Yine dava konusu haciz şerhinin ilgili taşınmaza 11/06/1965 tarihinde konulduğu, taşınmazın tapu kaydına konulan ihtiyati haciz şerhinin on yılı aşkın süredir devam ettiği, bu sürenin makul olmadığı gibi taşınmaz maliklerinin hukuki tasarruflarda bulunmasının sınırlandırdığı ve mülkiyet hakkını ihlal ettiği, zarara sebebiyet verdiği, yine lehtarın tespit edilemediği anlaşılmakla hukuki yararı kalmadığı anlaşılan ihtiyati haciz şerhinin terkinine " karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesince verilen karara karşı yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tapu kaydına işlenen ihtiyati haciz şerhinin terkini istemine ilişkin olup, 14. HD'nin bozma ilamı mevcuttur. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 04.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/371 E. sayılı dava dosyası üzerinden verilen ihtiyati haciz şerhinin halen kayıtta gözüktüğü, tüm satışların "ihtiyati haciz şerhi" yüklü olarak yapıldığı, buna göre, dava konusu taşınmaz üzerine konulmuş olan ihtiyati haciz şerhi, buna ilişkin yukarıda işlenen süreç, taşınmazın bulunduğu ana taşınmaza ilişkin kat irtifakının terkini ile yeniden tesisi, dava konusu taşınmazın tapu kayıt bilgilerinin yeni kat irtifakı işlemi ile değişmiş olması, bu yenilenen taşınmaz kaydı üzerine de ihtiyati haciz şerhinin işlendiği, ihtiyati haczin taşınmazın devrini önleyici bir kayıt olmadığı, taşınmazın ihtiyati haciz şerhi yüklü olarak devralınması nedeniyle mahkeme kararının verilmesi ve kesinleşmesi ile ihtiyati haczin kesin hacze dönüştürülerek takibinin mümkün olacağı, olay ve işlemlerin mahiyetine göre tapu idaresinin tazminata neden olan bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir. ... 3....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.1.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki haciz şerhinin terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.5.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca yükleniciye devredilen pay üzerine yüklenicinin borcu nedeniyle konulan haciz şerhinin terkini isteminde bulunmuştur. Davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı temyiz etmiştir....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 6208 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına 26.10.2000 tarihinde konulan haciz şerhinin terkini, ... 14.İcra Müdürlüğünün 1999/20485 sayılı takip dosyası sebebiyle menfi tespit talebi ve icra inkar tazminatı tahsili istemlerine ilişkindir. Davalı banka, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ... 14.İcra Müdürlüğünün 1999/20485 sayılı dosyası ile konulan 1.411.813.516.939 TL.lik haciz işleminin iptaline, haciz şerhinin terkinine, davacıların icra dosyasında borçlu olmadıklarının tespitine ve %40 oranında tazminatın davalı bankadan tahsiline karar verilmiştir. Hükmü, davalı banka temyiz etmiştir. Yukarıda özetlendiği üzere dava, 6208 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı banka lehine konulan haciz şerhinin terkini, ... 14.İcra Müdürlüğünün 1999/20485 sayılı takibi nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti ve icra inkar tazminatı tahsili istemlerine ilişkindir....
İhtiyati tedbir kararı verildikten sonra bu kararın ilgili tapu kaydına işlenmesi sonucu ihtiyati tedbir kararları 4721 sayılı TMK 1020. madde hükmü gereğince “tapu sicilinin açıklığı” prensibi uyarınca aleniyet kazanır ve bundan sonra hiç kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez. Bunun dışında o tapuyla ilgili işlem yapan herkesin kaydın nedenini araştırması, halin icabı ve hayatın olağan akışının gereğidir. Aksi takdirde ihtiyati tedbir kararının bir önemi, tapu siciline şerh edilmesinin bir anlamı kalmaz. İhtiyati tedbir şerhinin işlevi de tapu siciline yazılmasından sonra başlar. Açıklanan nedenlerle, ihtiyati tedbir şerhinden sonra konulan haciz şerhlerinin kaldırılması gereklidir. Tedbir kararından önce konulan haciz şerhlerinin kaldırılabilmesi için yararına şerh konulan kişilerin araştırılarak 6100 sayılı HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada taraf durumunu almaları zorunludur....
Mahkemece açılan bu davada 4722 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına 15.09.2003 günü işlenen ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Görülmekte olan davada yargılama sırasında 4722 parsel sayılı taşınmaz üzerine 28.10.2008 tarihinde ... 6. İcra Müdürlüğü’nün 2007/9850 sayılı dosyasındaki alacak nedeniyle haciz şerhi konulmuştur. Bu dosyanın alacaklısı davaya dahil edilen ..., borçlusu ise ... ... mirasçılarından ...’tir. Görülüyor ki haciz şerhi tapu iptali tescil istemiyle açılan davada verilen ihtiyati tedbir kararından sonra tapuya şerh verilmiştir. Bu nedenle ihtiyati tedbir kararlarından sonra konulan haciz şerhinin terkini gerekir. Mahkemece, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarına alacaklı ...’nun icra takibi sonucu konulan haciz şerhinin terkini gerekirken, anılan kişi hakkındaki davanın husumetten reddi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.12.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki şerhin terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 20.03.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 675 ada, 48 parsel sayılı taşınmazda, tapu kaydının beyanlar hanesinde bulunan ihtiyati tedbir ve haciz şerhlerinin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tapuda ihtiyati tedbir şerhinin ......
İhtiyati haciz sadece para alacakları hakkındaki davalarda (veya icra takiplerinde) bahis konusu olduğu halde, ihtiyati tedbir kaideden paradan başka şeyler (haklar, menkuller, gayrimenkuller) hakkındaki davalarda alınır (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Ekim 1968 s.576). Gerek ihtiyati tedbir kararı, gerekse ihtiyati haciz kararı verildikten sonra bu kararın ilgili tapuya işlenmesi sonucu ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararları TMK m.1020 hükmü gereğince “tapu sicilinin açıklığı” prensibi uyarınca aleniyet kazanır ve bundan sonra hiç kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez. Bunun dışında o tapuyla ilgili işlem yapan herkesin kaydın nedenini araştırması, halin icabı ve hayatın olağan akışı gereğidir. Yoksa ne ihtiyati tedbir kararının ne de ihtiyati haciz kararının bir önemi, tapu siciline şerh edilmesinin bir anlamı kalmaz. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz şerhini işlevi de tapu siciline yazılmasından sonra başlar....
Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de taşınmaz kaydının terkini mümkündür. 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince; Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Somut olaya gelince; mahkemece 04/03/2004 tarihinden sonra taşınmaz üzerine konulan haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmiş ise de, hangi tarihli haciz şerhlerinin kaldırıldığı hükümde açıkça gösterilmediğinden karar infaza elverişli değildir....