Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/1054 KARAR NO : 2020/1053 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : NİĞDE İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/11/2020 NUMARASI : 2020/271 ESAS 2020/288 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takibin yapıldığı Niğde İcra Müdürlüklerinin yetkisiz olduğunu, takibin genel yetkili icra dairesi olan borçlunun ikametgah adresindeki icra dairesinde başlatılması gerektiğini, müvekkilinin halen Dörtyol'da ikamet etmekte olduğunu, yetkili icra müdürlüğünün Dörtyol İcra Müdürlüğü olup, takip konusu senetteki imza müvekkiline ait olmadığını, borca, ferilerine, faize itiraz ettiklerini belirterek...

Davalı- borçlu icra takibine konu borca ve icra dairesinin yetkisine itirazla yetkili icra müdürlüğünün ikametgahı yeri olan Gediz İcra Müdürlüğü olduğunu bildirmiş, açılan itirazın iptali davasında da süresinde verdiği dilekçesinde akdi ilişkiyi inkarla birlikte mahkemenin yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemenin Gediz Mahkemeleri olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece yetki itirazının reddi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı – borçlunun hem icra dairesinin hem de borca itirazı halinde İİK.’nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenir. HUMK.’nundaki yetki hükümleri İİK.’nun 50. maddesi uyarınca ilamsız icradaki yetki hakkında da uygulanır. Davalı yan akdi ilişkiyi inkarla borca itiraz ettiğine göre artık yetkili icra müdürlüğünün belirlenmesi yönünden B.K.’nun 73. maddesi hükmüne dayanılamaz, yetkili icra müdürlüğü HUMK.’nun 9. maddesi gereğince belirlenir....

    İlk derece mahkemesi tarafından ; "...Davalı borçlu davaya konu ilamsız takip için itiraz etmişse de; itirazının şu nedenlerle kaldırılması gerekmiştir; öncelikle yetki itirazında bulunulmuş; ama yetkili icra dairesi yetki itirazında açıkça belirtilmemiştir. Yetki itirazlarında borçlunun yetkili icra dairesini ayrıca ve açıkça belirtmesi gerekir. Bu nedenle bu itirazın reddi gerekmiştir. Yine davalı taraf senetteki imzaya açıkça itiraz etmemiştir. İmza itirazının İcra iflas Kanununun 62. Maddesinin 6. Fıkrası gereğince ayrıca ve açıkça yapılması gerekmektedir. Oysa davalı borçlu icra takibine itirazında imzaya açıkça itiraz etmemiştir. Sadece karşı tarafa borcu bulunmadığını belirtmiştir. Bunun dışında soyut ifadelerle itiraz eden borçlu şekli ve sınırlı bir inceleme yapan mahkememizin aradığı delil ve somut belgeleri dosyaya sunmamıştır. Davalı imzasını açıkça inkar etmediği senet nedeniyle davacıya borcu bulunmadığını ispatlayamamıştır....

    A.Ş. arasında akdedilmiş olup davalı bakımından bağlayıcı olmadığı, bu nedenle takibe dayanak sözleşmedeki yetki şartının davalı yönünden geçersiz olduğu, takibe dayanak borç para borcu olup para borcu da götürülecek borç olduğundan ve alacaklının ikametgahı olan Ankara'da ödeneceğinden davalının yetki itirazı yerinde olmayıp reddine karar verildiği, davacı borçlu tarafından süresi içerisinde borcunun bulunmadığı belirtilerek takibe itiraz edildiği, her ne kadar davalı tarafça imzaya itiraz edilmemişse de takibe dayanak sözleşmede davalının imzası bulunmadığından imzaya itiraz edilmemesinin borcun ikrar edildiği anlamına gelmeyeceği, genel haciz yolu ile takipte davalı borçlunun itirazı halinde davacı alacaklının İİK'nun 68/a maddesinde düzenlenen belgeler ile takip yapması halinde ancak itirazın kaldırılmasına karar verilebileceğinden davacının alacağının imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarı içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde...

