Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir" hükmü öngörülmüştür. Maddedeki "malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar" sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Aynı kanunun Geçici 54. maddesi kapsamında 01/04/1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunanlar için bu maddenin yani 18 yaş sınırının uygulanmayacağı belirtilmiştir. Buna göre; 30/12/1971 doğumlu olan davacı yönünden 18 yaşını doldurduğu 30/12/1989 tarihinden önceki hizmet sürelerinin, yalnızca prim ödeme gün sayısına dahil edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

    Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri prim ödeme gün sayılarının hesabına dâhil edilir" hükmü öngörülmüştür. Maddedeki "malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar" sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Öte yandan, aynı kanunun Geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunanlar için bu maddenin yani 18 yaş sınırının uygulanmayacağı sınırının uygulanmayacağı belirtilmiştir. Buna göre; 06/12/1991 doğumlu olan davacı yönünden sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurulduğu 06/12/2009 olarak kabulü, bu tarihten önceki hizmet sürelerinin ise, yalnızca prim ödeme gün sayısına dahil edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

      da desteklenebilecek bir hikaye olduğunu, yine aynı tanıklarının babaanneleri Zöhre'den, kayınbabası Süleyman'ın eşi Mustafa ile aynı yaşta öldüğünü her fırsatta işittiklerini beyan ettiklerini, T5 1891- 1942 tarihleri arasında 51 yıl yaşadığı ve dolayısıyla Yunus oğlu Süleyman'ın da aynı yaşta öldüğü düşünüldüğünde, Yunus oğlu Süleyman'ın 51 yaşında öldüğünün kabul edilebilir bir varsayım olduğunu, yaklaşık olarak 1916'da öldüğü bilinen Yunus oğlu Süleyman'ın böylelikle doğum tarihinin 1865 olarak tespitinin mümkün olacağını, Yunus oğlu Süleyman'ın doğum tarihinin nüfus kayıtlarına afaki olarak 19/08/1865 şeklindeki tescili destekli bir varsayım olacağını ileri sürerek Yunus oğlu Süleyman'ın nüfus bilgilerinin, doğum tarihinin 19/08/1865, baba adının Yunus, anne adının Güllü ve ölüm tarihinin 17/06/1916 olarak tesciline karar verilmesini talep etmiştir....

      Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dâhil edilir.” düzenlemesi karşısında; aynı Yasanın Geçici 54. maddesi uyarınca 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmayan davacı sigortalının; 18 yaşını ikmal ettiği tarihten önceye ilişkin tespite konu sigortalılığının bu çevrede değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsiz bulunmuştur. 3- Dava tarihi dikkate alındığında, Kurumun davalı olarak gösterilmesi yerine Feri Müdahil olarak gösterilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır....

        Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir” hükmü öngörülmüştür. Maddedeki “malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar” sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Öte yandan davacının, aynı Kanunun geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmadığı da belirgindir. Bu nedenle, 16.11.1981 doğumlu olan davacı yönünden sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşın doldurulduğu 16.11.1999 olarak kabulü, bu tarihten önceki hizmet sürelerinin ise yalnızca prim ödeme gün sayısına dahil edilmesi gereğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, ölüm kaydının iptali ve ..... ile ...'ın aynı kişi olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı nüfus müdürlüğü ile diğer davalılar ...., .... ve ..... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde davacı ...'ın babası .... hanesinde .... ad ve soyadı ile kayıtlı olduğunu, sağ olmasına rağmen bu kaydına ölüm şerhi düşüldüğünü, eşi hanesine ise ... ad ve soyadı ile kayıtlı olup iki kayıt arasında bağ bulunmadığını bildirerek davacının .... Köyü 51 hanede kayıtlı .... ile aynı kişi olduğunun tespiti, ....'ın ölüm kaydının iptalini istemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile ... nüfus kaydının iptaline .... olduğunun tespitine ve ....'...

            Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir. Kanun'un Geçici 6.maddesine göre 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanuna göre 1/4/1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında, bu Kanunun 38 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki sigortalılık süresinin 18 yaşın doldurulduğu tarihten başlayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz. 506 sayılı Kanun'un 60/G maddesine göre "Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir."...

              İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; mükerrer kayıt oldukları ileri sürülen kişilerin aslında iki ayrı kişi olduklarını, T5'nın halen sağ olup T6 doğduktan 1 yıl sonra öldüğü gerekçesiyle "Talebin KABULÜNE, , Kars ili, Arpaçay İlçesi, Akçalar Köyü, cilt no; 5, hane no: 11, BSN : 9'da Nüfusa kayıtlı, Aydın ve Pürüze kızı, 01/01/1948 Arpaçay doğumlu, T.C. Kimlik numaralı T6 01/01/1949 tarihinde öldüğünün tespitine ve nüfus kütüğüne bu şekilde tesciline, " şeklinde karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı Nüfus Müdürlüğü dilekçesinde özetle; T6 01/01/1948 yılında doğduğunu, 09/12/1950 tarihinde kütüğe kaydedildiği nüfus kaydından anlaşılmasına rağmen gerekçeli kararda ölüm tarihinin 01/01/1949 olarak tespit edildiğini, kişinin ölüm tarihinin tescil tarihinden önce olamayacağını beyan etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, mükerrer nüfus kaydının iptali isteğine ilişkindir....

              ın gerçek ölüm tarihinin tespiti ile nüfus kütüğünde 01.03.1961 olarak kayıtlı ölüm tarihinin düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 01.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Hukuk Dairesi'nin 2020/306 Esas, 2020/374 Karar sayılı ilamı ile kaldırılmış, mahkememizce kaldırma kararı doğrultusunda yasal hasım olan Nüfus Müdürlüğü ile miras hakkını yakından ilgilendirdiğinden ölüm tespiti istenen kişinin mirasçıları davaya dahil edilmiştir. Ölü olduğunun tespiti istenen kişinin ölü ise ölüm tarihinin de belirlenerek nüfusa tesciline karar verilmesi gerekmektedir. Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile yakından ilgilidir. Nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır. Bu bakımdan hakim resen araştırma ilkesinin sonucu olarak kendiliğinden delil toplama yetkisine sahiptir....

                UYAP Entegrasyonu