Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Zararlandırıcı olayın kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak ; davacıya kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacının Kuruma müracaat ederek kazası sigorta kolundan gelir bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir. 2- Öte yandan, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 95. maddesidir....

    Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının kazası niteliğinde olup olmadığı, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin hükme en yakın tarihteki peşin sermaye değerinin hüküm tarihine en yakın tarihteki verilere göre belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. 5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde bu sürenin kazasının öğrenildiği tarihten...

      İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Mahkemece yapılacak ; davacıya kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya Kuruma müracaat ederek sürekli göremezlik oranının belirlenmesi giderek kazası sigorta kolundan sürekli göremezlik geliri bağlanması için önel vermek ve yöntemince kusur ve hesap raporları da alınıp çıkacak sonuca göre maddi ve manevi tazminatlar yönünden karar verilebileceği açık olduğu halde bu hususlarda hiçbir işlem yapılmadan karar verilmesi dahi doğru değildir....

        İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 20/04/2021 NUMARASI : 2017/27- 2021/158 DAVA KONUSU : Tazminat KARAR : Balıkesir 2. İş Mahkemesinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı kararına karşı davacı Kurum tarafından istinaf yoluna başvurulduğundan dosya incelendi. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı Kurum vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya ait işyerinde çalışan Kurum sigortalısı İbrahim Karakaya'ya, 11.09.2014 tarihinde geçirdiği kazası nedeniyle sürekli göremezlik geliri bağlandığını, kazasının meydana gelmesinde davalının kusurlu olduğunu ileri sürerek bağlanan gelirin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazasının meydana gelmesinde davalının kusuru bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak ; davacıya kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya Kuruma müracaat ederek sürekli göremezlik oranının belirlenmesi giderek kazası sigorta kolundan sürekli göremezlik geliri bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

          Davalı T9 cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, kazasının oluşumunda müvekkilinin kusuru olmadığını, sağlığı ve güvenliği için gerekli tüm tedbirleri aldığını, gerekli eğitimlerin sigortalıya verildiğini, kazada kaçınılmazlık unsurunun da araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İş kazasının meydana gelmesinde asıl işveren olan davalı RMİ T8 alt işveren olan davalı Aytaş T8 Şti.'nin %50, Kurum sigortalısının ise %20 oranında kusurlu bulundukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazasının meydana gelmesinde davalıların %100 oranında kusurlu olduklarını, Kurum sigortalısına kusur izafe edilemeyeceğini ileri sürmüştür....

          Somut olayda, davalı Kurum tarafından söz konusu kazanın, kazası olarak kabul edilmesi nedeniyle, davanın konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmakta olup; kazasının tespiti davası, işverenin de hak alanını ilgilendirir. Bu karar ile, davalı Kurum, (tespit kararı verildiğinde) kazası sonucu göremez duruma düşen sigortalıya geliri bağlayacak, işveren kusurlu ise; işverene rücu edecektir. Kurumun ileride açacağı rücu davasını bu davada değerlendirme fırsatı vermek için, bütün deliller toplandıktan sonra, sonucuna göre, olayın kazası olup-olmadığı konusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

            Oysa; 5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5. madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından, bunları çalıştıran işveren tarafından o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç günü içinde kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir. Somut olayda kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmektedir....

            Mahkemece, öncelikle yukarıda belirtilen maddi ve hukuki esaslar çerçevesinde, davaya konu kazasının meydana geldiği işyerinin kime ait olduğu, ....’nin asıl işveren sıfatına sahip olup olmadığı hususları ayrıntılı olarak araştırılarak, varsa taraflar arasındaki sözleşmelerin bir sureti celp edilip, .... ile ... arasındaki asıl işveren ve taşeron ilişkisi irdelenerek, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile kazasının vuku bulduğu kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, isabetsizdir. 2- Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi kapsamında davalıların rücu alacağından sorumluluğu, ancak maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür....

              O halde, dosya kapsamına göre, Kurum müfettişi tarafından davalı işveren şirkete kusur verilmediği, ceza yargılamasında davalı şirket yetkililerinin ve işyeri temsilcilerinin sanık olarak yargılanmadığı, kazasına konu zararlandırıcı sigorta olayının aniden geliştiği ve bir anda meydana geldiğinin anlaşılması karşısında, kazasının ne şekilde olduğu tereddütsüz belirlendikten sonra, davalı işveren şirketin kusurunun bulunup bulunmadığı, kusur atfedilmesi halinde nedenlerini tartışan, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile kazasının vuku bulduğu kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak, varsa çelişki de giderildikten sonra, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, bu maddî ve hukukî olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

                UYAP Entegrasyonu