    İİK'nun 168/5. maddesi gereğince, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, imzaya itirazın, yasal beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir. Borçlunun iddiası, İİK'nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğinde olup, yasal süresi içerisindeki itirazında takip konusu çekteki imzasına açıkça itirazda bulunmamıştır. Yargılama sırasında 26.04.2016 tarihli celsede ileri sürdüğü imza itirazı ise İİK'nun 168/4. maddesi uyarınca yasada öngörülen beş günlük süreden sonra yapıldığından imza itirazı geçerli değildir. O halde, mahkemece, borçlunun borca itirazı incelenerek sonuca gidilmesi gerekirken, imzaya itirazı incelenerek alınan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesisi isabetsizdir....

      Dökme LPG Tesisi Kurulması ve LPG İkmal Sözleşmesi gereğince ödenmesi gereken vade farkı alacağının tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili, hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalının iddiaya konu sözleşmedeki imzaya yönelik itirazı üzerine imza incelemesi yaptırılmış alınan rapora göre sözleşmedeki imzanın davalı şirket temsilcisine ait olmadığı anlaşılmıştır. Öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenmiş ve söz konusu sözleşmenin davalıyı yükümlülük altına sokmadığı, borcu doğuracak ticari ilişkinin varlığı davalı yanca kabul edilmediğinden, B.K.nun 73.maddesinin uygulanamayacağı gerekçeleriyle yetki itirazı yerinde görülmüş ve yetkisiz icra dairesinde takip yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

        İcra dairesinin yetkisine itiraz halinde bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir takibin varlığından söz edilemez. Somut olayda, dava dilekçesinin ekindeki tarafları tacir olan sözleşmede yetki şartı olarak İstanbul (Anadolu) Mahkemeleri ve icra daireleri yetkili olarak belirlenmiştir. Davalı yan icra takibine itirazında Kırıkkale icra dairelerinin yetkili olduğundan bahisle yetkiye itiraz etmiştir. Sözleşmenini ifa yerinin ise Kırıkkale olduğu anlaşılmaktadır. Davalının icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazı usul ve yasaya uygundur. İşbu dava dayanağı olan icra takibinin ise yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığı, davalının süresinde borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz etmesi sonucu takibin durduğu, usulüne uygun başlatılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından HMK'nın 115/2 maddesi gereği dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 06/02/2020 NUMARASI : 2017/643 ESAS - 2020/194 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) - İmzaya İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının yasal süresi içerisinde istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine İstanbul 11....

          Mahkemece davanın yetki yönünden reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Dava, icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, Mahkemece; ... Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğundan bahisle davanın yetki yönünden reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafından başlatılan icra takibi sırasında davalı borçlu icra dairesinin yetkisiyle birlikte borca itiraz etmiş, açılan bu davada da mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. İtirazın iptali davasının görülebilmesi için ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekmektedir. Bir icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemez....

            İİK'nın 62/1. maddesinde; "İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. İtiraz, takibi yapan icra dairesinden başka bir icra dairesine yapıldığı takdirde bu daire gereken masrafı itirazla birlikte alarak itirazı derhal yetkili icra dairesine gönderir; alınmayan masraftan memur şahsen sorumlu olur" hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; borçlunun ileri sürdüğü hususlar, genel haciz yolu ile takipte itiraz niteliğinde olup, bu itirazın İİK'nın 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekir. Dolayısıyla icra müdürlüğü yerine icra mahkemesine yapılan itiraz fuzuli olup, hukuki sonuç doğurmaz (Yargıtay 12.HD 2020/5295 E, 2021/845 K). Takip dayanağı çekteki imzaya itiraz edilmesi halinde de itirazın icra müdürlüğüne yapılması zorunludur (Yargıtay 12.HD 2015/33220 E, 2016/8285 K)....

            UYAP Entegrasyonu