Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

En son düzenlenen sosyal inceleme raporunda da kişisel ilişki tesisi de uygun görülmüş ve tarafların sosyal ekonomik durum araştırma raporları, çocuğun ihtiyaçları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak ortak çocuk için davalı vekilinin talebi de nazara alınarak karar tarihinden itibaren aylık 500 TL tedbir nafakası ve hükmün kesinleştiği tarihten itibaren de aylık 500 TL iştirak nafakası bağlanmasına" gerekçesi ile davanın kabulü ile 13/07/2007 doğumlu çocuk T5 velayetinin değiştirilerek annesi T1 verilmesine karar verildiği, davalı baba ile şahsi ilişki tesis edildiği,karar tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren başlamak üzere aylık 500.00 TL iştirak nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır....

Tüm dosya kapsamı ile; 1- )Davacı-davalı vekilinin kendilerinin velayet değiştirilmesi davasına yönelik istinaf başvuruss yönünden; İlk Derece Mahkemesince ilk karar ile davacı-davalı erkeğin açtığı velayetin değiştirilmesi davasının reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı-davalı yanın yaptığı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.İstinaf başvurusunun bu yönü ile esastan reddine ilişkin karar 6100 sayılı HMK 382/2- a-13 bendi delaleti ile 362/1- ç md.gereğince kesin niteliktedir.Kesinleşen hususlara ilişkin istinaf başvurusunda bulunulamayacağından davacı-davalı yanın velayetin değiştirilmesi davası ile ilgili verilen karara yönelik istinaf başvurusunun aynı yasanın 352/1- b-ç md.gereğince usulden reddi gerekmiştir. 2- )Tarafların kişisel ilişki ile ilgili karşı davada verilen karara yönelik istinaf başvurularında; Çocuk ile ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana...

Davacı kadın 07/11/2022 tarihli dilekçesi ile ortak çocuk T3'ın velayetinin tarafına verilmesinden ve her iki çocuk için iştirak nafakası taleplerinden feragat ettiğini beyan etmiştir. Velayet ve Kişisel ilişki düzenlenirken gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun üstün yararıdır (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b). Çocuğun üstün yararını belirlerken: onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Kişisel ilişki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir....

DAVA KONUSU : Kişisel İlişki, Velayet (Velayetin Değiştirilmesi) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle: tarafların boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin babaya verildiğini, anne ile kişisel ilişki kurulduğunu, boşanmadan sonra şartların değiştiğini, boşanmadan sonra davalının hemen başka biri ile birlikte yaşadığını, bu kişinin evli ve çocuklu olduğunu ve aile apartmanında başka bir dairede birlikte yaşadıklarını, küçüğün anne ile görüş günlerinin standartların dışında olduğunu ve annenin başka biri ile nikahsız yaşaması nedeni ile çocuğun psikolojik etkilendiğini, küçüğün anaokuluna başlayacağını o nedenle kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ettiği anlaşılmıştır....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı erkek tarafından açılmış velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası istemine ilişkindir. Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı kadının tüm istinaf istemlerinin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Velâyet ve Kişisel İlişki/Velâyet ve İştirak Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı baba tarafından kişisel ilişki ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre davalı-karşı davacı babanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-karşı davalı anne tarafından ortak velayetin kaldırılarak ortak çocuk Kadir’in velayetinin babaya verilmesi ve çocuklar ile yeniden kişisel ilişki düzenlenmesi yönünden açtığı asıl davasına, baba tarafından diğer ortak çocuk 2014 doğumlu ...’in velayetinin kendisine verilmesi ve çocuklar yararına iştirak nafakası talebi ile açtığı karşı davasının yapılan yargılamasında, Mahkemece davacı-karşı...

    Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Velayeti anneye bırakılan 2011 doğumlu .... ile babası arasında; her hafta Cumartesi günleri saat 09:00 ile Pazar günü saat 17:00 saatleri arasında kurulan kişisel ilişki, anneyi tüm hafta sonları eve bağımlı hale getirecek ve velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olacaktır. Ayrıca bu şekilde kurulan kişisel ilişkide, her hafta sonu yer ve ortamı değişen çocuğun da üstün yararı bulunmamaktadır. Ayın belirli hafta sonlarını içerecek biçimde daha uygun kişisel ilişki kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

      Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/134, 2018/272 esas sayılı dosyasında davacı aleyhine hükmolunan aylık 400,00TL iştirak nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren kaldırılmasına, küçük Asena Defne Berber ile davalı anne arasında kişisel ilişki tesisine karar verildiği, davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmış, ilk derece mahkemesi kararı taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin velayetin değiştirilmesi kararına ilişkin istinaf taleplerinin bulunmadığını ancak iştirak nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren kaldırılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasının gerektiğini, yaşı küçüğün dava tarihinden itibaren müvekkilinin yanında olduğu, çocuğa fiilen müvekkili tarafından bakıldığının tanık beyanları ile de sabit olduğunu, çocuğun bütün masraflarının dava tarihinden itibaren müvekkilince karşılandığını...

      Türk Medeni Kanununun 324. maddesinin ikinci fıkrası, "Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir." hükmünü içermektedir. Bunun yanında değişen koşullara göre kişisel ilişkinin her zaman değiştirilmesi mümkün olduğu gibi, yeniden kurulmasını talep etmek de mümkündür. Mahkemece, müşterek çocuklarla baba arasında kişisel ilişkinin yasaklanması şeklinde usul ve yasaya aykırı hüküm kurulmuşsa da; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....

        Taraflar mevcut duruma göre ayrı şehirlerde yaşıyor olmakla birlikte, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, ayrı şehir, aynı şehir ayrımına gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan, aynı şehir-ayrı şehir ayırımına gidilmeksizin kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

          UYAP Entegrasyonu