Davalı vekili, satış işleminde kullanılan kredi kartının sahte kart olduğu şüphesi üzerine, işlem tutarının taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği müvekkilince bloke edildiğini, 9.850.00 TL.tutarındaki işlem için ters ibraz talebinin yurtdışındaki bankadan gönderildiğini, müvekkilinden tahsil edildiğini, 9.950.00 TL.lik işlem için chargeback talebinin gönderilmediğini, uluslararası kurallar gereğince banka riski bulunduğundan ilgili tutara bloke konulduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir....
Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının yurt dışındaki iş yerinde tek bir harcama işlemi yapmasına rağmen, kredi kartından 4 ayrı işlem yapılarak kendisinden, haksız olarak fazla tahsilat yapıldığını iddia ederek eldeki davayı açtığı ancak davacının her işlemde şifresini girmek suretiyle işlemleri kendisinin gerçekleştirdiği, bankanın işlemlerin incelenmesini sağlamak için chargeback bildirimi yaptığı, şifre girilerek işlemlerin yapılması sebebiyle kayıp kart veya şüpheli işlem durumunun söz konusu olmadığı, iş yeri bankasının yaptığı incelemede dayandığı işlem logları ile davalı bankanın dayandığı otorizasyon detaylarının birbiriyle uyumluluk gösterdiği, tek harcama yaptığını iddia eden davacının her işlemde farklı bir miktarın girilerek kendisinden şifre istendiğinde duruma itiraz ederek, farklı miktarlardaki harcamayı önleme olanağı bulunduğu halde, şifreyi girerek kendi kusuruyla zarara sebebiyet verdiği, davalı bankanın kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle...
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin -----Esas sayılı davası ile birleştirilmesine, 2-Esasın bu şekilde kapatılmasına, 3-Dilekçe teatisine ilişkin işlem gereğinin------Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ------ Esas sayılı dosya üzerinden gözetilmesine,İlişkin olmak üzere dosya üzerinden tensiben yapılan inceleme sonunda nihai kararla birlikte İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi....
Mahkemece bilgisayar uzmanı bilirkişinin 06.02.2015 tarihli raporu dikkate alınarak davacının fazla ... yapmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de, bilişim uzmanının hesabına esas veriler incelendiğinde bilgisayardaki ilk işlem ve son işlem saatleri dikkate alınarak sonuca gidildiği görülmüştür. Kayıtlar incelendiğinde birçok zaman ilk işlem saatinin 10.45, 11.28, 12.49 ve hatta 17.13 saatleri olduğu, kimi zaman son işlem saatinin (genellikle 18.00, 19.00, 20.00) olmakla birlikte çok daha erken saatlerde de son işlem yapıldığı anlaşılmaktadır. Bankada kesintisiz çalışan ve operasyon yetkilisi olduğu anlaşılan davacının saat 11.00, 12.00 gibi işe geldiğini kabul etmek mümkün değildir. Ayrıca davacının işinin niteliği sürekli bilgisayarla çalışması da gerekmemektedir. Tanık anlatımları ve bilgisayar kayıtları birlikte değerlendirildiğinde 16.10.2014 tarihli kök raporun işyeri ... sistemine uygun olduğu görülmektedir....
Bir başka deyişle, genel işlem koşulları, tarafların karşılıklı müzakereleri sonucu değil, aksine, taraflardan biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmaktadır. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, genel işlem koşullarının üç aşamalı denetime tabi tutulması gerekir. Söz konusu denetim aşamaları; yürürlük (kapsam) denetimi, yorum denetimi ve içerik denetimidir. Yürürlük denetiminde, genel işlem koşulunun karşı tarafın bilgisi dahilinde sözleşmeye konulup konulmadığına bakılmalı, müşterinin sözleşmeye genel işlem koşulu konulduğunu açıkça biliyor olması halinde diğer denetim aşamalarına geçilmelidir. Aksi halde diğer aşamalara geçilmeksizin genel işlem koşulu niteliğindeki hükmün sözleşmeden çıkarılması gerekmektedir. TBK m. 21 uyarınca, bir müşterinin önceden sözleşmedeki genel işlem koşulundan açıkça haberdar edilmesi, tek başına o hükmün geçerli hale geldiğini göstermez....
Davalı banka vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının haksız olduğu, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi M. 2.10.1 gereğince davacıya verilen kredi kartı ile yapılacak olan taksitli işlemler için 01.10.2018 tarihinden itibaren taksitli işlem komisyonu alınmasına başlandığı, alınacağına ve oranına dair bildirim davacıya gönderilen kredi kartı ekstresi ile yanıldığı. sonrasında davacı şirketin ekstrelerine taksitli işlem komisyonunun yansımaya başladığı, davacı şirketin davalı bankaya başvurusu sonucunda kendisine ‘Taksitli işlem komisyonlarının iade edilmeyeceği ancak ivi müşteri konumunda olması halinde 3 av muafiyet sağlanacağının’ bildirildiği, bu kamamda davacı şirketten taksitli işlem komisyonu alınmaksızın Şubat avından Mavts avına kadar gelindiği ve muafiyetin banka tarafından kaldırıldığı, davacı tarafından bankadan alındığı belirtilen yazının davacı şirketten komisyon alınmadığı dönemde davacıya verildiği.kredi kartı kullanımında taksit yapılıp...
İptal edilen işlem hiç yapılmamış sayıldığı için ilgilinin, işlem nedeniyle uğradığı parasal ve özlük hak kayıplarının karşılanması gerekmektedir. Buna karşın, dava konusu işlemde olduğu üzere savunma hakkı gibi usulü bir eksiklik sebebiyle işlemlerin idari yargı mercilerince iptal edilmesi durumunda, bu iptalin davacının doğrudan göreve başlatılması sonucunu doğurmayacağı, hukuka aykırılığı saptanan işlemin iptalinin idarece yeni bir işlem tesis edilmesine engel olmadığı, usulüne uygun olarak soruşturma yapıldıktan ve savunması alındıktan sonra davacı hakkında yeni işlem tesis edilebileceği dikkate alındığında, davalı idarece bu konuda bir işlem tesis edilmeden davacının özlük haklarının iadesi ve yoksun kalınan parasal haklarının ödenmesi istemi hakkında bu aşamada karar verilmesine olanak bulunmadığı görülmüştür....
Öte yandan; davanın yenilenmesi durumunda yukarıda bahsi geçen düzenleyici işlem de dava konusu edilecekse, düzenleyici işlemi yürürlüğe koyan ve uygulayan idare olan Diyanet İşleri Başkanlığına da husumet yöneltilmesi gerektiği açıktır....
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafın hisse sahibi olduğu ve borsa işlem sırasının kapatılması sebebiyle zarara uğradığını iddia ettiği Ataç İnş. San....
İdari işlemin yargı kararı ile -sadece yetki yönünden dahi olsa - hukuka aykırı bulunarak iptal edilmiş olması halinde, ilgililerce bu işlem dolayısıyla bir zarar oluştuğu iddia ediliyorsa yargı yeri, yetki yönünden hukuka aykırı işlemden bir zarar doğup doğmadığını, eğer zarar doğmuş ise bu zarardan idarenin sorumlu tutulup tutulamayacağını irdelemeli, işlem tesis edilmeden önceki durum ile işlem iptal edildikten sonraki durum arasında bir fark bulunup bulunmadığını ve zarar ile işlem arasında nedensellik bağı olup olmadığını ortaya koymalıdır....