"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Borçlunun, yapılan ihalenin usulüne uygun olmadığını ileri sürerek feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, dava şartı yokluğundan istemin usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İhalenin feshi şikayet yolu ile istendiğinden ve şikayet bir dava olmadığından, ihalenin feshinde, davadaki anlamda, "davacı" ve "davalı" taraf yoktur. Burada, ihalenin feshini talep eden taraf ile karşı taraf söz konusudur. İhalenin feshi talebi bir dava olmadığından, ilgililerin tümünün karşı taraf olarak gösterilmemiş olması, ihalenin feshi talebinin reddini gerektirmez....
İİK'nın 7343 sayılı Kanun'un 27. maddesi ile değişik İİK'nın 134. maddesinin 3. fıkrasına göre pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenlerin ve ihalenin feshini isteyecek kişiler arasında sayılmayan kişilerin “... ihalenin feshi talebi, ihale bedeli üzerinden nisbi harca tabiidir. Bu harcın yarısı talepte bulunulurken peşin olarak yatırılmak zorundadır. Talebin kabulü halinde bu harç başka bir kimseye yüklenmez ve itirazı halinde iade edilir. Talebin reddi halinde ise alınan bu harç iade edilmez ve harcın kalan kısmı ihalenin feshini isteyenden tahsil edilir...” İhalenin feshi aslında bir tür şikayet olmakla birlikte önemi nedeniyle ihalenin feshi sebepleri ve prosedürü ayrıca düzenlenmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.04.2015 gününde verilen dilekçe ile terekenin tasfiyesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen 10.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, muris ...'ın tüm yasal mirasçıları tarafından mirasın reddi talebinde bulunulduğunu ileri sürerek murisin terekesinin resmi tasfiyesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, davanın zamanaşımı dolduğu gerekçesiyle reddini talep etmiştir. Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davalı T2 vekili cevap dilekçesinde özetle; İhalenin feshi talep etme süresinin ihalenin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün olduğunu, ilgililerin ihalenin yapılmasına kadar olan işlemlerdeki usulsüzlükleri en geç ihale günü öğrenmiş olduklarının kabulü gerektiğini, ihalenin feshini talep etme süresinin ihale tarihinden itibaren başladığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, davacının dilekçesindeki iddialarının mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin taşınmazın tescilini almasını önlemek için açılan bir dava olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İzmir 6. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, ihalenin feshi isteminin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Belirtildiği gibi açıklanan farklılıklar nedeniyle katılma rejiminin tasfiyesi ile terekenin tasfiyesi birlikte yapılamaz. Farklı tasfiye kurallarına bağlı bulunan her iki hakkın aynı anda ve birlikte tasfiyesi halinde ileride beklenmeyecek ve kestirilemeyecek sorunlarla veya sonuçlarla karşılaşılması mümkün olabilir. Bu konuda isteğin olup olmaması da sonuca etkili değildir. Katılma alacağının, terekenin borcu olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Ancak bu alacak hakkı terekeden öncelikle ödenmesi gereken bir alacak hakkıdır. Davacı, terekeden alacaklı olduğu gibi, aynı zamanda az önce açıklanan TMK'nun 641. maddesi uyarınca da terekenin borçlusu durumundadır. Yani somut olayda, alacaklı ve borçlu sıfatı davacıda birleşmiş durumdadır. Tüm bunlar gözönünde bulundurulduğunda, katılma alacağı ile terekenin birlikte tasfiyeye tabi tutulmasının doğuracağı sakıncaların ve ortaya çıkabilecek çözümsüzlüklerin şimdiden kestirilmesi oldukça güçtür....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Uyuşmazlık; ihalenin feshi talebinden ibarettir. İİK.'nın 134. maddesinde ihalenin fesih nedenleri teker teker belirtilerek gösterilmemiştir. Sadece (ihalenin Borçlar Kanununun 226. maddesinde yazılı), (satış ilanının tebliğ edilmemiş olması), (satılan malın esaslı niteliklerindeki hata) ve (ihaledeki fesat) nedeniyle ihalenin bozulabileceğine değinilmiştir. İhalenin bozulma nedenleri gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay uygulamasında; 1- İhaleye fesat karıştırılması, 2- Arttırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler, 3- İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler, 4- Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması, şeklinde sıralanabilir. İhalenin feshi isteminde bulunan davacı, İİK. 'nun 134/8. Maddesi uyarınca, menfaatlerinin zarara uğramış olduğunu ispatlamak zorundadır....
Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine aittir. İhalenin feshini isteyen şikayetçi, kendisi dışındaki diğer ilgililere, satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği hususunu ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremez. O halde mahkemece, alacaklının yerinde olmadığını ileri sürdüğü ve mahkemece irdelenmeyen diğer fesih nedenleri incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taşınmazda haczi olan ancak ihalenin feshi istemine dair şikayeti bulunmayan ...... ......'e satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmediği gerekçesi ile ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir....
in Karşı Oy Yazısı: İİK 134/II maddesine göre ihalenin feshi yalnız şikayet yolu ile icra mahkemesinden istenebilir. Satışa (paraya çevirmeye) hazırlık işlemleri öncesinde ve arttırmaya hazırlık işlemlerinde veya arttırma sırasında yapılmış usulsüzlük ya da kanuna aykırılıklar nedeniyle ihalenin feshi istenir. Şikayet hakkının kullanılmasının birinci şartı şikayet ehliyeti ise de, ikinci şartı şikayette hukuki yarardır. İhalenin feshi talebinde bulunacak kimsenin somut bir olayda ihalenin feshini isteyebilmesi için bunda hukuki yararının bulunması gerekir. Fesih isteyen kişi belirgin bir fesih sebebine dayanmalı ve bu yanlış işlem nedeniyle hukukça korunan menfaati ihlal edilmiş olmalıdır. İcra ve İflas Kanununda 134. maddenin 8. fıkrasında bu husus açıkça belirtilmiştir. Kanun hukuki yarar şartını "İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur.” şeklinde düzenlenmiştir....
Satış bedelinin ödenmemesi nedeniyle icra müdürlüğünce şikayet konusu ihalenin düşürülmesine karar verilmesi ihalenin feshi davasını konusuz kılmayacağı gibi, satışa esas teşkil eden takip iptal edilmiş olsa dahi, usulüne göre yapılmış olan ihale geçerli olup, ihalenin feshi davasının kesinleştiği gözetilerek davacı borçlu hakkında hükmedilen para cezasının eski hale getirilmesi ile yargılamanın iadesi mümkün olmadığından, dosya kapsamı, delil durumu, gerekçe değerlendirildiğinde mahkeme kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı görülmekle istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ihaleye konu taşınmazın muhammen bedelinin 210.000 TL olmasına rağmen bunun üzerinde 301.000 TL'ye satılmış olduğundan zarar unsuru oluşmadığını, borçlunun şikayette hukuki yararının bulunmadığını, kamu düzenine yönelik olarak da herhangi bir fesih sebebinin bulunmadığını, İİK'nın 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshi isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi halinde işin esasına girilmemiş olunacağından borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmemesi gerektiği anlaşıldığından ihalenin feshi talebinin reddine karar verildiğini, bununla birlikte taşınmaz üzerindeki hacizden davacının haberdar olduğu ancak 7 günlük şikayet süresi içerisinde meskeniyet şikayetinde bulunmadığını da belirterek;davacının meskeniyet iddiasının süresinde yapılmamış olması nedeniyle reddine, ihalenin feshi talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine, işin aslı incelenmediğinden tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir...