Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesinde evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacağını, boşanma kararının kesinleşme tarihind en itibaren bir yıl geçmiş olmakla yoksulluk nafakası davası açma hakkının sona ereceğini Alaşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/169- 257 E/K sayılı dosyasıda verilen kararın 03/11/2006 tarihinde kesinleştiğini, yaklaşık 13 sene evvel taraflar arasında boşanmanın gerçekleşdiğini öncelikle işin esasına girilmeden zaman aşımı itirazları sebebiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesini,, ayrıca davacı asilin boşanma davasındaki boşanma protokolünde nafaka talebinden feragat ettiğini, bu sebeple de feragat sebebi ile davacı asilin nafaka talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olup müvekkiline karşı açılmış bulunan haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini, müvekkiline karşı açılmış bulunan davanın T.M.K.nın 178.maddesinde yasal düzenleme ve itirazları doğrultusunda...

Sayılı anlaşmalı boşanma dava dosyasındaki taraf beyanları ve anlaşmalı boşanma protokolü içeriğinden, davacının ve davalının, dava konusu taşınmazın iştirak nafakasının toplu ödemesi olarak davalıya devrini kabul ettiklerine ilişkin herhangi bir beyanları bulunmadığı gibi, dava konusu taşınmazın devri hususunun nafaka başlığı altında değil, katkı payı alacağı başlığı altında kararlaştırılmış olduğu, bununla birlikte iştirak nafakasının müşterek çocuklar reşit olana kadar talep edilebilecek alacaklardan olması sebebi ile davalının kanundan doğan hakkını kullanmasının hile olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara ve 26.06.2002 doğumlu müşterek çocuk Damla Paylan yönünden hükmedilen iştirak nafakasının 18 yaşını bitirince kendiliğinden sona ereceğinin tabii bulunmasına göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf isteminin esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: HMK'nın 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, anlaşmalı boşanma kararı ile hükmedilen iştirak nafakasının indirilmesi davasıdır. TMK. mad.176/4 hükmüne göre: “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” Aynı şekilde 331. madde uyarınca; “durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” Yukarıda sözüedilen yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir. Hakkaniyet bir bakıma adaleti deyimler. Fakat; sevgi, anlayış ve hoşgörü duygularıyla paylaştırıcı ve denkleştirici davranmak, adaletli davranmaktan daha başka ve daha ileride bir anlam taşır....

Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili, taraflar arasında görülen boşanma davasında velayeti davalıya tevdi edilen müşterek çocuk için müvekkilinin 3.000 TL iştirak nafakası ödemesine hükmolunduğunu, müvekkilinin 2008 yılı kasım ayına kadar hükmolunan nafakayı düzenli olarak ödediğini, ancak bu tarihten sonra ekonomideki olumsuzluklar nedeni ile işleri bozulan ve kazancı düşen müvekkilinin iştirak nafakasını aylık 1.250 TL olarak ödemeye başladığını, şu an müvekkilinin tek gelir kaynağının taşınmazlarından elde ettiği kira geliri olduğunu ileri sürerek; iştirak nafakasının 1.000 TL ye indirilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; davacının ... ve ...’da pek çok gayrimenkule sahip olduğunu ve bu gayrimenkullerinden gelir elde ettiğini savunarak; davanın reddini dilemiştir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 1- Davacının yoksulluk nafakasının kaldırılmasına yönelik istinaf isteminin incelenmesinde; Dava konusunun davalı yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması, müşterek çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakalarının ise azaltılması talebine ilişkin olduğu; Mahkemece, "Davacının yoksulluk nafakasına ilişkin davasının KISMEN KABULÜ ile mahkememizin 2018/1031 Esas ve 2018/935 Karar sayılı 25/01/2019 kesinleşme tarihli ilamı ile davalı kadın için hükmedilen ve ÜFE oranında artışına karar verilen yoksulluk nafakasının iş bu dava tarihi olan 07/02/2022 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 750,00 TL'ye indirilmesine, nafakanın kesinleşmesinden itibaren her yıl ÜFE oranında artırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacının iştirak nafakasının indirilmesi davasının REDDİNE, " karar verildiği ve anılan hükme karşı davacı tarafından istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. 6763 sayılı yasa ile değişik HMK. 341. maddesinin 2...

    Davalı; davacının boşanma duruşmasında nafaka ödemeyi kabul ettiğini, bu beyanın protokolün hazırlanmasından sonra ortaya konduğunu ve TMK 166/3 maddesi uyarınca anlaşmalı boşanmaya karar verildiğini, iştirak nafakasının kamu düzenine ilişkin olduğunu, mahkemenin bu konuda resen karar verebileceğini, protokolde giderlerin karşılanması için olduğu belirtilmiş ise de gerçekte boşanmanın gerçekleşmesi için davacının daha önceden yaptığı bir taahhüt olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (erkek) taarfından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, erkek tarafından "anlaşmalı boşanma" talebiyle açılmış, üzerinde anlaşmaya varılan protokol hükümleri davalı kadın tarafından da imzalanmıştır. Ancak davalı (kadın) ön inceleme duruşmasına gelip, boşanmayı kabul beyanında bulunmuş ise de protokol hükümlerine ek olarak kendisi için tedbir yoksulluk, velayeti kendisine bırakılacağı kararlaştırılan müşterek çocuklar içinde tedbir iştirak nafakası talebinde bulunmuştur. Duruşmada taraflar "nafakalar" hususunda anlaşamadıklarına göre, dava anlaşmalı boşanma olmaktan çıkmış, kendiliğinden çekişmeli boşanmaya dönüşmüştür. Bu bağlamda Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi şartları oluşmadığı anlaşılmaktadır....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...Dava tarafların birbirlerine karşı açmış oldukları iştirak nafakasının artırılması ve azaltılmasına ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 182.maddesi uyarınca "velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır" hükmü uyarınca; velayeti anneye verilen küçüğün bakımına, eğitim ve gözetimine katkıda ve yardımda bulunmak için davalının dosyadaki deliller ve sosyal ekonomik araştırma raporuna göre belirlenen mali gücü oranında boşanma kararından sonra aradan geçen sürede paranın satın alma gücünün azalış oranı ve bu yolda TÜİK'in yıllık istatistikleri de gözetilerek, ödeyeceği nafaka miktarı belirlenmiş, bu bağlamda davacı-birleşen davalı kadının davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı-birleşen davacı tarafın iştirak nafakasının azaltılmasını talep ettiği anlaşılmıştır....

        HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-Davacı-davalı erkeğin, iştirak nafakasının indirilmesi talebinin reddi kararı ile karşı davada iştirak nafakasının arttırılması kararına yönelik istinaf talebinin HMK'nın 352. maddesi gereğince REDDİNE, B-Davacı-davalı erkeğin, yoksulluk nafakasının kaldırılması-indirilmesi talebinin reddine yönelik istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, C-Davacı-davalı erkeğin istinaf incelemesine hasren yaptığı yargılama giderlerine yönelik; 1- Davacı-davalı erkek tarafından peşin olarak yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf karar ve ilam harçlarının Hazineye irat kaydına, 2- Davacı-davalı erkek tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 3- İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından davalı-davacı kadın yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4- HMK'nun 27 ve 359/3 maddeleri uyarınca kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe çıkartılmasına...

        UYAP Entegrasyonu