Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Hukuk Mahkemesince talebin İcra Müdürlüğü işlemini şikayete yönelik olduğu, her ne kadar davacı tarafından davanın istihkak iddiası olarak incelenmesi için 12.06.2014 tarihinde ıslah dilekçesi verilmiş ise de ıslah yoluyla şikayet talebinin istihkak davasına çevrilmesinin mümkün olmadığı ve ıslah talebinin harçlandırılmadığı gerekçeleriyle davacının talebi şikayet olarak değerlendirerek yargılamaya devam edilmiş ve şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiası ile İİK 96-97 maddelerinin uygulanmasına yönelik şikayet talebine ilişkindir. Dava dilekçesinde şikayet talebinin yanında mülkiyet iddiasından da söz edilmiş, ayrıca 12.06.2014 tarihli dilekçe ile de mülkiyet iddiası tekrarlanmıştır....

    Köyü, 135 ada 2 parsel sayılı 17436,28 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle davalı gerçek kişiler adına tesbit ve tescil edilmiştir. Davacı Orman Yönetimi vekili, 18.01.2011 tarihli dilekçesiyle; dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kaldığını iddia ederek, dava konusu 135 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ve orman vasfıyla tescili ve davalıların müdahalesinin önlenmesi istemleriyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 135 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 21.03.2011 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 4561,38 m² yüzölçümündeki bölümün tapu kaydının iptali ve 135 ada 2 parselden ifrazı ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline ve davalıların bu alana müdahalelerinin önlenmesine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından taşınmazın tahdit dışında kalan (B) bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir....

      Mahkemece, İİKnun 72/6.maddesi gereğince mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. İcra takibine ve davaya konu senette ihtilaf halinde Reşadiye Mahkemesinin yetkili kılındığı görülmektedir. Bu husus bonolar için tarafları bağlayan özel bir yetki sözleşmesi olup, Yargıtay uygulamasında ve Doktrinde bonolardaki yetki sartının geçerli olduğu kabul edilmektedir. (Prof.Dr.Baki Kuru,,Hukuk Muhakemeleri Usulü 6.Baskı Cilt 1.sahife 601). Bu durumda mahkemece, davalının yetki itirazı reddedilerek işin esasına girilip hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, aksi düşüncelerle yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.4 .2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Dava, orman sayılan yer iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1992 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu, daha sonra 36 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 6831 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılarak 21.05.1990 tarihinde ilan edilip... Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.05.2005 gün 2003/439 E. - 2005/135 K. sayılı kararıyla iptal edilen orman kadastrosu vardır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve uygulama sonucu çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile işaretlenen kesiminin orman sayılan, (B) harfi ile işaretlenen bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır....

          İİKnun 263. maddesine kıyasen, ihtiyati hacze konu malların muhafazasını önlenmesi amacıyla takip dışı 3. kişi tarafından teminatın yatırılması mümkün olup, haczolunan mallar istenilip de iade edilmemesi durumu haricinde teminat olarak yatırılan para bunu yatıran kişiye aittir. Davalı/3. Kişi tarafından yatırlan 15.000,00 TL nin 04/08/2020 tarihli ödeme dekontununda ” 4. İcra Müdürlüğünün 2019/389 talimat İİK 263 e göre menkul malların muhafazasını dur” şeklinde açıklama bulunduğu, yine haciz zabtında da ödemenin menkullerin muhafazısını önlemek amacıyla teminat olarak yatırıldığının belirtildiği anlaşılmaktadır. İhtirazi kayıtla 3. Kişi tarafından yatırılan paranının alacaklıya ödenmesi doğru olmadığı bu nedenle geri istenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığından şikayetin reddine''karar verildiği görülmüştür....

          -K A R A R- Şikâyetçi vekili, borçluya ait taşınmazlardaki ürünlerin, müvekkilinin borç ikrarını içerir noter senedine dayalı alacağı nedeniyle haczedildiğini, İİK'nın 100. maddesine göre ilk hacze iştirak koşullarının gerçekleşmiş olmasına karşın satış bedelinin paylaşımına esas ........2012 tarihli sıra cetvelinde müvekkiline pay ayrılmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Şikayet olunan vekili, hacze iştirak etmek isteyen alacaklının iştirak etmek istediği dosyada talepte bulunması gerektiğini, şikayetçinin hacze iştirak talebinin olmadığını savunarak, şikayetin reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, şikayetçinin alacağının dayandığı noter senedinin öncelik hakkı sağlamadığı, İİK'nın 100/.... maddesine göre ilam niteliğinde olmadığı ve hacze iştirak koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir....

