Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, davacının davalı firmanın çalışanı olarak Kurtköy Biltek Kolejinde 14/11/2014-28/08/2015 tarihleri arasında temizlik şefi olarak çalıştığını, iş akdinin haber verilmeksizin 28/08/2015 tarihde sebep gösterilmeksizin, savunma alınmaksızın feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine, işsiz kalınan süreye ilişkin 4 aylık brüt ücrete, işe iade kararında uymama durumunda 8 aylık ücret tutarında tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

    Somut olayda, davacı fazla çalışma yaptığını, ancak karşılığının işveren tarafından ödenmediğini, dosyada mevcut ibraname ile davalının savunmalarının çeliştiğini bu nedenle ibranamenin geçersiz olduğunu iddia etmiştir. Davalı yargılama aşamasındaki savunmalarında, davacının fazla çalışma yapmadığını, davacının yaptığı fazla çalışma ücretlerinin ödendiğini bu konuda davacı ile aralarında yazılı ibra sözleşmesi imzalandığını savunmuştur. Dosyada mevcut yazılı ibra sözleşmesi (ibraname) incelendiğinde, "davacının fazla mesai ücretlerini aldığı..." belirtilmiştir. Bilirkişi raporundan, davacının çalışma şekli ve sürelerinden davacının fazla çalışma yaptığı açıkça ortadadır....

      İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir. İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Somut olayda; dosya kapsamında yer alan 19.07.2011 tarihli ibranamenin mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükte iken düzenlendiği görülmektedir. İbraname içerik yönünden değerlendirilmeden önce iş sözleşmesi devam ederken alınan bir ibraname olup olmadığının ortaya konulması gereklidir....

        A.Ş.’nin ortağı olduğunu, davalı şirketler arasında akdedilen 09.07.2007 tarihli kira sözleşmesinin muvazaalı olduğunu, davalı gerçek kişilerin de ilgili şirketlerin yönetim kurulu üyeleri olduklarını ve hukuka aykırı işlemlere doğrudan katılmış bulunmaları nedeniyle sorumlu olduklarını ileri sürerek, 09.07.2007 tarihli davalı şirketler arasında akdedilmiş kira sözleşmesi ile işletme ruhsatının devrine ilişkin işlemler ve varsa dayanağını oluşturan işlemlerin geçersizliğinin tespiti ile davalı... Enerji ve Entegre Tarım Ürünleri Üretim Gıda San. ve Tic. A.Ş.’nin 08.05.2009 tarih, 2009/03 ve davalı ... A.Ş.'nin 09.05.2009 tarih, 2009/04 sayılı yönetim kurulu kararlarının geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, uyulan bozma ilamına göre, davacının davalı şirketler arası akdedilen kira sözleşmesinin muvazaalı olması nedeniyle geçersizliğinin tespiti dışındaki diğer davacı taleplerinin Yargıtay 11....

          B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı ... vekili, murisin ihaleyi alan işveren şirketin işçisi olduğunu, idare ile arasında hizmet akdi bulunmadığını, idare ile murisin işvereni yüklenici şirket arasında bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin söz konusu olmadığını, katı atık ihalesinin bir müteahhide verildiğini, ihale konusu işin yüklenici şirkete bir bütün olarak ihale edildiğini, idarece ihale ile yüklenici şirketin hizmet satın alınmasının söz konusu olup, satın alınan hizmet yüklenici şirketçe kendi istihdam ettiği işçileri eliyle ifa edildiğini, idare ile yüklenici şirket arasında 4857 SY nın 2/6 maddesinde tanımlanan nitelikte bir "asıl işveren-alt işveren" ilişkisinin koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

            Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Somut olayda; 02.08.2009 tarihli ibranamede, davacı 22.03.2006–02.08.2009 tarihleri arasındaki çalışmalarına karşılık tüm alacaklarını aldığını beyan etmiştir. İbraname imzalıdır ve Türkçe düzenlenmiştir. İbranameye dayalı olarak düzenlenen ödeme belgesi ingilizce düzenlenmiş ise de, ödemeye dair ayrıca imzalı ücret bordroları bulunmaktadır. Bordrolarda ödenen tutarlar ödeme belgesi ile uyumludur. İbraname fesih tarihinden sonra alınmış, alacaklar tek tek sayılmıştır. İbranamenin irade sakatlığı ile alındığına dair delil bulunmadığı gibi kıdem ve ihbar tazminatı yönünden savunma ile de çelişmemektedir....

              Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: YARGITAY KARARI A)Davacı İsteminin Özeti: Davacı taraf dava dilekçesi ile özetle; 22/05/2006-30/09/2011 tarihleri arasında davalı şirket nezdinde grafiker olarak çalıştığını, davalı firmanın küçülmeye gitmesi sebebi ile, işçi çıkarımları yapıldığını, davacı da kıdem tazminatı ödemesi yapılacağından, işveren ile anlaşmak zorunda kaldığını, bir kısım kıdem tazminatı ödemesi aldığını ancak eksik olduğunu, bu sebepler ile, şimdilik kıdem tazminatı farkı 200,00 TL.nin faizi ile birlikte, davalı-taraftan tahisiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Sayılı geri çevirme ilamı ile 03.11.2017 tarihli ibranamenin dosyaya kazandırılması istenmiş ise de Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından itiraza konu dosya dışındaki 2020.E.3531 sayılı başvuru dosyasındaki 11.12.2017 tarihli ibranamenin gönderildiği, itiraza konu başvuru dosyanın ise 17.12.2019 başvuru tarihli 2019.E.115798, 26.05.2020 karar tarihli K-2020/43754 sayılı dosya olduğu, işbu dosyanın taraflarını kapsayan 03.11.2017 tarihli ibranamenin dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir. Bu itibarla sözü geçen eksiklik ikinci kez yazışmaya mahal verilmeksizin titizlikle ve ivedilikle tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeplerle; Belirtilen işlemin yerine getirilmesi için dosyanın İtiraz Hakem Heyetine iletilmek üzere mahkemeye GERİ ÇEVRİLMESİNE, 12.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

                  "İçtihat Metni" YARGITAY İLAMI Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı vekili, feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesini istemiştir. Davalı idare vekili, husumet itirazında bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirket vekili, davacının iş akdinin görülen lüzum üzerine 4857 sayılı Kanun'un 17. maddesi uyarınca hakları ödenerek feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, Dairemizin 2015/9485 Esas ve 2015/8289 Karar sayılı bozma ilamına uyularak gerekli araştırmalar yapılmış ve feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının davalı şirket işyerinde işine iadesine, davacının davalılarca birlikte istihdam edilmiş sayılacağı gerekçesiyle davalıların mali sonuçlardan birlikte sorumluluğuna karar verilmiştir....

                    Değinilen maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri tazminat ve alacaklar dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün haklar yönünden uygulanır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Ancak 6098 sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olmadığı dönemde imzalanan ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. İbranamenin feshi izleyen bir aylık süre içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşu 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen ibra sözleşmeleri için geçersizlik sonucu doğurmaz....

                      UYAP Entegrasyonu