Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda eş rızası bulunmadığından davalının kefaletinin geçersiz olduğu, davalının borçtan sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının iki adet kefalet sözleşmesinde imzasının bulunduğu, kredinin ödenmediği iddiasıyla davacının kredi hesabını kat ettiği, alacağın tahsili için icra takibi başlattığı, davalının icra takibine itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalının kefalet sözleşmelerinde yer alan kefaletinin yasanın aradığı şekil koşullarına uygun olup olmadığı, davalının kefil sıfatıyla borçtan sorumluluğu bulunup bulunmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte şikayetçi icra kefili icra mahkemesine başvurusunda, icra kefaletinin eşinin rızası bulunmaması nedeniyle TBK'nun 584. maddesi uyarınca geçersiz olduğunu ileri sürerek kefilliğinin iptalini istediği, mahkemece şikayetin kabulü ile davacı borçlu yönünden yapılan takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 584. maddesinin 1. fıkrasında; “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya...
İcra müdürlüğünün ... esas sayılı takip dosyasına konu borçtan dolayı davalı karşı davacının, karşı davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin kötü niyetli yapılıp yapılmadığı anlaşılamadığından karşı davacının kötü niyet tazminat talebinin reddine." karar verilmiştir....
isimli şahsa tapuda devrettiğini, bu nedenle senetlerdeki kefaletinin geçersiz duruma düştüğünü, buna rağmen davalının senetlere dayalı olarak kendisi aleyhinde icra takibi yaptığını ileri sürerek borçlu olmadığının tesbitini istemiştir. Davalı, senetlerin daire satışından kaynaklandığını, davacının bu satışa aracılık ettiğini ve kefil olacağını söyleyerek ipotek koymasına engel olduğunu, yapılan anlaşma uyarınca dairenin tapusunun alıcı ...'ın isteği üzerine üvey oğlu ...'a devredildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalının edimini yerine getirdiği kabul edilerek davanın reddi ile davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; davalıya ait dairenin dava dışı ...'...
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davaya konu icra takibi 500.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak yapılmış olup, davalı vekilinin cevap dilekçesinde de belirttiği üzere kredi sözleşmesinin tanzimi sırasında söz konusu bononun davacılara imzalatıldığı, bono bedeli olan 500.000,00 TL üzerinden değil 430.000,00 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, davaya konu bononun tanzim tarihi ile kredi sözleşmesinin tanzim tarihinin aynı olması, davanın tarafları arasında önceye dayalı başkaca bir ilişkinin bulunmayışı gözönüne alındığında, davaya konu edilen bononun kredinin teminatı niteliğinde olduğu, davacıların kefaletinin geçerli olmadığı iddiasının yazılı delillerle ispat edilemediği, taraflar arasındaki temel ilişki olan kefalet ilişkisi kapsamında yapılacak inceleme neticesinde varsa davacıların borçlu oldukları tutarın belirlenmesi gerektiği, mahkemenin de aynı yolu izleyerek bu amaçla bilirkişi raporları aldığı ve alacak tutarının doğru tespit edildiği gerekçesiyle...
İcra müd. 2013/... E....
nin müvekkili bankanın kredi müşterisi olduğunu, diğer davalıların asıl borçluya müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek borçlulara ihtarname gönderildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalılar hakkında başlatılan icra takibinin davalıların itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, Adana 9.İcra Müdürlüğü'nün 2012/11640 sayılı dosyasına yönelik itirazın iptali ile davalılar aleyhinde tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, dava konusu alacağın rehinle teminat altına alınmış olması sebebiyle davacı bankanın önce rehne başvurmak zorunda olduğunu, müvekkilleri hakkında doğrudan takip yapamayacağını, davalı ...'un kefaletinin olmadığını, davacı tarafın usulüne uygun ihtarname göndermemiş olması sebebiyle temerrüdün gerçekleşmediğini, talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu ve BSMV talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir....
İcra Dairesi'nin 2012/5594 sayılı dosyasının takip talebinde "2012/5593 numaralı dosyadaki alacağın tahsilinde tekerrür olmamak kaydıyla" şerhinin düşüldüğü, 2012/5593 sayılı dosyada takip dayanağı olan 11.10.2005 tarih ve 2005/43 numaralı kredi sözleşmesinde davacının kefaletinin bulunduğu, alacaklı vekilince dosyada alacağın tamamının tahsil olduğunun bildirildiği, ... 2. İcra Dairesinin 2012/5595 sayılı dosyasındaki takibe dayanak kredi sözleşmesinde davacının kefaletinin bulunmadığı, ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/150 E. ve 2016/4 K. numaralı dosyasında, davacı ... adına kayıtlı taşınmaz üzerine ... 2. İcra Dairesinin 2012/5594 takip numaralı dosyasında konulan haczin kaldırılması taleplerinin reddedilmesi işlemine karşı şikayet yoluna başvurulduğu, bu dosyada davalı vekilinin "Dava dilekçesini kabul etmiyoruz müvekkil banka alacağını tahsil harcı hariç haricen tahsil etmiştir borçlu taraf dosya borcunu müvekkil bankaya elden gelerek bankaya ödemiştir....
Noterliğinin 21/11/2016 tarih ve ... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirimde bulunulduğu, borcun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından hesabın kat edilerek davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığı, yapılan bilirkişi incelemesi ile icra takip tarihi itibariyle bakiye 55.166,85 TL borcun bulunduğu, davalı ...'ın kefaletinin geçerli olduğu ve bu miktarın davalının kefalet limiti içerisinde kaldığı, davalı ... yönünden temerrüdün icra takip tarihinde oluştuğu anlaşılmakla bu davalı yönünden işlemiş faiz talebi kabul edilmeksizin ana para üzerinden sorumluluğu kabul edilmek üzere, davanın bu kapsamda kısmen kabulüne karar verilmiştir. " gerekçeleri ile; " 1-Davanın kısmen kabulü ile; davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin (Davalı ...'...
Ancak, usulüne uygun icra kefaleti olsa ve hakkında takip yapılan asıl borçlu yönünden takip kesinleşse dahi, icra kefiline icra emri çıkarılarak tebliğ edilmedikçe, kefil hakkındaki takibin devamı mümkün değildir. Somut olayda şikayetçi ...'in 31/03/2015 tarihinde dosya borcuna icra kefili olduğu, ancak şikayetçiye usulüne uygun bir icra emri tebligatı yapılmamış olduğu belirlenmiştir. İcra emri tebliğ edilmeden kefil yönünden şikayet hakkı doğmaz ve icra kefaletinin geçersizliği ileri sürülemez. O halde, mahkemece; şikayetçi icra kefiline icra emri tebliği yapılmadığından şikayet hakkı doğmadığı ve bu aşamada hukuki yararı bulunmadığı gözetilerek istemin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....