Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haciz adresinde borçlu şirkete ait vergi levhası ile belgelerin ele geçtiği, davacı ve borçlu şirket arasında ortakları itibarı ile organik bağ bulunduğu, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında bulunan üçüncü kişinin karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delilleri dosyaya sunamadığı“ gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir....

    Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haciz adresinde borçlu şirkete ait vergi levhası ile belgelerin ele geçtiği, davacı ve borçlu şirket arasında ortakları itibarı ile organik bağ bulunduğu, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında bulunan üçüncü kişinin karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delilleri dosyaya sunamadığı“ gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir....

      Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda: “ödeme emrinin 13.11.2012’de haciz adresinde borçluya tebliğ edildiği, davacı üçüncü kişinin borçlunun haciz adresindeki çalışmasına 04.10.2012’de son verdiğini beyan etse de haciz mahallinde 06.12.2012–15.12.2012 arasında borçlu adına düzenlenmiş 6 adet faturanın bulunduğu, İcra müdürlüğü tarafından haczin İİK’nun 96, 97. maddeleri uyarınca yapılmış sayılmasına yönelik kararın yerinde olduğu“ gerekçesi ile şikâyet başvurusunun reddine karar verilmiş; hüküm, şikayet eden üçüncü kişi şirket yetkilisi tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık konusu, haczin İİK’nnu 96, 97. maddelerine göre yapılmış sayılmasına yönelik “şikâyet” başvurusu niteliğindedir. Üçüncü kişi şirket adına icra dosyasına yapılan istihkak iddiası üzerine yasal prosedürün uygulanması kararlaştırılmış, ancak alacaklı tarafın istihkak iddiasına karşı tutumu henüz icra dosyasına yansımamıştır. Bunun sonucuna göre üçüncü kişinin istihkak davası açması mümkündür....

        Davalı (alacaklı) vekili, haczin borçlu şirket yetkilisi huzurunda yapıldığını ve haciz mahallinde borçluya ait malların bulunduğunu,icra memurluğunun İİK’nun 97. maddesinin uygulanması gerektiği yönündeki kararının süresinde şikayet yoluna gidilmediğinden bağlayıcı nitelik kazandığını, ispat yükü kendisine düşen üçüncü kişinin dayandığı faturaların istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli nitelikte olmadığını,ayrıca iki şirketin ortakları itibarı ile aralarında bağ bulunduğunu, üçüncü kişinin alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı olarak kurulduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir....

          Hukuk Dairesi’nin 30.10.2007 gün, 15272-19310 sayılı ilamı ile “davanın süresinde açılmış olması nedeni ile işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesi ile bozulmuş, uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda bu kez “Mahkememizin 12.10.2005 gün, 1275-1659 sayılı ilamı ile üçüncü kişinin dava konusu mahcuzlar üzerindeki istihkak iddiasının kabulüne ve haczin kaldırılmasına karar verildiği, böylece davanın konusuz kaldığı, buna rağmen davayı takip eden üçüncü kişinin yargılama giderlerinden sorumlu olduğu “gerekçesi ile konusuz kalan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, alacaklı vekili yararına vekalet ücreti takdir edilip edilmediği konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş; hüküm, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden davacı üçüncü kişi vekili ve sadece vekalet ücreti yönünden davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1.Dava, üçüncü kişinin, finansal kiralama sözleşmesine...

            GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 34 XX 319 plakalı traktörün 09/04/2004 tarihinde Bulanık Noterliği'nin 01133 yevmiye nolu satış sözleşmesi ile Abdurahman Yıldırım isimli şahıstan satın aldığını, traktörün üzerine Erzincan İcra Dairesi'nin 2019/419 Esas sayılı dosyasında haciz konulduğunu öğrendiğini, haczin kaldırılması için Erzincan İcra Müdürlüğün'e talepte bulunduğunu, talebin reddedildiğini, belirterek 34 XX 319 plaka sayılı araca ilişkin olarak istihkak iddiasında bulunarak haczin kaldırılmasını talep etmiştir....

            Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haczin ödeme emrinin de tebliğ edildiği borçlunun eski faaliyet adresinde yapıldığını, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğu, üçüncü kişinin burayı boş olarak kiraladığını ve mahcuzları satın aldığını kanıtladığı“ gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Dava konusu haciz, takip borçlusuna ödeme emrinin tebliğ edildiği takip adresinde yapılmıştır. İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararınadır. İspat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan üçüncü kişi, faturanın yanı sıra, vergi levhası, kira sözleşmesi gibi delillere de dayanmaktadır....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Dava taşınmaz maliki 3. kişinin, İİK'nun 106. ve 110. maddeleri uyarınca taşınmaz üzerindeki haczin düşmüş olduğuna ilişkin açmış olduğu şikayet davasıdır. Gebze İcra Müdürlüğünün 2018/11763 Esas sayılı dosyasından; " İstanbul İli Şile İlçesi Çengilli Köyü 262 Nolu Parsel sayılı taşınmaz " üzerine haciz konulduğu, davacı üçüncü kişinin, Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/78 Esas 2013/198 Karar sayılı ilamı ile tescil kararı verildiğini belirterek icra müdürlüğünden, alacaklı tarafından 1 yıl içinde satış talep edilerek satış avansı yatırılmadığını bu nedenle haczin İİK 106 ve İİK 110 maddesi gereğince taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması talebinde bulunduğu, 12/08/2022 tarihinde icra müdürlüğünce talebin reddine karar verildiği, iş bu icra müdürlüğü işlemini şikayet için eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır....

              Mahkemece toplanan delillere göre: “davanın üçüncü kişinin açtığı istihkak davası niteliğinde bulunduğu, hacizden sonra doğrudan dava açıldığı, borçlunun üçüncü kişinin kardeşi olması, haciz mahallindeki kasada borçluya ait belgelerin ele geçmesi karşısında İİK’nun 97/a maddesi gereğince mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, davacının karinenin aksini kanıtlayamadığı, öte yandan yaşça kendisinden büyük ağabeyi olan borçluyu yanında çalıştırdığını iddia ettiği, ancak bunun genel yaşam deneyi kuralları ile bağdaşmadığı, iki kardeşin aynı iş yerini birlikte çalıştırdığının kabulü gerektiği“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilmiştir....

                Hukuk Dairesinin 15.11.2018 tarihli ve 2018/1274 Esas, 2018/1467 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında kira sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren davacı üçüncü kişinin TBK'nin 374/1 maddesi gereğince henüz devşirilmemiş ürünler üzerinde herhangi bir hakkı bulunmadığı, bu nedenle Mahkemece üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesi gerekir iken istihkak iddiasının kabulüne ilişkin Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile davalı alacaklı ve davalı borçlunun istinaf talebinin esastan kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine, davacı üçüncü kişinin tazminata ilişkin istinaf talebinin ise esastan reddine karar verilmesi üzerine; istinaf kararı davacı üçüncü kişi vekili tarafından bu kez temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK 96 vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir....

                  UYAP Entegrasyonu