Bu nedenle eşlerin evlilik devam ederken, haksız eylem (TBK.m.49 vd.), sebepsiz zenginleşme (TBK.m.77.vd) ve sözleşmeden (TBK m. 207 vd) kaynaklanan borç/alacak/tazminat ilişkileri bulunabilir ve bir davaya/icra takibine konu edilebilir. Genel hükümlere dayalı bu borç/alacak ilişkilerine ilişkin davalarda ise, genel mahkeme görevli olacaktır. O halde, uyuşmazlık bir bankada ortak hesap şeklinde tasarruf edilen/çekilmiş olan bir miktar paranın aidiyetine ilişkin olduğuna göre; çözümünün genel hükümlerine yapılması ve görevli mahkemenin de Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kabul edilmelidir. Durum böyle olunca, davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesinin davada Aile mahkemesi'nin, görevli olduğu gerekçesiyle verdiği görevsizlik kararı, kanımca hatalı olmuştur. Temyiz edilen hükmün mahkemece davanın esasına girilip, gerçekleşecek sonucuna göre bir karar verilmek üzere bozulması gerektiğini düşünüyor, görevsizlik kararını onayan Değerli çoğunluğun kararına katılmıyorum....
Dava niteliği itibariyle TBK 19. madde kapsamında ya da İİK 277 vd. maddeleri kapsamında muvazaa iddiasına dayalı olmayıp Dairemiz görev alanı içinde kalan işlerden veya Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21/01/2013 tarih ve 1 sayılı kararı ile Dairemize verilen ve daha önceden Yüksek 4 Hukuk Dairesi tarafından bakılan davalardan da değildir. Temyiz inceleme yeri Yüksek 1. Hukuk Dairesine ait olmakla beraber anılan Dairece de gönderme kararı verilmiş olduğundan temyiz inceleme yerinin belirlenmesi için dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmek üzere YÜKSEK BİRİNCİ BAŞKANLIĞA SUNULMASINA, 16.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu halde mahkemece verilmiş olan ihtiyatı tedbir niteliğindeki ihtiyati haciz kararı, İİK.'nun 261. maddesine göre ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde icraya konulmalıdır. Somut olayda, davacı alacaklı mahkeme ilamına dayandırdığı alacağının tahsili için İİK.'nun 257. vd. maddeleri uyarınca borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının haczini istemiş ise de dayanak ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/328-2014/527 sayılı ilamının taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasına ilişkin olduğu ve iptali istenilen tasarrufun, davaya konu edilen ... İcra Müdürlüğünün 2012/1794, ... İcra Müdürlüğünün 2012/6409 ve 2012/1947 sayılı dosyaları yönünden iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Alacaklı, İİK.'nun 257. vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati haciz müessesiyle elde edilmek istenilen sonucu, İİK.'nun 277. vd. maddeleri uyarınca açılmış olan tasarrufun iptali davası ile elde etmiştir. Bu halde, davacının artık İİK.'...
Davanın İİK 277 vd md uyarınca açılan bir davaymış gibi bu davaya mahsus ön şartların yokluğundan dolayı usulen reddine karar verilmesi isabetsizdir. Sonuç itibariyle; derdestlik durumu bulunduğu takdirde öncelikle bu sebepten davanın usulen reddi, derdestlik sorunu bulunmadığı takdirde ise davanın esasına girilerek TBK 19 md uyarınca değerlendirme yapılması, davalı Veysi'nin vekaletnamesine dosyada rastlanmadığından varsa bu eksikliğin de tamamlatılması gerekmektedir. Tüm bu sebeplerle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, Bursa 6....