            Köyü çalışma alanında bulunan 107 ada 7 parsel sayılı olarak tespit ve tescil edilen taşınmazdan kamulaştırma nedeniyle ifrazen oluşan 135 ada 1 parsel sayılı 2.250,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, satış yoluyla davacı ...'ye intikal etmiştir. Davacı ..., adına tapuda kayıtlı bulunan 135 ada 1 parsel sayılı taşınmazın, zemindeki yüzölçümünün daha fazla olduğu iddiasına dayanarak gerçek yüzölçümünün tespit edilerek düzeltilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 135 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 2.250,00 metrekare olan yüzölçümünün 5.275,33 metrekare olarak düzeltilmesine karar verilmiş: hüküm davalı İdare vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kayıttaki yüzölçümü ile taşınmazın gerçek yüzölçümü arasındaki farklılığın giderilmesi istemiyle açılmıştır....

              TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Anayasa'nın 135. maddesinin 5. fıkrasında, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerinde Devletin idari ve mali denetimine ilişkin kuralların kanun ile düzenleneceği kuralına yer verildiği, 6235 sayılı Kanun'un Ek 3. maddesinde ise, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve Odalar üzerinde yapılacak idari ve mali denetimin usul, esas ve sınırlarının belirlenmediği, yalnızca denetimin hangi bakanlık tarafından yapılacağının Bakanlar Kurulu Kararı ile belirleneceğinin öngörüldüğü, bu hali ile; sınırsız, belirsiz ve keyfiliğe yol açan söz konusu düzenlemenin Anayasa'nın 135. maddesinin 5. fıkrasına aykırı olduğu, dayanağı yasal düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olması nedeniyle, dava konusu Tebliğ'de hukuka uygunluk bulunmadığı, Tebliğ hükümlerine göre, şikayet ve ihbar üzerine ve şikayet konusu ile sınırlı olmak üzere denetim yapılabileceği, hiçbir şikayetin taraflarına iletilmediği ve şikayet konuları hakkında görüşlerine başvurulmadığı...

                TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Anayasa'nın 135. maddesinin 5. fıkrasında, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerinde Devletin idari ve mali denetimine ilişkin kuralların kanun ile düzenleneceği kuralına yer verildiği, 6235 sayılı Kanun'un Ek 3. maddesinde ise, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve Odalar üzerinde yapılacak idari ve mali denetimin usul, esas ve sınırlarının belirlenmediği, yalnızca denetimin hangi bakanlık tarafından yapılacağının Bakanlar Kurulu Kararı ile belirleneceğinin öngörüldüğü, bu hali ile; sınırsız, belirsiz ve keyfiliğe yol açan söz konusu düzenlemenin Anayasa'nın 135. maddesinin 5. fıkrasına aykırı olduğu, dayanağı yasal düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olması nedeniyle, dava konusu Tebliğ'de hukuka uygunluk bulunmadığı, Tebliğ hükümlerine göre, şikayet ve ihbar üzerine ve şikayet konusu ile sınırlı olmak üzere denetim yapılabileceği, hiçbir şikayetin taraflarına iletilmediği ve şikayet konuları hakkında görüşlerine başvurulmadığı...

                  Somut olayda dava dilekçesindeki anlatıma göre, davanın İİK.' nun 16. maddesine dayalı şikayet niteliğinde bir dava mı, yoksa İİK.' nun 72. maddesine dayalı menfi tespit talebini içeren bir dava mı olduğu anlaşılamadığından, davacı vekiline öncelikle bu yönde açıklama yaptırılarak davanın niteliği saptanıp şikayet niteliğinde görüldüğü takdirde icra mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi, menfi tespit davası niteliğinde bulunduğunun saptanması halinde ise toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda işin esası yönünden bir hüküm tesisi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu