Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

A R A R Davacı 3. kişi vekili,29.01.2015 tarihinde haczedilen mahcuz malların müvekkili şirkete ait olduğunu, adresin ve mahcuz malların davalı borçlu ile ilgisi olmadığını, hacizde borçlu ile ilgili evrak bulunmadığını açıklayarak istihkak davasının kabulüne, haczin kaldırılmasına, ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı alacaklı vekili, devrin muvazaalı olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, haczin İİK.'nun 96, 97. maddesine göre yapılmış olup, karinenin aksinin davacı 3.kişi tarafından ispatlanamadığı keza davacı 3. kişinin işyerini borçludan devir aldığı, İİK.'nun 44. maddesine göre usulüne uygun devir yapılmadığı, Borçlar Kanunu'nun 179. / 202 maddesine göre devralanın sorumluluğunun kalkmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir....

    İİK Md. 257 ile verilen ihtiyati hacizden ayrılmakta olduğunu, öte yandan banka tarafından ipotekten kaynaklı hak ve alacakların taraflarına temlik edilmemiş olup yalnızca davaya konu icra dosyalarından kaynaklanan alacakların temlik edildiğini, taraflarına temlik edilmeyen bir teminat dolayısıyla hak talebinde bulunabilmelerinin mümkün olmadığını, yine İİK' nın 257 ve izleyen genel ihtiyati haciz kurallarından farklı olarak burada teminat alınması da zorunlu olmadığını, öte yandan bir an için huzurdaki dava bakımından İİK 257 vd maddelerinde yer alan şartların uygulama alanı bulduğunu, bu davalar bakımından özel bir ihtiyati haciz prosedürün öngörülmediğini düşünülse dahi İİK Md. 257/2 "Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa" hükmünün somut olay ile birebir bağdaştığını, zira davalı/borçlunun borçlandığı tarihten bu yana borcunu...

    Borçlu ile üçüncü kişi arasındaki alacaklıya zarar vermeye yönelik muvazaalı işlemler olarak yapılan bir niteleme ile hem BK 19’a göre geçersizliğin tespiti davası hem de İİK m. 277 dayalı tasarrufun iptali davası açılamaz. Burada maddi hukukun tanıdığı talep hakkı (muvazaa nedeniyle hükümsüzlük) ile takip hukukunun sağladığı talep hakkının (tasarruf iptali) yarışması (hakların yarışması) söz konusu değildir. Çünkü borçlu ile üçüncü kişi arasındaki hukuki fiil geçerli ise muvazaa davası açılamaz. Tersi durumda da iptal dava açılamaz. Dolayısı ile her iki davanın açılabilme konuları (koşul vakıaları) birbirinden farklıdır. Bu davalar iki ayrı hak arama yolunu düzenleyen bir birinden ayrık hükümlere dayanmaktadır (Erdönmez s.28). O hâlde açılan davanın TBK 19 maddesine dayalı tapu iptal ve tescil davası mı yoksa İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası mı olduğunun mahkemece açıklığa kavuşturulduktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir....

      İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın TBK.'nun 19. maddesi kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılmasına rağmen ilk derece mahkemesince İİK.'nun 276. maddesi kapsamındaki tasarrufun iptali davası olarak nitelendirildiği, kararın eksik inceleme ile verildiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. İSTİNAFA CEVAP : Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İİK.'nun 277 vd. maddelerinin kıyasen uygulanması gerektiği, aciz belgesi sunulmadığını beyanla istinaf talebinin reddini istemiştir. G E R E K Ç E Uyuşmazlık, TBK.'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir....

      Bu itibarla davacının takibe konu alacağı ile iptali istenen tasarrufun (taşınmazın icradaki satış değerinin) değerinin karşılaştırılarak hangisi daha az ise bu miktar üzerinden peşin harcın tamamlanması için davacı tarafa süre verilmeli, sonucuna göre işlem yapılmalıdır. Peşin harç tamamlandıktan sonra; Davanın sadece İİK 277 vd. maddeleri uyarınca açılmadığı ayrıca TBK 19. madde uyarınca açıldığı anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece TBK 19. madde yönünden kararda bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Dolayısıyla bu hukuki sebep yönünden de olumlu olumsuz bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Tüm bu sebeplerle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. HÜKÜM:Gerekçeleri yukarıda izah edildiği üzere; 1.Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Balıkesir 2....

