Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı alacaklı vekili, dava konusu haczin borçlunun iş yerinde ve davacı üçüncü kişi şirket yetkilisinin yokluğunda yapıldığını, bu sırada üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunulmadığını, üçüncü kişinin icra dosyasına başvurmadan doğrudan istihkak davası açtığını, bu nedenle alacaklı taraf olarak istihkak iddiasını davanın açılması ile öğrendiklerini ve duruşma gününden önce haczin kaldırılmasını sağladıklarını, davanın konusuz kaldığını, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin alacaklı tarafa yükletilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı borçlu, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir....

    Davalı alacaklı vekili, haczin İİK’nun 99. maddesi gereğince yapılmasının kararlaştırıldığını, istihkak iddiasının reddi istemi ile dava açmadıklarını, üçüncü kişinin dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı borçlu, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre: dava konusu haczin İİK’nun 99. maddesi gereğince yapıldığı, ancak alacaklı tarafın dava açmayarak üçüncü kişinin istihkak iddiasını kabul ettiği, bu nedenle üçüncü kişinin istihkak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Haciz sırasında alacaklı tarafa İİK’nun 99. maddesi uyarınca 7 gün içinde istihkak davası açması konusunda süre vermiştir....

      İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/896 E. sayılı dosyası ile istihkak davası açıldığını, ancak üçüncü kişinin aynı zamanda İİK'nın 97-99. maddesinin uygulanmasına ilişkin şikayet talebinde bulunulduğunu, ... 2.lcra Hukuk Mahkemesinin 2018/761 Esas, 2019/9 Karar sayılı ilamı ile haczin İİK'nın 99. maddesine göre yapılmış sayılmasına karar verildiğini, ilamda süre verilmemiş olması ve ihtarat içermemesi, İİK'nın 99. maddesinde öngörülen prosedürün işletilmemesi sebebiyle dava açma süresinin başlamadan eldeki davanın açıldığını, istihkak iddiasının hiçbir hukuki temeli olmadığını, borçlu ile üçüncü kişi arasında organik bağ olduğunu, muvazaalı işlemler yapıldığını ileri sürerek davanın kabulü ile üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. II....

        KARAR Davacı üçüncü kişi, trafik kaydına haciz konulan.... plaka sayılı aracı Noterde yapılan sözleşme ile satın aldığını, hacizden önce mülkiyetin kendisine geçtiğini belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı alacaklı yargılamaya katılmamıştır. Mahkemece, dava konusu aracın hacizden önce üçüncü kişiye satıldığı ve davalı alacaklının davaya iştirak etmemesi ve haczin kaldırılması için girişimde bulunmaması nedeniyle davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği gerekçesi ile davanın kabulüne haczin kaldırılmasına yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. 1....

          GEREKÇE: Davacı müflis üçüncü kişi adına iflas idare memuru tarafından borçlu ile üçüncü kişi şirketin ayrı tüzel kişiliklerinin bulunması ve üçüncü kişinin iflasına karar verilmesi sebebiyle fiili haciz işlemi uygulanamayacağı iddiasıyla haciz işleminin iptaline yönelik şikayet ile birlikte mahcuzların mülkiyetinin davacı üçüncü kişiye ait olması sebebiyle hacizlerin kaldırılmasının da talep edildiği görülmekte olup, buna göre dava, fiili haciz işlemine yönelik şikayet ile birlikte üçüncü kişinin istihkak iddiasına dayalı olarak haczin kaldırılması taleplidir. Hemen belirtmek gerekir ki, İİK'nın 97/9. maddesi göz önüne alındığında, üçüncü kişinin istihkak iddiası üzerine İİK'nın 97/1. maddesindeki prosedürün uygulanmaması, üçüncü kişinin istihkak iddiasına dayalı olarak haczin kaldırılması talepli iş bu davayı açmasına engel de değildir....

