CEVAP : Davalı vekili süresinde cevap dilekçesi sunmamış, beyan dilekçesi ve duruşmadaki beyanları ile özetle; yetkisiz icra dairesinde takip başlatıldığını, yetki itirazında bulunulduğunu, dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER : İstanbul ... İcra Müdürlüğü ... Esas sayılı dosyası, tarafların ticaret sicil kayıtları, BA-BS formları ile tüm dosya kapsamı. GEREKÇE : Dava, icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı borçlu tarafından, İstanbul ... İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılan ... esas sayılı icra takibine yapılan itirazda; Ankara Batı İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine de itirazda bulunulmuştur. Somut olayda alacaklı- davacı tarafından girişilen icra takibinde davalı-borçlu hem icra dairesinin yetkisine hem de borca süresinde itiraz etmiş, yapılan bu itiraz neticesinde icra takibi durmuştur....
Mahkemece borçluların itirazı üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulması konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğinden itirazın kaldırılması isteminin reddine, temerrüt nedeniyle davalıların tahliyelerine karar verilmiştir. Kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı borçlular tarafından müddeti içinde yapılan itiraz ile İİK’nun 66. maddesi hükmü uyarınca takip kendiliğinden duracağından, icra müdürünce ayrıca takibin durması yönünde bir karar alınmasına gerek bulunmamaktadır. Olayımızda, ödeme emrinin borçlulara 07.04.2009 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine borçlular tarafından yedi günlük süre içinde borca itiraz dilekçesi verildiği görülmüştür. Şu durumda müddeti içinde yapılan itiraz ile icra takibi durduğundan mahkemece itirazın kaldırılması istemi ile ilgili olarak işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın kaldırılması isteğinin reddine karar verilmesi doğru değildir....
Davalı borçlu icra takibine, itiraz dilekçesinde borca itiraz ile birlikte icra dairesinin yetkisine itiraz de etmiştir.Mahkemece icra dairesinin yetkisi konusunda herhangi bir karar verilmemiştir. Yetkili icra dairesinde takip yapılması itirazın iptali davasının koşullarından biri olduğundan İİK. 50. md. uyarınca mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece; alınan bilirkişi raporları ile davalının ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 16.575,75 TL alacaklı olduğu, takip tutarının ise 13.169,49 TL olduğunun anlaşıldığı, davacı vekilinin davalının 10.000 TL ödeme yaptığını, alacak miktarının 6.575,74 TL olduğunu beyan ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının 6.575,74 TL'lik kısmının iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı davalıdan faturaya dayalı bakiye alacağı olduğu iddiasıyla Çine 2. İcra (Karpuzlu) Müdürlüğü'nün 2009/37 sayılı dosyasıyla 01.06.2009 tarihinde ilamsız icra takibine geçmiştir. Davalı borçlu anılan icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmiştir. Bu itiraz üzerine Çine Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 30.09.2009 tarihinde itirazın iptali davası açılmıştır....
sayılı dosyasında davalının icra takibine vaki itirazının iptaline, takibin devamına, davalı borçlu tarafından icra takibine haksız bir şekilde itiraz edildiğinden icra takibine konu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere belirlenecek icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. SAVUNMA : Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır. Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davalının maliki olduğu araçların davacının işlettiği tünelden geçip geçmediği, geçmiş ise geçiş bedelini ödeyip ödemediği, geçiş bedelinden ve ceza tutarından sorumlu olup olmadığı, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın haklı olup olmadığı, iptalinin gerekip gerekmediği noktasındadır. Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davalı borçlunun yetkiye itirazının reddine, takibin devamına, davalıca borca ve faizlere itiraz edilmediğinden davacının borç yönünden itirazın kaldırılması hakkında karar ihtihazına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu icra takibinde sadece icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş, borca yönelik itirazların saklı tutulduğu bildirilmiştir....
Mahkemece, taraflar arasındaki sözlemenin 15.maddesinde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu konusunda yetki şartı bulunduğu, B.K.nun 73.maddesinin hilafına şart mevcut olmadığı hallerde uygulanabileceği gerekçesi ile mahkemenin yetkisizliğine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın yetkili İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. İtirazın iptali davalarında davanın temelini oluşturan icra takibinde hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz edilmesi durumunda dava koşulu olduğundan İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekir....
İcra Müdürlüğü'nün 2016/... Esas sayılı takibindeki alacağa dayalı alacağa ilişkin başlatılan adi takip yolu ile icra takibine borçlu davalılar tarafından süresinde itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın iptali davasının süresinde açıldığı anlaşılmıştır. Usulüne uygun yapılmış bir takip bulunması itirazın iptali davasının görülmesi için 6100 Sayılı HMK'nun 114/2.fıkrası gereğince dava şartıdır. Aynı alacağa ilişkin önce başlatılan ... İcra Müdürlüğü'nün 2016/... esas sayılı takibi, borca itiraz üzerine durdurulmuş, açılan itirazın iptali davasının da huzurdaki dava açılmadan önce açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Açılmamış sayılmasına karar verilen dava, hukuki yönden hiç açılmamış sayılacağından aynı alacak için ... İcra Müdürlüğü'nün 2016/... esas sayılı dosyasındaki takip de itirazın iptaline ilişkin bir karar verilmediğinden ve takip edilmediğinden düşmüş sayılır. Davacının aynı alacak için ......
Davacı alacaklının itirazın iptali davası açabilmesi için borçlunun yasal süre içerisinde vereceği dilekçe ile icra takibine konu asıl borca ve/veya fer'ilerine ve/veya icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla borçlunun yasal süre içerisinde asıl borca ve/veya fer'ilerine ve/veya icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmemesi halinde icra takibi borçlu yönünden kesinleşeceğinden alacaklının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Hukuki yarar ise HMK'nun 114/1.h maddesi uyarınca dava şartı olup, HMK'nun 115. maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir....
Borçluların icra mahkemesine başvurusu bu hali ile İİK'nun 168/5 ve 169. maddeleri kapsamında borca itiraz olup, icra mahkemesince aynı Kanun'un 169/a maddesine göre incelenerek sonuçlandırılması gerekir. Takibe itiraz edilmesinden sonra, gerek borçlunun itirazından vazgeçmesi ve gerekse alacaklının itirazı kabul etmesi yahut icra dairesine başvurulup takipten feragat edilmesi tazminat talebinin reddini gerektirmez. Aksinin kabulü halinde itiraz üzerine haklı olmadığını anlayan tarafın talebinden vazgeçmek suretiyle aleyhine tazminata hükmedilmesini engellemesi gibi kabulü mümkün olmayan bir durum ortaya çıkar (HGK'nun 16.10.1996 tarih, 1996/601- 711 ve 21.3.2001 tarih, 2001/266 sayılı kararları). Somut olayda; alacaklının borçlunun borca itirazından sonraki bir tarihte, 30.10.2018 tarihinde, itiraza konu alacak kısmından icra dosyasında feragat ettiği görülmektedir....