      Somut uyuşmazlıkta, mahkemece aciz vesikası sunması için verilen sürede davasını muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası ( TBK 19) olarak nitelendirmiş, davalı ...'ın 2. Celsede alınan beyanında ilgili taşınmazın muvazaalı bir şekilde kendisinin aldığını ikrar etmesini de dikkate alarak davanın TBK 19 maddesi gereği açılan muvazaaya dayalı iptali davası olarak nitelendirilip İİK 277. ve devamı maddeleri gereği açılan tasarrufun iptali davasında istenen aciz vesikası sunulması ara kararından vazgeçerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Eldeki davacı tasarrufun iptali davası olarak açılmış olması ve dosyada usulune uygun ıslah dilekçesi ile talebin TBK 19. maddesi gereği muvazaaya dayalı iptal davası olarak davanın görülmesi talebinin bulunmaması nedeniyle davaya tasarrufun iptali davası olarak bakılması gerekir....

        Yerleşik yargıtay uygulamalarında da belirtildiği üzere, muvazaaya dayalı iptal davasında davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde ise iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. BK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında İİK'nın 277. vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi şartı aranmaz. Dava dilekçesindeki anlatım ve mahkemenin nitelemesi, davanın TBK 19 maddesinden kaynaklanan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davasına ilişkindir. BK'nun 19....

        İcra Müdürlüğü'nün 2015/804 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı borçlu Metin Karakuş'un adına kayıtlı Gümüşhane İli, Şiran İlçesi, Balıkhisar Köyü 130 ada, 18 parsel, 190 ada, 3 parsel, 191 ada 4 ve 5 parsel, 192 ada, 1 ve 7 parsel sayılı taşınmazları alacaklıları zarara sokmak kastıyla kardeşi olan diğer davalıya muvazaalı olarak devrettiğini belirterek, tasarrufların TBK m. 19 uyarınca muvazaalı olduğunun tespiti ile İİK 277 vd maddeleri kıyasen uygulanmak suretiyle iptalini, İİK m. 281/2 uyarınca dava konusu taşınmazların kaydına ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 22/06/2022 tarihli ara kararı ile kredi sözleşmesinin devirlerden sonra imzalandığı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir....

        süre ya da zamanaşımı süresi söz konusu olmayacağı hususunun sabit olduğunu, muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davaları dahil, tüm tasarrufun iptali davaları hakkında Yargıtay kararlarında davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması halinde ve İİK. 284. maddedeki hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi durumlarda T.B.K 19 . maddeye dayalı olarak bir dava açabileceği gibi aynı işlem için koşulların varlığı halinde İİK. 277 vd maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açmasının da mümkün olduğunu belirttiğini" öne sürerek kanun yoluna başvurmuştur....

        Dava dilekçesindeki açıklamalarda TBK 19.maddesine dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması, İİK. 284. maddedeki hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi değişik düşüncelerle BK 18.(yeni 19.) maddeye dayalı olarak bir dava açabileceği gibi aynı işlem için İİK. 277 vd maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açması da mümkündür. Davacının bu seçimlik haklarından BK 19. maddeye dayalı iptal yolunu seçtiği dava dilekçesinde açıktır. Öte yandan bu davanın görülebilmesi için, davacının borçludan bir alacağının bulunması yeterli olup, takip yapması veya bu takibin kesinleşmesine gerek yoktur. Dosya içeriğinden davacının da dahil olduğu tazminat davalarında davacı ve borçlu aleyhine mütesilsilen sorumlu olacak şekilde aleyhlerine tazminata hükmedildiği ve takibe geçildiği anlaşılmaktadır....

          UYAP Entegrasyonu