Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü'nün 2013/5281 Esas sayılı ve Ankara 27. İcra Müdürlüğü'nün 2013/5496 Esas sayılı dosyaları ile takip başlatıldığını, borçlu şirketin 22/05/2012 tarihinde tasfiyeye girdiğinin ve davalının tasfiye memuru olarak atandığının, 30/05/2016 tarihli genel kurulda da şirketin tasfiye kapanışının yapılarak sicil kaydının silindiğinin öğrenildiğini, TTK'nın 541 vd.maddeleri ile 553.maddesine göre davalı tasfiye memurunun icra takibine konu alacaklardan sorumlu olduğunu iddia ederek davalı tasfiye memurunun haksız eylem ve işlemleri nedeniyle müvekkilini uğrattığı zararlardan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL'nin faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir....

    İcra Müdürlüğü'nün 2013/5496 Esas sayılı dosyaları ile takip başlatıldığını, borçlu şirketin 22/05/2012 tarihinde tasfiyeye girdiğinin ve davalının tasfiye memuru olarak atandığının, 30/05/2016 tarihli genel kurulda da şirketin tasfiye kapanışının yapılarak sicil kaydının silindiğinin öğrenildiğini, TTK'nın 541 vd.maddeleri ile 553.maddesine göre davalı tasfiye memurunun icra takibine konu alacaklardan sorumlu olduğunu iddia ederek davalı tasfiye memurunun haksız eylem ve işlemleri nedeniyle müvekkilini uğrattığı zararlardan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL'nin faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir....

    İş Mahkemesi'nin 2019/228 Esas sayılı dosyası ile 04/09/2019 tarihinde rücuen tazminat davası açtığı, ayrıca sözkonusu şirkete karşı Konya 1.İcra Müdürlüğü'nün 2012/18 Esas sayılı dosyası ile başlattığı icra takibi bulunduğu, şirketin tasfiye sonucu ticaret sicilinden kaydının silinmiş olması nedeniyle davacının rücuen tazminat davasına ve icra takibine devam edebilmek için iş bu ihya davasını açtığı anlaşılmıştır. Türk Ticaret Kanunu'nun 643. maddesinde; tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş olup, aynı kanunun 636- 644. maddeleri arasında limited şirketlerin tasfiye usulü düzenlenmiştir....

    , takip hakkında itirazlar süresi içinde sunulduğunu belirterek, icra dosyasının öğrenme tarihi olan 29.09.2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesine, icra müdürlüğüne yapılan borca itirazımızın tebliğ tarihinin değişmesi nedeniyle süresinde kabul edilerek icra müdürlüğünün itirazımın reddine dair kararının şikayet nedeniyle kaldırılmasına, icra takibinin itiraz nedeniyle durdurulmasına, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir....

    Oysaki somut olayda, davacı vekili teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmemiş, aşkın haciz yapılması nedeniyle diğer araç ve taşınmazlar üzerine konulan ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir. İşbu işlem icra memurunun muamelesinden doğmuştur. Bu kapsamda İİK'nun 261/son maddesinde yer alan "İhtiyati haczin infazı ile ilgili şikayetler infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine yapılır." şeklindeki hüküm gereğince aşkın haciz şikayetini inceleme görevi işlemi yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine aittir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 09.03.2022 tarih, 2022/630 Esas ve 2022/723 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir gerekçesiyle karşı yetkisizlik kararı vermiş, her iki karar da istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olduğundan dosya merci tayini için dairemize gönderilmiştir. Talep, merci tayinine ilişkindir....

    DELİLLER : Marmaris 1.İcra Müdürlüğünün 2010/2046 esas sayılı dosyası, Marmaris İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/282 esas 2011/365 karar sayılı dosyası, bilirkişi raporu, tüm dosya kapsamı. İDM KARARININ ÖZETİ : İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; İcra memurunun işleminde kanuna aykırı bir yön bulunmadığından,davacının zararı ile memur işlemi arasında illiyet bağı bulunmadığından ,davacının T3 yönelttiği mevcut davanın reddine karar verilmiştir....

    karar verildiği, bunun üzerine alacaklılar vekilinin icra mahkemesine başvurarak; icra memurunun ret kararının iptali ile borçlunun belirtilen adresinde haciz işlemi yapılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmektedir....

      İcra Müdürlüğünün 2010/13827 Esas sayılı dosyasında icra takibi yaptıklarını, takibe itiraz edilmesi nedeni ile Bursa 5....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaret HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Suç tarihinde alacaklı vekili ile icra memurunun pasaj içinde bulunan herkesin sınırlama olmaksızın girip çıkabileceği işyerinde haciz işlemi gerçekleştirdikleri sırada, sanığın haciz tutanağı düzenlenmesini engellemek için icra memurunun eline vurarak kalemini aldığı ve her iki mağdura yönelik hakaret ve tehdit içeren sözler sarf ettiği anlaşılmakla direnme eyleminin içlerinden birisi TCK'nın 6/1-d maddesine göre yargı görevi yapan avukat olmak üzere birden fazla kamu görevlisine karşı işlenmesine bağlı olarak aynı Kanunun 265/2, 43. maddeleri uyarınca en az 2 yıl 6 ay hapis cezası verilmesi gerekeceği, hakaret suçundan ise temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayinine ve TCK'nın 125/4. maddesinin uygulanmasına ilişkin gerekçelerinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek...

          Nitekim hukuki sorunlan hakimin mesleki bilgi ve deneyimleriyle çözmesi gerektiginden bu sorunların en yetkin kişisi hakim olup Anayasa'nın 138. maddesinde de hukuka uygun olarak hüküm verme yetkisi hakime tanınmıştır. ( Anayasa Mahkemesinin 2015/10393 bireysel başvuru numaralı kararı Paragraf 74) Davacı tarafından davalı T3 aleyhine icra memurunun kusurlu davranışından kaynaklı olarak maddi tazminat davası açılmıştır. Açılan bu tazminat davasında icra memurunun kusurlu davranışının bulunup bulunmadığının tespiti varsa bu kusur oranının belirlenmesi noktasında yargılamayı yürüten mahkeme hakiminin görevli olduğu tartışmasızdır....

          UYAP Entegrasyonu