Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nin 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 yılında yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2 maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur....

    Köyü 62, 68 ve 125 sayılı parsellerdeki payı nedeniyle 7405 ada 1 parsel sayısıyla ... ... adına tapuya tescil edilmiş, intikal ve satış ile paylı olarak davalılara geçmiş, yeniden yapılan parselasyonda 27492 ada 1 parsel sayısı almıştır....

      maddesinin (e) bendi hükmünü iptal eden Anayasa Mahkemesinin 27.09.1995 gün ve 1995/13-51 Sayılı kararı ve H.G.K.'...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Kadastro sırasında Çınarlı Köyü, 128 ada 6 parsel sayılı 5382,47 m² yüzölçümündeki taşınmazın, 12.02.1965 tarihli 273 sıra nolu tapu kaydı ile Hazine adına kayıtlı olduğu ancak taşınmazın 4753 sayılı Kanun uyarınca topraksız çiftçilere dağıtılmak üzere Hazine adına tescil edilmiş olduğu ve kayden Hazinenin mülkiyetinde bulunsa da bir kamu hizmetine tahsis edilmemiş yerlerden olduğu ve 1965 yılında yapılan toprak komisyonu çalışmalarından sonra tanzim edilen tablendikatif listesinde de, bu taşınmazın 682 nolu tevzi parseli altında ...’in işgalinde olarak görüldüğü belirtilerek 3402 sayılı Kanunun 14 ve 46. maddelerine dayanılarak şeftali bahçesi niteliğiyle davalı gerçek kişi...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Davacı ... tarafından Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri dayanak yapılarak TMK'nın 713 maddesi gereğince açılan hükmen tescil davasında dava konusu edilen taşınmazlara ilişkin imar uygulaması sonucunda tam ve paylı olarak Hazine adına tapu kaydı oluşmuştur. İmar Uygulaması 11.09.2008 tarihinde yapılmış dava ise 15.03.2013 tarihinde açılmıştır. Davaya konu taşınmazların, imar uygulaması sonucunda oluştuğu ve dava tapusuz taşınmaza ilişkin sehven tescil davası olarak açılmış ise de açılan dava tapu iptal ve tescil davası olup yargılama buna göre yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın imar mevzuatından kaynaklandığı anlaşılmakla, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun Geçici 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 2017/1 sayılı iş bölümü kararı uyarınca temyiz inceleme görevi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....

            Dava konusu taşınmazın davacıların babalarına ait iken 1996 ve 1992 yıllarında ölümleri üzerine, davacı-mirasçılarına kaldığı, gerek babalarının gerekse davacıların tasarrufta bulunduklarının yerel bilirkişi ve tanıklar, kuru tarım arazisi olduğunun uzman ziraatçı bilirkişi tarafından bildirilmesi üzerine yazılı şekilde karar verilmiştir. Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz bölümünün hangi sebeple tesbit dışı bırakıldığı yeterince araştırılmamıştır. Her ne kadar yerel bilirkişi ve tanıklar nizalı taşınmaz bölümünün kadastro çalışmalarından önce de davacıların miras bırakanlarının zilyetliğinde bulunan tarla olduğunu bildirmiş iseler de, teknik bilirkişi raporundan davalı taşınmazın kadastro çalışmalarından evvel yapılan toprak tevzii çalışmalarında paftada taşlık olarak gösterildiği ve parsel numarası aldığı anlaşılmaktadır....

              Dava dilekçesindeki açıklamaya göre Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkin olarak açılan dava, daha sonra tapu iptal ve tescil davasına dönüşmüştür. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce yapılan orman kadastrosu 20/10/1999 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiş, yörede yapılan genel arazi kadastro işlemi ise 17/09/1961 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmaz 1961 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı (kadastro harici) bırakılmıştır. Böyle bir taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Yasasının 17. Maddesine göre imar-ihyası tamamlandıktan sonra zilyetlikle iktisabı mümkündür.Ancak 3402 Sayılı Yasanın 17/2 maddesinde belirtildiği gibi, ihya edilen taşınmaz, il ya da ilçe kasabaların imar alanının kapsadığı alan içinde ise, o tür bir taşınmaz imar-ihya ile kazanılamaz. İmar kapsamı içine alınma tarihi de anılan madde de önem arz eder....

                Bahçeli ev niteliğindeki 1687 m2 yüzölçüme sahip 341 parsel, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı olarak 11.08.1953 tarihinde... adına tespit Edilmiş, tutanağın 20.08.1957 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kaydı oluşmuş, 21.08.2009 tarihinde hükmen tapudaki malik ismi ...olarak düzeltilmiş ve aynı tarihte davalılar adına paylı olarak tescil edilmişti Davacı vekili, 01.02.1957 tarihli satış senedine dayanarak istekte bulunmuş olup dava; tespit sonrası ancak kadastro tutanağının kesinleşmesinden önceki satın alma ve zilyetliğe dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, ......

                  Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 yılında yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2 maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur....

                    Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 yılında yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2 maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur....

                      UYAP Entegrasyonu