Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Dairesinin 2022/19496 Esas sayılı dosyası ile davalı tarafın müvekkili hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, iş bu icra dosyasında 10/08/2022 tarihinde müvekkili site adresine fiili hacze çıkıldığını, ve sitedeki asansör beyinleri'ne haciz ve muhafaza işlemi uygulandığını, bu işlemin 4721 sayılı TMK'nın 684. maddesi gereğince hukuka aykırı olduğunu, icra memuru işleminin yasaya veya olaya uygun bulunmaması nedeniyle icra mahkemesine başvurarak şikayet yolu ile kaldırılmasının istenmesi kural olarak yedi günlük süreye tâbi olduğunu, şikayet süresinin, şikayet konusu işlemin öğrenildiği günden başlayacağını (İİK’nun 16/1) bu kuralın iki önemli istisnası olduğunu, bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabileceğini (m.16/2)....

İcra Müdürlüğü'nün 2018/36100 Esas sayılı dosyasından alınan talimat gereğince, İstanbul Anadolu 5. İcra Müdürülüğü'nün 2018/1492 Talimat sayılı dosyasından haciz ve muhafaza işlemi yapılmak üzere, dosya borçlusu T3 Tic. Ve San. A.Ş.'nin Küçükbakkalköy Mah. Vedat Günyol Cad....

Lojistik şirketinin 18/10/2007 tarih ve 15/06/2008 tarihlerine ait 50.850,00.TL kira borcunun bulunduğunu ve bunun faizi ile tahsilinin istenildiğini, Mersin 4 İcra Müdürlüğü'nün 2010/... esas sayılı takip dosyası kapsamında toplam 86.675,31.TL'lik ilamsız icra takibine başlanıldığını, borçlu şirketin itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu ve bunun üzerine Mersin ......

    İcra ve İflas Kanununun “sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 5. maddesinde; '' İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları , ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.'' hükmü yer almaktadır. İcra ve İflas Kanunu'nun 5. maddesi, icra ve iflas dairelerinin görevleri sırasında ilgililere vermiş oldukları zararların tazminini amaçlayan bir düzenlemedir. İlgililer kavramına icra takibinin tarafları olan alacaklı ve borçlunun yanında, zarara uğrayan üçüncü kişiler de girerler. Madde lafzından açıkça anlaşılacağı üzere İİK'nun 5. maddesi kusur sorumluluğunu düzenlemektedir. Bu sorumluluğun gerçekleşmesi için icra ve iflas dairelerinin görevleri ile alakalı olarak olumlu ya da olumsuz bir eylem ya da işleminin mevcut olması ve bu işlemi gerçekleştiren memur tarafından kusurlu olarak icra edilmesi gerekir....

    , tebligatın usulsüz olduğu bu derece açıkken böyle bir işlemin gerçekleştirilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu ve müvekkilinin alenen mağduriyete uğratıldığını, davalı taraf ile müvekkili arasında herhangi bir borç ilişkisinin bulunmadığını, takip konusu olarak ise müvekkilinin vefat etmiş olan babasının alacaklılara olan borcuna istinaden takibin başlatıldığının belirtildiğini, nitekim böyle bir borç ilişkisinin de bulunmadığını, başlatılmış olan takibin dayanaksız ve mesnetsiz olduğunu bu nedenlerle usulsüz tebligat nedeniyle icra dosyasının öğrenme tarihi olan 02.10.2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesine, İcra Müdürlüğüne yapılan borca itirazlarının tebliğ tarihinin değişmesi nedeniyle süresinde kabul edilmesine, icra takibinin itirazları neticesinde durdurulmasına, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir....

    İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinden, tahsile kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir. İcra takip işlemleri öğretide yapılan tanımlamaya göre icra organları tarafından borçluya karşı yapılan, borçlunun hukukî durumuna zarar vermeye elverişli olan ve cebrî icranın alacaklı yararına ilerlemesi amacına yönelmiş bulunan işlemlerdir (Kuru, s. 148). Taraf icra işlemleri ise takibin taraflarınca yapılan takibe yön ve şekil veren, çoğunlukla da icra organlarını işlem yapmaya yönelten işlemlerdir (Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder/Ayvaz Taşpınar, Sema/ Hanağası, Emel: İcra ve İflas Hukuku, Ankara 2020, s. 113). Örneğin haciz talep edilmesi taraf takip işlemi olup, haczin yerine getirilmesi ise icra takip işlemidir....

