Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

in velayetinin davalı annesine verilip aylık 450 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, nafakanın her yıl İstanbul Ticaret Odasınca belirlenen ÜFE oranında artırılmasına karar verildiğini, nafaka miktarının her yıl artmasına rağmen müvekkilinin kazancında bir artış olmadığını, nafakayı ödeyemez hale geldiğini, daha önce .... isimli işyerinde çalışmakta iken maddi sıkıntılar nedeniyle bu işten ayrılmak zorunda kaldığını, ÜFE oranında yapılan yıllık artırımlarla iştirak nafakasının 820 TL'ye yükseldiğini ileri sürerek; iştirak nafakasının aylık 400 TL'ye indirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde; anlaşmalı boşanma protokolünde davacının ödenecek iştirak nafakasını kabul ettiğini, davacı tarafın beyanlarının aksine davacının çok uzun yıllardır aynı işyerinde çalıştığını, müşterek çocuğun kurs ve eğitim masraflarının da ağırlaştığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

    Öte yandan, taraflar arasında düzenlenmiş boşanma protokolünün, sadece mal rejiminin tasfiyesine ilişkin 4. maddesi boşanma hükmünde ayrıca ve açıkça gösterilmemiş ve protokol onaylanmamıştır. Bunun dışında kalan çocukların velayetine, çocuklarla kişisel ilişki kurulmasına, nafaka ve yargılama giderlerine ilişkin maddeleri ise açıkça ve ayrıca boşanma ilamının hüküm kısmında gösterilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki “nafakanın kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin 1. Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.02.2013 gün ve 2012/734 E., 2013/123 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 08.05.2013 gün ve 2013/5817 E., 2013/7740 K. sayılı kararı ile; "... Dava dilekçesinde; boşanma davasında hükmedilen 500 TL yoksulluk nafakasının, davalı kadının boşanma davasından sonra kendi adına kayıtlı olan bir taşınmazını 900.000 TL bedelle satarak zenginleştiği iddiasıyla kaldırılması talep ve dava edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; boşanma davası sırasında da davalının bu taşınmaza malik olduğunu, davacının protokolle bu nafakayı ödemeyi kabul ettiğini, boşanma davasından sonra tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında bir değişme olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir....

        Aile Mahkemesinin 2018/683 esas 2018/630 karar sayılı ilamı ile karar verilen 1.000 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmasına, müşterek çocuk Cansu için karar verilen iştirak nafakasının kaldırılması yönünden davacının davasının reddine, müşterek çocuk Cansu için karar verilen 2.000 TL iştirak nafakasının indirilmesi yönünden davacının davasının reddine karar verilmiştir. Davacı vekili; iştirak nafakasının kaldırılması aksi halde indirilmesi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinafa cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesinin davacının iştirak nafakasının kaldırılması ya da azaltılması davasının reddine dair karar ve gerekçesinin dosya kapsamı ile uyumlu, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davacının istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

        HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/1239 KARAR NO : 2023/1433 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BOLVADİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 19/01/2023 NUMARASI : 2023/31 ESAS 2023/35 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Anlaşmalı)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dilekçe ekinde ki protokol gereğince anlaşmalı boşanma hususunda her konuda anlaştıklarını beyanla boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....

        Tarafların serbest iradeleri ile belirlenen ve hakim tarafından onaylanan protokol doğrultusunda kesinleşen anlaşmalı boşanma davasından 4 yıl sonra açılan eldeki davada, boşanma kararı sonrasında, öncesine nazaran davacının ekonomik durumunda, anlaşmalı boşanma protokolü ile kabul edilmiş olan iştirak nafakalarını ödemesini engelleyecek şekilde öngörülemez veya katlanılamaz nitelikte olağanüstü değişiklik meydana geldiği, edimler arasındaki dengenin umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulduğunun kabulünü gerektirecek gelişmeler yaşandığının davacı tarafından ispat edilemediği gibi, sırf pandemi nedeni ile işlerinin bozulduğu, çocukların okula gitmemeleri nedeni ile giderlerinin azaldığı iddiaların da nafakaların indirilmesi için yeterli olmayacağı açıktır....

        Dava; anlaşmalı boşanma sonucu belirlenen iştirak nafakasının azaltılması istemine ilişkindir. TMK.nun 182. maddesine göre; boşanma kararı ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1.maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderleri de göz önünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi). TMK.'nın 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler....

        Buna göre; davacı davalı aleyhine hükmedilen iştirak nafakasının hükmedildiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman içinde müşterek çocukların büyüdüğü, bunun doğal sonucu olarak ihtiyaçlarının da arttığı, nafaka yükümlüsü davacının ise ekonomik durumunda daralma olmadığı, bu haliyle müşterek çocukların aradan geçen sürede ihtiyaçlarında azalma olması da söz konusu olamayacağından mahkemece müşterek çocuklar lehine boşanma neticesinde hüküm altına alınan iştirak nafakasının kaldırılmamasında ya da azaltılmamasında bir isabetsizlik olmadığı, irade serbestisi ilkesi ile tarafların nafakanın müteakip yıllar için üfe oranında artırılmasına karar verip protokol imzaladıkları, protokolün anlaşmalı boşanma davasında onaylanıp boşanmanın eki haline girdiği, bu sebeple davanın reddinin isabetli olduğu görülmekle davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

        Temyiz Sebepleri Davacı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; protokolü imzalarken likit nafakayı o günün koşullarına göre ödeyebileceği düşüncesinde olduğunu, şartların değiştiğini, kadının erkeği likiti olmayan kısım için geçici bir dönemi kapsadığı yönünde ikna ettiğini, aradan 4 yıl geçmesine rağmen kadının halen çalışmadığını, çalışmaya da niyeti olmadığını, yapılan harcamaların yüksek olduğunu, davanın kabulü gerektiğini belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık taraflar arasında anlaşmalı boşanma protokolündeki mali yükümlülüklere ilişkin protokol hükümlerinin kaldırılması ve iştirak nafakasının azaltılması için gerekli şartların oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....

          O halde, mahkemece; davacının sırf boşanmayı sağlayabilmek için imzaladığı boşanma protokolü gereğince yoksulluk nafakası ödemeyi kabul etmesi sonrasında, aradan geçen kısa süre içerisinde, davacının ekonomik durumunda olağanüstü bir değişiklik olmadığı gibi, tarafların ve özellikle davalının ekonomik durumunda yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektiren öngörülemeyen bir halin de yaşanmaması karşısında, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin iyiniyet, sözleşmeye bağlılık ve sözleşmenin devamlılığı ilkeleri ile bağdaşmayacağı açıktır. Açıklanan nedenle davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine karar verilmiş, ancak boşanma kararından sonra davalının mali durumunun bir miktar iyileştiği gözetilerek yoksulluk nafakasında TMK.nun 4.maddesi gereğince hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerekirken mahkemece bu hususun göz ardı edilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan sebeple, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabul kısmen reddi ile Ankara 20....

          UYAP Entegrasyonu