonucunda 982 sayılı kök parselin sınırları içerisine park alanı ile Kabasakal Köyü 4973 ada 16 ve 17 sayılı imar parsellerinin tescil edildiklerini, ancak gerek ... Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ve böylece oluşturulan imar parsellerinin tapu kayıtlarının yolsuz tescil statüsüne düştüğünü ileri sürerek; tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davacının davalı ... aleyhine açtığı davada yasal zorunluluk nedeni ile taraf sıfatı kalmayan davalı ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına; diğer davalılar yönünden davanın kabulü ile ......

                Kadastro Mahkemesi'nin 2009/2-2 Esas, Karar sayılı ilamı ile ... adına 08.03.1991'de tapuya tescil edilmiş, 2010 yılında yapılan imar uygulaması ile bir kısmı 1316 ada 5, 1303 ada 2 ve 1313 ada 1 parsellere gitmiş bir kısmı da imar yolunda kalmıştır. Bu halde mahkemece, imar sonucu oluşan parsellere ait tescillerine esas teşkil eden bütün belgeler Tapu Sicil Müdürlüğü'nden getirtilmeli, dava imar sonucu oluşan parsel maliklerine yöneltilerek taraf teşkili sağlanmalıdır. Taraf teşkilinin sağlanmasından sonra mahallinde keşif yapılarak 167 ada 61 parselin imar sonucunda imarın hangi ada ve parselinde kaldığı teknik bilirkişi vasıtasıyla saptanmalı, bilirkişi tarafından düzenlenecek krokide, 167 ada 61 parselin sınırları, imar sonucunda gittiği imar parselleri ve yolda kalan kısmı varsa, yolda kalan kısmın ayrı renk ve harflerle gösterilmesi sağlanmalı, aynı keşifte ...'...

                  Mahallesi (Köyü) 25563 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar uygulamasında geldiği ve fiili olarak içinde bulunduğu 91 ve 92 sayılı parsellerin, arazi kadastrosunda tapu kaydına dayanılarak ... ve ... ... adlarına tesbit edildiği, kadastro tesbitlerinin itirazsız kesinleşerek bu kişiler adlarına tescil edildiği, Hazinenin tapu iptal tescil davası açtığı, 91 parsel için açılan davanın ... Asliye 5. Hukuk Mahkemesinin 15.05.1997 ... ve 1995/1189-396, 92 parsel için açılan davanın aynı mahkemenin 15.05.1997 ... ve 1995/1190-397 sayılı kararıyla red edildiği, kararların Yargıtay denetiminden de geçtikten sonra kesinleştiği, 2981 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan imar uygulaması ve parselasyonda çekişmeli imar parselinin davalılar ... ve ... ... adlarına tescil edildiği, daha sonra intikal ve satışlar ile davalılar murisi ... Demiray’a geçtiği, ... Asliye 5. Hukuk Mahkemesinin yukarıda sözü edilen kararlarının H.Y.U.Y.'...

                    Dava mirasçılar arasında miras payına yönelik iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Her ne kadar dava dilekçesinde tüm mirasçılar adına iptal ve tescil talep edilmiş ise de, davacının talebinin kendi miras payına yönelik olduğunun kabulü gerekir. Bir başka anlatımla, davada davacı sıfatında yer almayan bu tür davalarda diğerleri adına kayıt oluşturulamaz. Hal böyle olunca, iddia ve savunma gözönünde bulundurularak, davacının mirasçılık belgesindeki payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, tüm mirasçılara pay verilmek suretiyle hüküm kurulmuş olması da doğru olmamıştır. Kaldı ki, davacı dışında kalan mirasçılar tarafından yöntemine uygun bir biçimde açılmış bir dava ve istek de bulunmamaktadır. Davacı tüm mirasçılar adına iptal ve tescil isteğinde bulunmuş olsa bile, dava mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğundan, davacının miras payı oranında da iptal ve tescil isteğinde bulunduğu biçiminde yorumlanarak kabul edilmelidir....

                      UYAP Entegrasyonu