          Tescil kararı hacizden sonra verildiğinden, kararın kesinleşmesi halinde, taşınmaz haciz şerhiyle birlikte üçüncü kişilere intikal edecektir. Bu aşamada, haczin kaldırılması, ancak, üçüncü kişilerin genel mahkemede açacağı dava sonucunda çözümlenir.Öte yandan, üçüncü kişilerin, adlarına kayıtlı taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması istemi icra memurunun işlemine yönelik şikayet mahiyetinde olduğundan şikayet koşulları doğrultusunda çözümlenmesi gerekir (HGK’nun 24.09.1997 tarih 1997/15-461 E. 1997/729 K.; HGK’nun 13.06.2001 tarih ve 2001/12-461 E. 2001/516 K.; HGK’nun 31.03.2004 tarih ve 2004/12-198 E. 2004/183 K.)....

            HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: İstem, şikâyetçi üçüncü kişiye ait taşınmaz üzerine konulan haczin şikâyet yolu ile kaldırılması istemine ilişkindir. Şikâyetçi üçüncü kişi vekili dava konusu taşınmazı, üzerindeki haciz şerhiyle birlikte 24.12.2012 günü satın aldıklarını; daha sonra 07.01.2013 günü haczin kaldırıldığını ancak alacaklının talebi üzerine taşınmazın kaydına 18.12.2013 günü tekrar haciz şerhi konulduğunu, bu tarih itibariyle taşınmazın müvekkilinin mülkiyetinde olduğunu ve borçluya ait olmayan taşınmaz üzerine haciz konulamayacağını ileri sürerek haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

              Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, taşınmaz üzerine haciz konulmasından sonra taşınmazı iktisap eden üçüncü kişinin haczin kaldırılması talebinin reddine dair müdürlük işleminin iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK'nın 91. maddesi 3. Değerlendirme Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru sonucunda verdiği ihlal kararlarının sadece başvuruda bulunan kişi ve başvuruya konu idari işlem ya da karar açısından geçerli ve bağlayıcı olduğunun tabii bulunmasına, İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkının borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlı olup, şikayetçinin meskeniyet şikayetinde bulunma hakkının bulunmadığı, ... ... 15....

                İcra Müdürlüğü’nün 2011/3100 sayılı Takip dosyasında yapılan 17.05.2011 günlü hacze konu menkullerin borçluya ait olduğunu, haczin borçlunun faaliyet adresinde yapıldığını, üçüncü kişinin dayandığı 17.08.2010 tarihli faturanın gerçek bir alım satım ilişkisine dayanmadığını, ödeme ile ilgili belge de sunulamadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı (üçüncü kişi) vekili, dava konusu haczin üçüncü kişinin faaliyet adresinde yapıldığını, bu sırada borçluya ait belge bulunamadığını, mahcuzların borcun doğumundan önce borçlu şirketten satın alındığını, davacının karinenin aksini ispatla yükümlü olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....

                  Kişinin malları üzerine konan haczin kaldırılması talebi istihkak niteliğinde olup, mahkemece şikayetlerinin esası incelenerek bir karar verilmesi gerektiğini, haczedilen çelik çatı konstrüksiyon ve kapalı çadırın 3. kişiye ait arazi üzerinde bütünleyici parça niteliğinde olduğunu, borçlu şirkete bu haliyle kiralanan işyerinin, 09.09.2021 tarihinde tahliye edilmiş olup, 21.09.2021 tarihli haciz sırasında borçluyla hiçbir ilgi ve alakası bulunmadığını, TMK’nun 684. maddesine göre; mütemmim cüz (bütünleyici parça) niteliğindeki şeylerin, bütünden ayrı olarak haczedilemeyeceğini, dava konusu haczedilen şeyler, zeminin bütünleyici parçaları olup, taşınmazdan ayrı olarak haczedilmelerinin mümkün olmadığını, mülkiyet karinesinin müvekkili davacı 3. kişi lehine olduğunu, taşınır mal üçüncü kişi elinde iken haciz edildiğinde, zilyetlik karinesinden üçüncü kişinin yararlanacağını bu nedenlerle Bursa 3....

                  UYAP Entegrasyonu