in dava konusu takip dosyasında icra kefaletinin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3. kişi vekilince temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı 3. kişi vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 2,75 TL kalan onama harcının temyiz eden davacı 3. kişiden alınmasına 12.4.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
- K A R A R - Davacı banka vekili müvekkili ile dava dışı kişi arasında yapılan kredi sözleşmesinin davalının kefil olarak imzaladığını, davalının kefaletinin 5.000.00 YTL ile sınırlı olduğunu, davalının icra takibine haksız itirazda bulunduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevabında kredi borcunun ödendiğinin kendisine söylendiğini, ikinci defa çekilen krediden haberi olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda icra takibinde asıl alacağın 15.629.39 YTL olduğu, davalıya bu miktar üzerinden ödeme emri tebliğ edildiği, itirazın da buna göre yapıldığı, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Mahkemenin görevi dava değerine göre belirlenir....
Mahkemece, keşideci için geçersiz olan bono nedeniyle kefilin kefaletinin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, icra dosyasına konu 01.06.2004 vade tarihli 10.000 YTL bedelli bono sebebi ile borçlu olmadığının tespiti ile icra dosyasına ödenilen paranın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davacının aleyhindeki Silifke İcra Müdürlüğünün 2004/961 sayılı takip dosyasına verdiği 09.06.2004 tarihli dilekçe ile, bu takip sonunda tanzim edilen 27.07.2004 tarihli haciz tutanağında borcu kabul beyanı bulunmaktadır. Davacının kendisini bağlayıcı bu beyanları üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
. - K A R A R - Dava; Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalı kefillerin itirazlarının haksız olduğu iddiasına dayanan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davalı ... vekili, müvekkilinin asıl borçlusu dava dışı ... Petrol Ltd. Şti. olan 28.06.2004 tarihli sözleşmeye 50.000 TL limitle kefil olduğunu, bu sözleşmeden kaynaklanan borç ödendikten sonra 21.04.2006 tarihli yeni bir sözleşme imzalandığını, müvekkilinin, bu sözleşmeye kefaletinin bulunmadığını, icra takibine konu alacağın da bundan kaynaklandığını belirterek davanın reddi ile %40 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir. Diğer davalı, duruşmalara katılmadığı gibi cevap dilekçesi de vermemiştir....
- KARAR - Davacı vekili, davalı banka tarafından davacı hakkında kredi sözleşmesine istinaden ilamsız takip açıldığını, takibe dayanak gösterilen kredi sözleşmesinde ya da başkaca borçlandırıcı bir evrakta davacının imzası ve kefaletinin bulunmadığını, davacının imzasının taklit edilmek suretiyle hakkında icra takibi başlatıldığını ileri sürerek ... İcra Müdürlüğü'nün 2010/4728 Esas sayılı dosyasına istinaden davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalı banka ile dava dışı ... arasında 01/12/2009 tarihinde genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, davacı borçlunun da sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını borcun ödenmemesi nedeniyle ihtarname keşide edildikten sonra ilgililer hakkında icra takibi başlatıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
ın banka çalışanları ile samimi ilişkilerine dayanarak çektiğini düşündüklerini, bankanın ağır görev kusuru bulunduğunu, davalı bankanın kendi kusuru neticesinde çekilen kredinin ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, müvekkili şirketin ... 10. İcra Müdürlüğü'nün 2013/4107 Esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasına yapılan tahsilatların iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı şirket temsilcisi ...'ın oğlu olan ...'ın aynı sözleşmede kefaletinin bulunduğu, kredinin talimat ile çekildiği ve şirket hesabından kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı tarafça genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için icra takibine girişildiğini, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu İsmail Doğan arasında imzalanan kredi sözleşmesinde müvekkilinin şahsi kefaletinin bulunmadığını, müşterek borçlu müteselsil kefil hanesindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin eşinin ciranta olduğu çeke dayalı olarak girişilen icra dosyasında haciz tehdidi ile kefil olduğunu, dava dışı ciranta eşi yönünden icra mahkemesince takibin durdurulduğunu, diğer takip borçluları yönünden de takibin aynı şekilde durdurulduğunu, borcun zamanaşımına uğradığını bilmeden müvekkilinin icra takip dosyasına kefil olduğunu belirterek müvekkilinin kefaletinin geçersizliğine ve takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davacının talebinin takip hukukuna ilişkin olması ve icra hukuk mahkemesince şikayet yolu ile icranın geri bırakılmasının sağlanabileceği görevli mahkemenin icra hukuk mahkemesi olduğu, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
ın icra kefili olduğunu, icra kefaletnamelerinin ilam hükmünde olduğunu ileri sürerek borçlular hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, İİK. 38. maddesi atfıyla aynı Yasa'nın 32. maddesi gereğince ihtiyati haciz talep edilen icra kefilleri hakkında icra emri tebliğinin gerektiği, İİK. 33. maddesi nazara alındığında istemin yargılamayı gerektirdiği ve davalı yanın mal kaçırma girişiminde olduğunun dosya kapsamı ile kanıtlanamadığı, İİK m. 257'nin yasal şartlarının oluşmadığı, TBK'nin 583. maddesi gereğince karşı taraf ... ve ...'ın yazı ve imza olarak eksiksiz kefalet beyanlarının şeklen icra tutanağında yer almadığı ve maddi hukuk anlamında geçerli bir icra kefaletinin bulunduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmasının gerektiği, alacaklı tarafça esas takibe geçildiği ve icra emrinin tebliğ edildiği, ihtiyati haczin yasal şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir....
Öte yandan icra kefaletinin diğer eşin borcu nedeniyle verilmiş olması, anılan maddede öngörülen eşin rızası koşulunu da ortadan kaldırmaz. Kefalet sözleşmelerinin geçerliliği için öngörülen bu şekil şartları icra kefaletleri hakkında da uygulanır. Ancak ve sadece usulüne uygun olarak verilen icra kefaletleri ilam hükmünde belge sayılacağından Türk Borçlar Kanunu'nun 583. ve 584. maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmış olması zorunludur. Anılan maddeler koşullarında yapılmayan icra kefaletinin ilam niteliğini taşıdığı düşünülemeyeceği gibi böyle bir belge esas alınarak ilamlı icraya ilişkin İcra ve İflas Kanunu hükümlerinin uygulanmasına ve icra kefili hakkında işlem yapılmasına da imkân bulunmamaktadır....