WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlu ipoteğin iptali için menfi tespit davası açabilir. İpotekli taşınmazın malikinin üçüncü kişi olması hâlinde üçüncü kişi de ipoteğin iptali için menfi tespit davası açabilir. Bu hâlde asıl borçlu da gerek yalnız başına gerekse üçüncü kişi ile birlikte ipoteğin iptali için menfi tespit davası açabilir. Somut olayda ipotek veren üçüncü kişi mecburi takip arkadaşı olarak takipte gösterilmemiş olsa bile ipoteğin iptali için dava açabilir ve ayrıca borçlu olmadığının tespitini de isteyebilir. Açtığı davada ipotek hakkına veya güvence altına aldığı alacağa itirazlarını ileri sürebilir. İpotek veren üçüncü kişinin icra mahkemesine başvurarak takip talebinde gösterilmediği iddiası ile süresiz şikâyet yolu ile icra takibini iptal ettirme hakkı bulunmaktadır. İpotekli takip sonucunda kendisine ait taşınmaz satılacağı için ipoteğin fekki istemini içeren menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır....

    İİK'nın 72/6. maddesi uyarınca bir menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşebilmesi için Kanun'da açıkça düzenlediği gibi "Borçlu, menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edilir" hükmüne haiz olduğu, Davalı asil ...'a 10/05/2019 tarihli iade protokolünde dava konusu ... çek seri numaralı, 27/07/2019 tarihli ve 25.000,00 TL bedelli çek bedelinin davacı ...'...

      Dava, yapılan işlemin hukuka aykırı olduğu iddiasına dayalı olarak açılan cezai işlemin iptali ve borçlu olmadığının tespiti ile istirdat istemine ilişkindir.2012 tarihli Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 11.1.15’de ''Sağlık hizmeti sunulmadığı halde Kuruma fatura edildiğinin tespiti halinde 10.000 TL’den az olmamak üzere işlem bedellerinin 5 (beş) katı'' hükmü, 11.1.16 da ise '' Faturanın veya faturaya dayanak oluşturan belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde 10.000 TL’den az olmamak üzere işlem bedellerinin 5 (beş) katı, cezai şart uygulanır ve tespit edilen fiiller açıkça belirtilmek suretiyle SHS’ye tebliğ edilir '' hükmü düzenlenmiştir. Dosya kapsamından dava konu cezai işlemin, davalı kurum görevlilerince gerçekleştirildiği, cezanın beyanlarına başvurulan hastaların beyanları üzerine tesis edildiği ve 2012 yılı sağlık Hizmeti Satın alma Sözleşmesi’nin 11.1.15 ve 11.1.16 gereğince 10.2 maddesine istinaden kesildiği anlaşılmaktadır....

        KARAR Davacı özel hastane, davalı kurum ile aralarında imzalanan sözleşmeye aykırılık nedeniyle davalı kurum tarafından cezai işlem uygulandığını, oysaki sözleşme hükümlerine aykırılık olmadığını ileri sürerek davalı kurum tarafından uygulanan cezai işlemin iptali ile tahakkuk ettirilen 27.500,00 TL cezadan borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, uygulanan cezai şartın iptali ve menfi tespit istemlerine ilişkindir. Davacı, dava dilekçesinde davalı kurum tarafından haksız şekilde uygulanan işlemin iptali ve bu işlem karşılığı olan 27.500,00 TL den borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir....

          İnşaat Turizm ve Yatırım Ticaret Limited Şirketi ile davalılar-karşı davacılar ... ve ... arasında görülen haricen düzenlenen sözleşmeye dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde sözleşme gereği yapılan ödemeler, ceza-i şart bedeli ile menfi ve müsbet zararların tazmini, karşı davada ise iki adet teminat senedinden dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ve istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda mahkemece, davanın tapu iptali ve tescil istemi yönünden reddine, menfi tespit isteminin kabulü ile dava konusu İş Bankası İstanbul Altunizade Şubesine ait 18.12.2010 tarihli 550.000 Euro bedelli keşidecisi Sahil İnşaat Limited Şirketi ve aynı bankaya ait 18.12.2010 tarihli 550.000 Euro bedelli keşidecisi Sahil İnşaat Limited Şirketi olan çeklerden davacının borçlu olmadığının tesbitine, her ne kadar davacı tarafından bedel iadesi talep edilmişse de çekler mahkeme veznesinde bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın ceza-i şart talebinin reddine,...

            Davacı tarafın ikame ettiği dava istirdat davasıdır. Hukuki ihtilafın daha iyi anlaşılması için istirdat davasının hukuki niteliğine değinmek gerekir. "Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346). Menfi tespit davası, İİK’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Başka bir anlatımla; kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir....

              Davacı tarafın ikame ettiği dava istirdat davasıdır. Hukuki ihtilafın daha iyi anlaşılması için istirdat davasının hukuki niteliğine değinmek gerekir. "Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346). Menfi tespit davası, İİK’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Başka bir anlatımla; kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir....

                kabul edilmediğinden menfi tespit davasına konu bedeli davalıya ödemek zorunda kaldıklarını belirterek, davanın istirdat davası olarak görülmesini istemiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72/ I. maddesi, “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir....

                  Mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Somut olayda, davanın yasal dayanağı 2004 sayılı İİK' nun 72/6 maddesindeki "Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir." hükmüdür. Bu doğrultuda dava konusu borcun yargılama esnasında ödenmiş olması nedeniyle istirdat istemine dönüşen davada, davacının istirdat istemi hakkında önceki bozma ilamında belirtildiği şekilde yapılacak araştırma ve inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir....

                    Ancak davacı her ne kadar çek dolayısıyla borçlu olmadığının tespiti ve istirdat talep etmiş olsa da söz konusu çekte davacı ----- lehtar/ciranta olduğu, çekin -----sayılı dosyasından işleme konulduğu ve borcun----- tarafından ödendiği anlaşılmakla birlikte çek üzerinde davalı şirketin yer almadığı, çekin dava dışı ---- tarafından ciro yoluyla alındığı, işbu kişinin davanın tarafı olmadığından ve kötü niyetli olarak çeki iktisap ettiği iddia ve ispat edilmediğinden çek bedeline ilişkin davanın istirdat davası olarak görülüp sonuçlandırılması mümkün görülmemiştir. Binaenalehy, 6100 sayılı HMK'nın 106 ve 2004 Sayılı İİK'nın 72/1 maddeleri gereğince; davacı --- bedelli, ----numaralı çekten' dolayı borçlu olmadığının tespitine ve -- davalıdan istirdadı ile davacıya itasına karar verilmesi gerekmiştir. 6100 Sayılı HMK'nın 332/1 maddesine göre, 323....

                      UYAP Entegrasyonu