Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

'Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur." fıkraları eklenmiştir. Yine 5766 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinde, "Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler ve eklenen hükümler, hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahsil edilmemiş bulunan amme alacakları hakkında da uygulanır" hükmü ile, belirtilen değişiklikler ve getirilen yeni hükümlerin, yürürlük tarihinden sonra doğacak amme alacakları için uygulanacağı gibi kanunun yürürlülük tarihinden önce doğmuş olup, halen ödenmemiş amme alacakları için de uygulanacağı sonucu ortaya çıkmaktadır....

    Bu maddenin gerekçesinde de, yapılan bu düzenlemenin Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen fiyat farkı, kur farkı, haksız yere alınan ihracatta vergi iadesi, kaynak kullanımını destekleme primi gibi bazı amme alacaklarının asıl borçludan tahsil edilememesi halinde kanuni temsilcilerin, teşekkülü idare edenlerin mal varlığından 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsilini sağlamak amacına yönelik olduğu açıklanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu Maddesinin 2 inci fıkrasında vergi ve buna bağlı alacaklarla ilgili özel bir hükmün yer alması ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi ile ilgili gerekçede, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa yapılan gönderme ile sözü edilen maddenin diğer kamu alacakları için getirildiği belirtilmiştir....

      Dairemizce yapılan değerlendirmede; Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi'nin 2019/3666 Esas sayılı takip dosyasında, 34 XX 936 plakalı aracın ihale ile davalı ihale alıcısı tarafından satın alındığı, davacı tarafından aracın esaslı niteliğinde hata nedeniyle ihalenin feshi istemiyle iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. 30/11/2021 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 7343 sayılı kanunla İcra İflas Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun 27. maddesi ile 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 134. maddesi değiştirilmiş olup "Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmi sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebi, ihale bedeli üzerinden nispi harca tabidir. Bu harcın yarısı talepte bulunulurken peşin olarak yatırılmak zorundadır..."...

      İşin esasına girerek talebin reddine karar verirse ihalenin feshini talep edeni feshi istenen ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezasına mahkûm eder." düzenlemesine yer verilmiştir....

      GEREKÇE : Dava, ihalenin feshi istemine ilişkindir. İhalesin feshi, 6183 sayılı Yasanın 'gayrimenkul malların haczi ve satışı' bölümünde yer alan 99. maddede düzenlenmiş olup "Satış komisyonu tarafından gayrimenkul kendisine ihale edilen alıcı o gayrimenkulün mülkiyetini iktisap etmiş olur. İhalenin feshi gayrimenkulün bulunduğu yerin icra tetkik merciinden şikayet yoluyla istenebilir." denilmektedir. İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106’ncı maddesi ile mülga 506 sayılı Kanunun 134'üncü maddesinde, bu Kanun uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101’inci maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir. Davanın yasal dayanağı ise 6183 sayılı Kanununun 99'uncu maddesidir....

      Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 6183 sayılı Yasa'nın 100/1. maddesi "Amme alacaklarının tahsili için İcra ve İflas Kanunu hükümleri dairesinde amme borçlusunun iflası istenebilir." hükmünü içermektedir. Anılan hükümde borçluya yönelik iflas talebinin takipsiz (doğrudan) ya da takipli başlatılması hususunda herhangi bir ayrım bulunmamaktadır. Kamu alacakları için de, alacaklı kamu kurumunun borçlusunu haciz veya iflas yolu ile takip etme hususunda seçim hakkı vardır. Eğer kamu alacağından dolayı alacaklı borçlusunu haciz yolu ile takip etmek isterse, bu takibin 6183 sayılı Kanuna göre yapılması gerekirken kamu alacakları için, alacaklı kamu kurumu, borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması halinde iflas yoluyla takip yapmak isterse, bu takip 6183 sayılı Yasa'ya göre değil, İİK hükümlerine göre yapılmalıdır....

        İlanın şekli, artırmanın tarzı, yeri ve günü alacaklı amme idaresinin ve borçlunun menfaatine en uygun gelen şekil göz önünde tutularak alacaklı amme idaresince tesbit olunur. Hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda; Davalı kurum 2012/14379 dosya nolu menkul mal açık artırma satış ilanında 6183 sayılı yasa 85. madde ve devamındaki düzenlemelere de dayanarak; " Satış ilanı ilgililerin adresine gönderilecek , adrese tebligat yapılmaması halinde işbu ilan tebliğ yerine geçecektir." kararını aldığı görülmekte olup iş bu şatış ilanı ile alınan karar gereğince davacıya tebliğ yapılması zorunlu olmayıp, tebliğ yapılmadığı takdirde ilanın tebliğ yerine geçeceği göz ardı edilerek davanın reddi yerine kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma neticesi yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

          Mahkemece, icra takibine konu Anayasa Mahkemesi’nce verilen ilamın eda hükmü içerdiği, bu nedenle takibin ilamlı icra yoluyla yapılmasında takip yolu itibariyle bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi üzerine, karar borçlu vekili tarafından esastan ve alacaklı vekili tarafından vekalet ücretine yönelik temyiz edilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’un 1. maddesinde, “Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunacağı” hükme bağlanmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 47. maddesine göre, “para cezasiyle diğer hukuku amme borçlarının takibi...

            Somut olayda davacı tarafça, bu hükme dayalı olarak fonun her türlü alacağının 6183 sayılı Yasa'ya tabi olduğu ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 141. maddesindeki yirmi yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu iddia edilmektedir. Oysa, doktrinde Yrd. Doç. Dr. ....nin Türkiye Barolar Birliği Dergisi'nin 2012(101)'de yayınlanan "...'nin Özel Hukuktan Kaynaklı Alacaklarını Tahsilde Yetkisini Aşması Sorunu" konulu makalesinde de açıklandığı üzere; Türk ... Hukuku, ikili bir ayrıma dayanmakta, özel hukuktan kaynaklı alacakların takip usulü 2004 sayılı ... ve İflas Kanunu, amme alacaklarının takip ve tahsil usulü ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'la düzenlenmektedir. 6183 sayılı Kanun'un kapsamını düzenleyen .... maddesi özel alacaklar ile amme alacakları ayrılmakta, 6183 sayılı Kanun'un sadece amme alacaklarının tahsilinde uygulanacağı ortaya konulmaktadır. Kanun'a göre, özel alacak- amme alacağı ayrımında esas alınacak iki ölçüt bulunmaktadır....

              O halde; davaya konu alacağın 6183 Sayılı Kanun'un (1) maddesinde sayılan amme alacaklarından olması, amme alacaklarının tahsili ve yapılacak takiplerde 6183 Sayılı Kanun Hükümlerinin uygulanacağının aynı kanunda açıkça belirtilmesi karşısında, uyuşmazlığın 6183 Sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümlenmesinin doğru olmadığı düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun (2) no'lu bent yönünden görüşlerine katılmıyorum.30/10/2014...

                UYAP Entegrasyonu