      Ancak; 1-Sanığın aşamalardaki savunmalarında, alacaklı vekili sıfatıyla gitmiş olduğu haciz mahallinde, borçlunun hakaretlerine ve haciz işlemini engelleyecek eylemlerine maruz kaldıklarını, icra memurunun 155 polis hattını arayıp yardım istediğini, yaklaşık 1 saat kadar bekleyişe rağmen, polislerin olay yerine gelmediklerini, yeniden arama yaptıklarında, icra müdürlüğünden yazılı belge talep etmeleri üzerine, icra memuru tarafından verilen belgeyi polis merkezine götürdüğünde de, polis memurlarının kayıtsız tutum ve davranışlarda bulunarak, işlemi geciktirdiklerini beyan etmesi karşısında, ilgili icra memurunun ifadesi alınıp, katılanın iddiaları yöntemince irdelenerek, sanık hakkında TCK'nın 129. maddesinin uygulanma imkanının tartışılmaması, 2-Kabule göre de; a-Sanığın, emniyet amiri katılan ...'...

        Şti.nin son sicil kaydının istenmesi, adı geçen davalının faaliyette olup olmadığının, sicilden terkin edilip edilmediğinin sorularak, a- Ticaret Sicil Memurluğunca davalının sicilden terkin edilmediğinin bildirilmesi halinde gerekçeli kararın ve davacı tarafın temyiz dilekçesinin adı geçen davalının ticaret sicilinde kayıtlı en son adresine yöntemince tebliğ edildikten, b- Adı geçen davalının tasfiye halinde olduğu bildirildiği takdirde tasfiye işlemi tamamlanmamışsa tasfiye memurunun kimlik ve adres bilgilerinin sorularak gerekçeli kararın ve davacı tarafın temyiz dilekçesinin tespit edilen tasfiye memuruna yöntemince tebliğ edildikten, c- Tasfiye işlemi tamamlanmış ve tasfiye sonu kararı ile davalı ticaret sicilinden terkin edilmiş, tüzel kişiliği son bulmuşsa adı geçen davalının ihyasının sağlanması ve tasfiye memurunun atanması için davacıya uygun süre verilerek ihya olunduktan sonra gerekçeli kararın ve davacı tarafın temyiz dilekçesinin adı geçen davalının tasfiye memuruna yöntemince...

          İcra memurunun İİK’nun 97.maddesine göre işlem yapması gerekirken hatalı olarak İİK’nun 99.maddesine göre işlem yaparak alacaklının dava açmak zorunda bırakılması ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmaz. Yasaları doğru uygulamakla görevli mahkeme hakimi icra memurunun hatalı işlemi ile bağlı değildir. Haciz uygulanan işyerinin davalı 3.kişiye ait olduğuna ve onun işlettiğine ilişkin tüm deliller borç doğumundan sonraki tarihli olduğu gibi, soyut nitelikte kalan tanık anlatımları da yeterli ve hükme dayanak yapılacak nitelikte olmadığından, alacaklının davasının kabulü gerekirken reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. O halde, davacı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya (Alacaklı) iadesine, 30.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            tarafından, davalı ... aleyhine 16/04/2012 gününde verilen dilekçe ile icra memurunun sorumluluğu nedeniyle uğranılan maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 26/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare tarafından istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Davacı ...'ın vefat ettiği vekili tarafından bildirilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 513/1 . maddesi uyarınca ölüm ile vekalet ilişkisi sona ereceğinden gerekçeli kararın vekile tebliği doğru olmamıştır. Mahkemece davacının mirasçıları tespit edilip kararın mirasçılara tebliği gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda gösterilen şekilde işlem yapılmak üzere dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 28/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu