Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen s-üreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir (Yargıtay 9.HD. 14.10.2008 gün 2008/29383 E, 2008/27243 K.)....

Sözü geçen Avukatın gerek işe iade davasında, gerekse de eldeki davada davalı işvereni temsil ettiği görülmekte ise de, işe iade başvurusunun işverene yapılması gerekli olup, özel bir yetki verilmediği sürece vekile yapılan başvuru geçersizdir. Anılan sebeple, davacının, işe iade başvurusu usulüne uygun değildir. Mahkemece, aksi yönde kanaat ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur. Davacının usulüne uygun şekilde işe başlama başvurusunda bulunmaması sebebiyle, 31/12/2010 tarihli fesih geçerli hale gelmiştir. Bu halde, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ilişkin ücret alacağı talepleri reddedilmelidir....

    Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacının kıdem tazminatı alacağı hesabına esas aylık ücreti miktarı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren 10 iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu ciddi ve samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesine göre işveren işe iade için başvuran işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır....

      E) Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kıdem tazminatı bakımından faiz başlangıcı ve işe başlatmama tazminatına işletilecek faizin türü noktalarında toplanmaktadır. Somut uyuşmazlıkta işe iade davası sonrasında işçinin süresi içinde başvurusuna rağmen işverence işe başlatılmadığı anlaşılmaktadır. Saptanan bu durum karşısında, işe iade davası sonrasında işçinin süresi içinde başvurusuna rağmen işverence işe başlatılmadığı tarih fesih tarihi olmakla, kıdem tazminatı bakımından faiz başlangıcı da, işçinin işe alınmayacağının açıklandığı tarih ya da bir aylık işe başlatma süresinin sonudur. Ayrıca işe iade davası ile tespit edilen en çok dört aya kadar boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklar için de 4857 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinde sözü edilen özel faiz türü uygulanmalıdır....

        İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 10/09/2021 NUMARASI : 2021/228 ESAS, 2021/478 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (İşçi İle İşveren İlişkisinden Kaynaklanan) KARAR : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının işe iade talebi kabul edilmiş olmasına rağmen davacının işe başlamadığı, bu nedenle boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatına hak kazanamayadağı, işe iade başvurusunun samimi olmadığı, davalı şirket tarafından davacının işe başlaması için gereken çabanı harcandığı ve işe davet edildiği, buna rağmen davacının hiçbir şekilde başvuruda bulunmayarak davet teklifini kabul etmediği, davacının gerçekte işe başlamak gibi bir niyeti olmadığı halde işe idde davasının sonuçlarından yararlanmak için yaptığı başvurunun geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemeyeceği ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir....

        Somut olayda; davacı kesinleşen işe iade kararı üzerine başlatıldığını ancak işçilik alacaklarına ilişkin davası sebebi ile; 1- Davacının 2009/ 228 esas sayılı dosyası yönünden; Davacının dosya kapsamına göre işe başlatıldığı, çalışma şartlarında fesih öncesine göre farklılık olsa bile uzun süre bu duruma ses çıkartmaması karşısında davacının işe başlatıldığı yönündeki kabulün yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Davacı işe iade üzerine işe başlatıldığına göre işe başlatmama tazminatı isteyemez. Bu sebeple davacınn kendi davasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Davalının 2008/263 esas sayılı dosyası yönünden; Kesinleşen işe iade kararı sonrası davacının işe başlaması durumunda fesih sırasında ödenmiş olan ihbar ve kıdem tazminatının işçinin hak kazandığı, boşta geçen süreye ait ücretten mahsup edilmesinden sonra artan miktarın işverene iade edilmesi gerekir....

          Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: YARGITAY KARARI A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili; müvekkilin 2009 yılı Temmuz ayında sebep gösterilmeksizin davalı kurumdaki işinden çıkarıldığını, ... 1.Asliye Hukuk (iş) Mahkemesinde 2009/470 E sayılı dosyası ile işe iade davası açıldığını ve işe iadesine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, bu karar üzerine 27.12.2010 tarihinde işe iade edildiğini, ancak bu iadenin iş hukukunun şartlarını taşımadığını, kendilerine fiilen görev verilmediğini, bir hafta sonra il özel idaresine atandığını, İl Özel İdaresinin bu atamayı uygun görmeyerek müvekkilin dosyasını iade ettiğini, davalı idarenin hiçbir gerekçe göstermeden davacının iş akdini tekrar feshettiğini, bunun üzerine yine işe iade talepli dava açılıp müvekkil lehine işe iade kararı verildiğini, bu kararın davalı idare tarafından temyiz edildiğini...

            İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun'un 21. maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve şartları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir. İşverenin işe davete dair beyanının da ciddi olması gerekir....

              İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 17/01/2019 NUMARASI : 2018/453 ESAS - 2019/21 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (İşçi İle İşveren İlişkisinden Kaynaklanan) KARAR : Davalı işveren cevap dilekçesinde özetle, davacının işe iade talebine süresi içerisinde ve usulüne uygun cevap verdiklerini, davacının işe iade talebinde samimi olmadığını, iddia ettiği ücretlerin süreklilik arz etmediğini, bu nedenle haksız davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, işçinin eksik hususların açıklığa kavuşturulması yönünden işverene müracaat etmemesi, işe iade talebinde bulunduğu dönemde SGK kayıtlarına göre başka bir işveren nezdinde çalışıyor olması, 2017 yılı içerisinde yani işe iade davasına yakın zamanda Ankara 20....

              Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: işe iade davası sonrasında işe başlama ve başlatmama hususunda tarafların samimi olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücret alacağına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21’inci maddesinin beşinci fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorunda olduğu gibi, işçinin işe iade yönündeki başvurusu ciddi ve samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı hâlde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yaptığı başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. Öte yandan işveren, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21’inci maddesine göre süresi içinde işe iade için başvuran işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır....

                UYAP Entegrasyonu