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi' nce 1 Eylül 2020 tarihi itibari ile uygulanmasına karar verilen Bölge Adliye Mahkemeleri iş bölümü kararlarından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi için düzenlenen iş bölümünün 12., 13., 14. ve 43. Hukuk Daireleri iş bölümü 3. bendine göre;TTK'nın 4. maddesinin atfıyla, Türk Borçlar Kanununda yer alan, işletmenin satılma ve değiştirilmesi (TBK. m. 202-203), yayım sözleşmesi (TBK m. 487-501), kredi mektubu ve kredi emri (TBK m. 515-519), ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları (TBK m. 547-554), ticari nitelikli havale (TBK m. 555-560), saklama sözleşmeleri (TBK m. 561 vd.) ilişkilerinden kaynaklanan alacak davaları sonucu verilen hüküm ve kararların istinafen inceleme görevi dairemize ait olup, yine iş bölümü 16. ve 44....
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi' nce 1 Eylül 2020 tarihi itibari ile uygulanmasına karar verilen Bölge Adliye Mahkemeleri iş bölümü kararlarından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi için düzenlenen iş bölümünün 12., 13., 14. ve 43. Hukuk Daireleri iş bölümü 3. bendine göre;TTK'nın 4. maddesinin atfıyla, Türk Borçlar Kanununda yer alan, işletmenin satılma ve değiştirilmesi (TBK. m. 202-203), yayım sözleşmesi (TBK m. 487-501), kredi mektubu ve kredi emri (TBK m. 515-519), ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları (TBK m. 547-554), ticari nitelikli havale (TBK m. 555-560), saklama sözleşmeleri (TBK m. 561 vd.) ilişkilerinden kaynaklanan alacak davaları sonucu verilen hüküm ve kararların istinafen inceleme görevi dairemize ait olup, yine iş bölümü 16. ve 44....
Eldeki dava da, İİK'nın 277 vd. maddeleri gereğince tasarrufun iptali olmadığı takdirde TBK'nın 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğuna göre, açılan dava aile hukukuna dayalı bir dava niteliğinde değildir. Taraflardan davacı ile davalı Yusuf'un daha önce evli olmaları da eldeki davanın aile hukukuna ilişkin olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Esasen davacı mevcut boşanma davasının mali sonuçlarından doğan haklarını korumak gayesi ile borçlunun tasarrufunun iptalini talep ettiğinden dava, Yargıtay HGK ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatlarında açıklandığı üzere asliye hukuk mahkemelerinin görevine girmektedir....
Davalı alacaklı vekili, davacı 3. kişi ile borçlu arasında yapılan muvazaalı devir işlemi nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davacı ile borçlunun restaurant işletmeciliği yaptıkları, TK. 202. maddesine göre devralanın işletmenin borçlarından sorumlu olduğu, devir ile ilgili İİK. 44. maddesinde düzenlenen yasal işlemlerin yapıldığına dair delil bildirilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir Dosya kapsamına göre, davaya konu haciz işlemi sırasında davacı 3.kişi, borçlu şirketten isim hakkıyla birlikte malları satın aldığını ifade etmiş olup, hazır bulunan çalışan da “Biz burayı devraldık” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu durumda, devredilen işletmede haciz yapılabilmesi, devrin muvaazalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlıdır....
Birleşen dosyaya ilişkin temyiz itirazlarının incelemesinde; İİK’nin 277 vd. maddelerine dayalı olarak doğrudan açılan tasarrufun iptali davaları genel mahkemelerde görülür. (İİK mad.281) Ancak, üçüncü kişi hacze dayalı istihkak davası açmışsa (İİK mad.97/6-9) davalı takip alacaklısı geçici veya kesin aciz belgesi sunmak zorunda olmaksızın, bu davaya karşılık tasarrufun iptali davası açabilir. (İİK mad.97/17) Bu durumda, karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davası istihkak davasına bakan icra mahkemesinde incelenerek karara bağlanır. Öte yandan, karşı dava, HMK’nin 133. maddesi gereğince cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek sureti ile açılır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gereken hususlardandır. Öte yandan HMK'nin 114/1-c maddesine göre dava şartlarındandır....
Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesine ve davanın ileri sürülüş şekline bakıldığında eldeki dava TBK 19. Maddesine dayalı tasarrufun iptali davasıdır....